Baran Temizer;
Hastaneye gelmiş kenar'da oturuyordum. Civan piçi yüzüme bakamıyordu. Dijwer gavatının halini görünce gurur ile yerimde kıpırdadım. Kalkan ailesi başına ne gelirse gelsin hakediyordu. Öz kardeşim canım hariç. Doktorun odadan çıkmasıyla ayağa kalktım.
"Durumu nedir doktor hanım? Kocasıyım ben."
Doktor elerini önlüğünün cebine soktu.
"Tam zamanın'da yetiştirilmiş. Eğer biraz daha geç kalksaydınız anne ve bebeği kaybede bilirdik."
Rahatça nefes aldım.
"Göre bilir miyiz?"
Doktor kafasını salayıp kenara çekildi.
"Buyurun tabi."
Civanın yakasından tutup arkaya savurdum. Önden odaya girip kardeşime baktım. Keşke, keşke böyle olmasaydı. Ne bulmuştu bu Civan piçinde.
"Ağbeyim."
Yanına gidip saçlarını okşadım.
"Kızım."
Anam ağlayarak Hevine sarıldı.
"Ana iyiyim ben merak etme."
Civan dölü kardeşimin yanına gelip elini tutu. Ona baktığımı görünce elini çekti.
"Nasıl oldu bu?"
Hevinin gözleri etrafa bakındı.
"Dilda yok mu?"
Kaşlarımı çatım. Onu bu hale getiren kadını ne diye soruyordu.
"Alma o kansızın ismini ağzına. Onun yüzünden bu haldesiniz."
Şaşkınca kocasına kayınvahidesine baktı. Bi ana evladına nasıl böyle derdi.
"Benim ve bebeğimin hayatını dilda kurtardı. Siz ne dersiniz ana."
Bende dahil herkez şaşkınca Hevine baktı.
"Siz gidince merdivenlerden ayağım kaydı düştüm. Önemsemeyip odama geldim. Sonra kasıklarıma ağrı girdi. Kan geldi. Bağırdım yardim edin diye. Dilda geldi yanıma iyi olucaksınız dedi ambulansı aradı benimle buraya kadar geldi. Bebeğim için ağlarken o tutup iyi olacaksınız diye teselli verdi bana."
Gözlerimi sıkıca kapatım. Elerimi yumruk yaptım.
"Nerde şimdi. Teşeküre etmek istiyorum."
Ardımdan seslenen insanları duymadan odadan çıktım. Hastane otoparkına inip arabama bindim. Kaç tane sigara bitirdiğimi saymadan konağa geldim. Alt kata inip bodrumun kapısını açtım. Karşımda'ki kadına öylece baka kalmıştım duvarın kenarına sinmiş öylece titriyordu. Yanına yanaştım. Eğilip elimile koluna dokundum.
"Dilda."
Sıçrayıp benden uzaklaştı. Ağlıyordu.
"Dokunma! Dokunma bana!"
Teni soğuktu. Napmıştım ben bu kadına.
"Ağbey."
"Benim dokunmama izin vermiyor gel kaldır. Odaya taşıyalım."
Evin Dildanın yanına gelip iki kolundan tutu. Sıçrasa'da Evini görünce uzaklaştırmadı. Odaya çıktığımız'da yatağa yatırdı. Gözlerinin altı kıpkırmızıydı. Titriyordu. Söylemişti karanlıktan korktuğunu. Sıkıntıyala nefesimi dışarı verdim. Evin Dildanın üzerini örtüp yanıma geldi.
"Ağbey. Bu kadının hali ne!"
Gözleri dolmuştu. Kim görse açırdı haline.
"Naptınız ağbey. Görmüyor musun? Kadının halini niye işkence ediyorsun. Ne anası var ne babası. Senden başka kimi var de bana. Korkuyor her dokunuşumda ürperiyor."
Haklıydı.
"Sıcak şeyler getir."
Hayal kırıklığıyla baktı. Kafasını iki yana salayıp odadan çıktı. Koltuğa oturup uyuyan kadına baktım. Hepimizin öfkesi bu masum kadınaydı. Ama bu hikayenin en masumu oydu.
"Ben yapmadım! Ahh ben yapmadım! Vurma! Vurma! Lütfen!"
Sayıklayarak ağlayan kadına yaklaştım.
"Dilda. Dilda uyan."
Uyanıp. Beni görünce yerinde doğrulup korkuya uzaklaştı. Bacaklarını kendine çekip salanarak ağlamaya başladı.
"Sakin ol. Kabus gördün."
Yaşadıklarının kabusu.
"Yaklaşma bana!"
Elimi teslim olur gibi kaldırdım.
"Tamam. Tamam dokunmuyorum."
Evin elinde ki bardakla odaya girip Dildaya yaklaştı.
"Yenge."
Ağlıyordu. İki kadın gözümün önün'de ağlıyordu. Biri kendi yaşadıkları için diğeri onun yaşadıkları için.
"Sıcak çikolata yaptım sana."
Kırmızı gözlerle karşısında'ki kadına baktı. Eleri titreyerek Evinin uzatığı bardağı eline aldı.
"Ben yanındayım tamam mı. İstersen yanında da uyurum."
Yanaklarından yaşlar süzüldü. Kafasını aşağı yukarı saladı.
"Hadi iç. Soğutma."
Evin elini Dildanın yanağına götüreceken kadın korku ile kafasını geriye çekti.
"Tamam elemiyorum sakin ol."
Titreyen eleriye bardağı dudaklarına götürdü. İçimden kendime sövüyordum. Ağlıya ağlıya içti. Elinden bardağını alacakken yatağın gider köşesine giti. Evin alıp kenara koydu.
"Benim odama gitmek ister misin? Beraber uyuruz."
Kafasını aşağı yukarı saladı. Boynun'da parmak izleri vardı. Önce ağbisin sonra benim. Ayağa kalkmasına yardım eti koluna girip odadan çıkardı. Yatağa uzanıp gözlerimi kapatım. Neden böyle hissediyordum. Bu acımak değildi. Pişmanlıktı. Hayatım boyunca pişman olmayan ben değil miydim? Şimdi ne değişmişti.
"Ağam."
Nefesimi dışarı verip. Gözlerimi açtım.
"Ne var Evin."
"Bir süre yaklaşma dildaya. En azından iyi olana kadar."
Dudaklarımı dişledim. Bir şey dememe izin vermeden çekip giti.
Dilda Kalkan;
Evinin yatağına yatıp. Yorganı kafama kadar çektim. Hayatımda'ki kimseden nefret etmiyordum. Nefret nedir bilmezdim'ki ben. Sadece korkar uzaklaşırdım. Vücudum titrerken ağrılar kendini yeni yeni beli ediyordu. Ben kimsenin canına kıymadım, kıymazdım.
"Yenge yemek getiriyim mi?"
Kendimi yatağa daha çok gömdüm. Kafamı iki yana saladım. Ne yemek yemek istiyordum nede konuşmak. Sadece uyanmamak üzerine derince uyumak vücudumun ağrısı olmadan.
"Ama öyle olmaz ki."
Cevap vermedim. Nefesini dışarı verdi.
"O zaman üzerini değişelim. Rahat uyu."
Yorganı üzerimden çekti. Yatakta doğruldum. İfadesizce bakıyordum etrafa. Dolabına gidip pijama aldı. Yanıma gelip eteğimi üzerimde çıkarmama yardım eti. Gözleri karnımın kenarında'ki yaraya kaydı. Hemen kendini toparlayıp üzerimi giydirdi. Yeniden uzanıp yorganı çektim. Evin yanıma uzandı.
"Konuşmak istersen eğer. Ben burdayım."
Yine cevap vermedim. Gözlerim kapanmaya başladı. Saçımda'ki ele sıçradım. Barandı. Ağlamaya başladım. Yorganı iyice kendime çektim.
"Git! nolursun git!"
Ayağa kalktı.
"Şşş sakin ol. Zarar vermiycem sana."
Çoktan vermiştin. Ağlamam daha çok kuvvetlendi.
"Ağbey git!"
Evinin sözleriyle kendimi ikisinden'de geri çektim.
"İyi olduğunu görmem lazım!"
Yataktan kalkıp ağbisinin önüne dikildi.
"Bak bir haline. Korkudan titriyor. Sence iyi mi?"
Ölmek istiyordum. Baran acı ile yüzüme baktı. Hiç bir şey demeden çekip giti. Evin sıkıca sarıldı bana.
"Giti sakin ol."
Gözlerimi kapatıp nefesimi dışarı verdim.
"Konuşmak ister misin? Rahatlarsın."
Dolan gözlerimle yüzüne baktım.
"Yaşamak istemiyorum."
Yutkundu.
"Bana acıma."
Konuşmamı bölmek istemiyor gibi sesizdi.
"Çocukluğumdan beli böyleyim ben. Önce saatlerce işkence edilir. Sonra karanlık odaya hapsolurdum. Kimse gelip bakmazdı öldü mü kaldı mı diye. Konalta'ki çalışanlardan farkım olmadı. Aile sofrasına oturamazdım. Oturtmazlardı. Babam elim'de kitap görse gözümün içine baka baka yırtıp atardı. Okumak yok sana derdi. Hakaret eder namusuna laf ederdi."
Evin elimi sıkıca tutu. Varlığını hissettirmek istermiş gibi.
"Anam desen. Hiç beni kızı olarak görmedi. Kardeşim öldü diye yapar sandım. Ama büyüdükçe anladım'ki onun sorunu benimleydi. İlk adet olduğum'da ne demek bilmiyordum. Çarşafı kan etim diye saatlerce dövdürdü beni babama. Odama çıkıp banyoya giridiğim'de ilk kanım eteğimde kurumuştu. Beni kızı gibi büyüten newroz abla öğreti oturup anlatı adet ne demek diye. Her ay geldiğin'de anam kat kat üzerime yük bindirirdi. Allah sana'da evlat acısı yaşatır inşallah diye saçımdan tuta tuta beddua ederdi."
Gözlerine baktım.
"Ağbeyin ne yaparsa yapsın. Benim canımı ailem kadar yakamaz."
"Özür dilerim. Yaşadıkların için özrü dilerim."
Ağlıyordu.
"Asıl ben dilerim. Seni ağlatmak için anlatmadım."
Yeniden sıkıca sarıldı.
Ölmek için gözden yaş gelmesine gerek yoktu. İnsan yaşarken bir öldüden farksız ve daha beter oluyordu...
🖤🖤🖤
Yorumlarda buluşalım:)
Instegram:seda_goc35