Nova Norda - Beni Biraz
•
Aynı gecenin devamı.
Uzunca koridordan geçerek kalabalığın önüne geldiğimizde bizimkilerin bakış açısından oldukça uzaktaydık. Bir kolum Nova'nın omuzunda, onu sarmalamış durumdaydı. Nova ise sıkıca belime sarılmıştı, birlikte yavaşça ilerliyorduk. Kalabalığa karışmak üzereyken adımlarının durmasıyla birlikte duraksadım ve ona döndüm. Gürültülü müzik kulaklarıma ulaşmıyordu, kalabalığın bir önemi yoktu. Tek duyduğum, gördüğüm Novaydı.
Ona doğru döndüğümde ellerim beline yerleşti, gözleri gözlerime değdiğinde yutkundum. Sessizce yüzümü inceliyordu. "Bir şey mi oldu?" Dedim duyabileceği bir ses tonuyla. Pişman mı olmuştu? Bir ilişkiye dair her şeye yabancı olduğunu biliyordum. Her ne kadar iradeli olmaya çalışsam da onun karşısında durmakta zorlanıyordum. Yine de fazla ileri gitmek istememiştim. Düşünmeli ve hayatımıza çekmek üzere olduğumuz o derin bağı anlamalıydı. Geri dönüşümüz yoktu.
Sessiz kaldığında baş parmağımla çenesini okşadım. Yüzünde bir gülümseme belirirken gözleri parladı. "Bizde kalsana bugün." Diye mırıldandı. Bir şeyi çok istediğinde yüzünde çocuksu bir ifade beliriyordu. Saf, temiz. Ona hayır demek istemiyordum, hele ki gözlerime böyle bakarken. "Nova..." Dedim bir iç çekerek.
Mantıklı değildi. Bir şeyler anlaşılmasın istiyordu ama artık yan yana olduğumuz her an farklı bir samimiyette olduğumuzu açık ediyorduk. Bir kuruntu değildi, gizli tutabilmek artık zordu. Nasıl anlaşılmayacaktı ki zaten?
Sürekli ona bakmak istiyordum, ona dokunmak istiyordum. Onunla konuşmak, onunla gülmek. Ellerini tutmak, dağılan saçlarını gözlerinin önünden çekmek, yarıda kestiği her cümleyi tamamlaması için gözlerinin içine bakmak. Biz her şeyi böylesine dolu dolu yaşamak isterken birilerinin anlamaması için kör olması gerekiyordu. Ya da...İkimizden de böyle bir şeyi hiç beklememesi. Kaldı ki bizi idare eden de buydu.
"İpar," Nova yüzümü ellerinin arasına alarak dikkatimi yeniden kendisinde topladı. "Seninle uyumak istiyorum, bizde kal." Ardından dudakları aşağı büküldü. "Söz bir daha istemediğin bir şey için ısrar etmem." İstemsizce gülümsedim.
Hala bir şeylerden çekiniyor olması beni güldürüyordu. Sanki az önce bir tuvalet kabininde birbirimizi yemek üzere değilmişiz gibi...Gülümsemem genişlerken Nova'nın yanağına yumuşak bir öpücük bıraktım. "Kalırım." dedim sessizce.
Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Dünya daha aydınlık bir yer haline geldi, bulanık olan her şey berraklaştı. "Ama İpar!" Dedi hemen ardından endişeli bir ses tonuyla. "Bizimkilere ne diyeceğiz?"
Ruh hali nasıl bu kadar çabuk değişebiliyordu? Nasıl her mutluluğunun ardında gizlediği bir kaygı vardı? Zihninin içerisindeki bütün düğümleri çözmek, pürüzleri yok etmek istiyordum. "Bana bırak." Başını onaylarcasına sallayarak yeniden belime sarıldı. Birlikte kalabalığa karışıp masaya doğru ilerlemeye başladığımızda bir kolum omuzundaydı.
Saçlarına bir öpücük bırakarak geriye çekildim. Anlamışçasına Nova da geriye çekilmiş ve benden uzaklaşmıştı. Son bir kez gözlerinin içine bakarak gülümsediğimde kalabalıktan çıkarak bizimkilerin görüş açısına girmiştik. Yan yana yürüyerek masaya oturduğumuzda Toprak'ın bakışları bize döndü. İyi olup olmadığını kontrol edercesine Nova'ya baktığını görebiliyordum. "Midem çok kötü." Diye sızlandı Nova. Neden bu kadar oyalandığımızı anlamamaları gerekiyordu.
"Biraz daha gelmeseydiniz Eslem peşinizden gelecekti. Artık karadeliğe mi düştünüz bilmiyorum ama karımı yutmanıza izin veremeyeceğim için ben de peşinden gelecektim." Toprak çok bilmiş bir ses tonuyla konuştuğunda gülümsedim. Bakışlarım yüzünde oyalandı, içki içmediğini anlayabiliyordum. Bir anlık bakışlarım Eslem'e kaydığında bakışlarının Nova ile benim üzerimde oyalandığını fark ettim.
"Nazlı bir kardeşin var ben ne yapayım..." Diye söylendim memnuniyetsiz tutmaya çalıştığım ses tonuyla. Nova bir hız ile masadan fırlayıp gittiğinde onu kontrol etmek için peşinden gideceğimi söylemiştim. Bunu bile söylememem gerekiyordu belki ama o an mantıklı düşünememiştim.
"Midem bulanıyor diyorum kus diyorsun," Diye söylendi çocukça Nova. Rol yapabildiğini fark ettiğimde gülümsedim. "Kusamıyorum diyorum..." Dediğinde Koray hevesle lafa atladı. "Ben söyleyeyim ben söyleyeyim!" Kocaman bir gülümseme vardı yüzünde. "Parmağını boğazına değdir, kusarsın Novacığım!" Uzanarak kafasına hafifçe vurdum. "O kadar da değil!" Elini kafasına götürdü. "Bana öyle demeyi biliyorsun ama! Çifte standart kardeşim."
Koray konuyu dağıttığında mekandan çıkmak için yavaş yavaş toplanmaya başlamıştık.
"Sizde kalabilir miyim bugün?" Dedim Eslem ve Toprak'a bakarak. "Araba sürebilecek gibi hissetmiyorum." Pek yalan sayılmazdı, elbette araba sürebilirdim ama yaşananlar beni sarhoş etmişti. "Bizim arabayla gidelim balım." Dedi Eslem bir elini omuzuma atarken. "Toprak da senin arabayı alsın." Toprak'ın gözleri parlarken dudaklarım aşağı büküldü.
"Ulan," Dedim keyifsiz bir ses tonuyla. "Yine gün doğdu sana." İsteksizce arabanın anahtarını uzatırken oflamıştım. Eslem'in gülen yüzüne karşılık söylendim. "Kocan mutlu olacak ya gülersin tabii..." Eslem'in gözleri parlarken hafifçe omuz silkti.
"Ne var kızım...Zorla almadı ya arabanı." Hemen ardından imalı bir ses tonuyla konuştu. "Saatlerce yalvardığı halde vermediğin arabanın anahtarını kendi ellerinle veriyorsun."
Nova'nın yanımdaki varlığını hissederken zorlukla yutkundum ve gülümsemeye zorladım kendimi. "Ne yaparsın işte...Öyle kötü hissediyorum kendimi sen düşün."
Araba konusunda kimseye güvenmiyordum. Toprak bazen benim arabamı kullanmak konusunda fazla ısrarcı oluyordu ama onun şoförlüğüne hiç güvenmiyordum. Bir tek Eslem'e güvenirdim böyle durumlarda. Yine de mecbur kaldığımız anlarda elbette sürücü koltuğuna Toprak geçiyordu. Bu konudaki duruşum Koray'ın arabamı park etmeye çalışırken elektrik direğine çarpmasıyla daha da sağlamlaşmıştı. Yahu bir insan araba park etmeyi nasıl beceremezdi?
Kapının önünde vedalaştıktan sonra herkes farklı bir yere dağılmıştı. Toprak benim arabama doğru ilerlerken koluma değen parmaklarla birlikte bakışlarım sağ tarafıma kaydı. Nova parmaklarını koluma hafifçe sarmalamış, benden destek alarak yürüyordu. "İyi misin?" Dedim yüzünü incelerken. Yüzü kızarmıştı. "Başım dönüyor." Fark etmese de kokteyli fazla hızlı içmişti, normaldi. Benden destek alması amacıyla ona biraz daha yaklaştım.
Arabanın yanına geldiğimizde alışkanlıktan olsa gerek arka koltuğa yerleşti. Son bir kez iyi olup olmadığına bakarak ilerledim ve ön koltuğa oturdum. Kemerlerimizi taktıktan sonra Eslem arabayı hareket ettirmiş ve yavaşça yola çıkmıştı. Aramızda sessiz birkaç konuşma dönerken rahatça arkama yaslandım. Işıklar gözümü alıyordu. Hem tedirgin hem de huzurluydum. Net olmaya her şeyden çok ihtiyaç duyarken böylesine çelişkilerin arasında kalmak beni zorluyordu.
"İpar," Eslem'in sakin ses tonunu duymamla birlikte bakışlarım ona döndü. Nova başını ikimizin arasında, benim ön koltuğuma yaslamış, gözlerini ise kapatmıştı. Parmakları koluma sarıldığında göz ucuyla ona baktım. Başı sahiden dönüyor olmalıydı, uykuyla uyanıklık arasında olduğunu anlayabiliyordum. "Nova ile aranızda bir şey mi var?"
Duyduklarım karşısında yutkunamazken başımı hızla Eslem'e çevirdim. "Nereden çıktı şimdi bu?" Dedim hiç düşünmeden. Anlamış mıydı? Nasıl? Yoksa sadece şüpheleniyor muydu? Bütün ihtimalleri hızlıca zihnimden geçirdim. Söyleyebileceğim birçok şey vardı fakat beklemediğim soru karşısında afallamıştım. Nova ile konuşmadan böyle bir şeyi kabul edemezdim, evet demek istesem de yapamazdım bunu.
Doğrudan reddetsem...Bir gün her şey açığa çıktığında Eslem'in gözünde göz göre göre ona yalan söyleyen en yakın arkadaşı olmak istemiyordum.
"Sence İpar?" Dedi Eslem sorgulayıcı bir ses tonuyla. "Sence nereden çıktı?" Gözlerim doğrudan onun üzerindeydi. Zorlukla yutkunurken derin bir nefes aldım. Bakışlarım önce Nova'ya ardından bileğime sarılan parmaklarına kaydı. "Yok..." Dedim tereddütle. "Yok yani," Gülmek için kendimi zorlamam gerekmişti. "Şaşırdım, böyle bir şeyi sormuş olmana..."
"Sevindim." Bakışlarım yüzünde oyalandı. Ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum. Ağzımdan laf almak mı istiyordu? Gerçekten ne düşünüyordu. "Neden ki?" Dedim bir anlık düşüncesizlikle. "Neden sevindin?"
Eslem'in bakışları hızlıca bana döndüğünde fazla ilgili göründüğümü fark ederek önüme döndüm. İçimde büyük bir huzursuzluk belirmişti. Evet, rol yapmak konusunda iyi olabilirdim fakat sevdiğim insanlara yalan söylemekten nefret ederdim.
"Bana ne canım?" Zorlukla gülmüştüm. "Laf olsun diye işte...Sen sevindiysen haklısındır." Cümlemi bitirerek konuşmadan uzaklaşmak amacıyla başımı camdan dışarıya çevirdim. Dilimi kesip atasım vardı! Ona dönüp haklı değilsin desem ne olurdu? Zihnimin içi çalkalanırken ellerimi oturduğum koltuğa bastırdım. Gergindim. Yanlış bir şey söylemiş miydim? Her şey...Başlı başına yanlıştı.
"Böyle bir şey olacak olsa bile..." Çatallı bir ses tonuyla konuşmuştu. Bakışları doğrudan akıp giden yoldaydı. "Senden...Sizden duymak isterim." Titrek bir nefes aldım. "Biliyorum." Dedim sessizce. Ardından sessizlik devam etti, beni yutacağını düşündüm.
Berbat hissediyordum. Sahiden...Ne yapacağımı bilemiyordum, sanki ne desem elimde kalacak gibiydi. Bu beni çıldırtıyordu, ne yapacağımı bilememeyi sevmiyordum. Bir sonraki adımı hesaplamadan hareket etmek bana göre değildi. Ama şimdi değil bir adım ilerisini, şu anı bile göremiyordum.
Nova'nın tuttuğu kolumu sıkmasıyla birlikte bakışlarım ona döndü. Yüzü huzursuz duruyordu, uyku halindeydi. O an gözlerim sadece onu görür oldu, az önce yaşananları daha sonra düşünmek üzere zihnimin arkalarına iteledim. Derin bir nefes alarak oturduğum yerde doğruldum, ellerim yüzüne gitti. "Nova," Dedim sakince. "Hm?" Ağzının içerisinde mırıldanmıştı. "Arkana yaslan." Bu şekilde durursa boynu tutulacaktı.
Beni ikiletmeden kafasını koyduğu yerden doğruldu, gözleri hafifçe aralandı. Gülümsedi, ardından arkasına yaslandı ve yeniden gözlerini kapattı. Önüme döndüğümde Eslem'e bakmadan bakışlarımı camdan dışarısına çevirdim. Belki de onunla konuşmalıydım. Beni, bizi anlayacağına dair en ufak bir şüphe bile yoktu içimde. Sadece...Böyle bir şeyi önce Nova ile konuşmam gerekiyordu. Her ne olursa olsun.
Araba durduğunda Eslem yumuşak bir ses tonuyla Nova'yı uyandırdı. Üçümüz birlikte arabadan indiğimizde birkaç adım ileride arabama yaslanmış bize bakan Toprak ile göz göze geldim. Bizden önce gelmişti. Hızlı sürmüş olmalıydı. "Hoş geldiniz karetta karettalar." Dedi sırıtarak.
Elinde arabanın anahtarını sallıyordu. "Hız yapıp ceza yediysen mahvedeceğim oğlum seni." Dedim elinden anahtarları alırken. "Cık cık cık..." Dilini şaklattı. "Yapmadım, valla bak." Ellerini suçsuz gibi havaya kaldırdı. "Birazcık hızlı sürdüm sadece..."
"Soğuk..." Eslem'in mırıldanmasıyla birlikte Toprak bir kolunu onun omuzuna attı. "Geçelim hadi." Önümüzden yürümeye başladıklarında Nova ile arkada kalmıştık. Bakışları önündeydi, dalgın duruyordu. Kolumla koluna çarptım.
"O son kokteyli içmeyecektim." Dedi sessizce. Gülüşüme engel olamazken bir iç çektim. "Senin yüzünden oldu." Yalnızca benim duyabileceğim bir şekilde fısıldamıştı. "Sana olan sinirimden içtim."
"Kıskançlığımdan kendimi yedim bitirdim demiyorsun da..." Kulağına eğilerek fısıldamış, ardından hızlıca çekilerek Toprak ve Eslem'i takip etmeye devam etmiştim. Eve girdiğimizde üzerimizdekileri çıkartarak askılığa astık. Üçünün de merdivenlere yönelmesiyle bir an duraksadım. Bu evde her ne kadar rahat etsem de kendi evimmiş gibi hareket edemiyordum. Eslem'in bakışları bana döndüğünde anaç bir tavırla konuştu. "Duş almayacak mısın?"
"Alacağım." Dedim hafifçe omuz silkerek. Temiz hissetmiyordum. Üstelik sigara kokusu bütünüyle üstümdeydi. Nova ile temas ettiğimiz yerleri saymıyordum bile. "Gelsene." Dördümüz birlikte üst kata çıktığımızda Nova'nın bakışları bir bana bir de Toprak ile Eslem'e döndü. Dudakları kıpırdandı, bir şey söyleyeceğini anlayabiliyordum.
"Benim odamda yatabilirsin," Diyerek bana yönelik konuştuğunda bakışlarımı Eslem'e çevirmemek için zor tutmuştum kendimi. "Aşağıya yatak açmakla uğraşma." Başımı onaylarcasına sallarken ona doğru adımlamıştım. "Sabah işe gitmeyeceksin değil mi?" Eslem'in sorusuyla birlikte bakışlarım ona kaydı. "Hayır," Dedim yorgun bir ses tonuyla.
"Süper!" Toprak mutlulukla konuşmuştu. "Birlikte kahvaltı yaparız." Bir kolunu Eslem'in omuzuna attığında birlikte gerilemişlerdi. Eslem'e bakmak istemiyordum, bakışlarındaki ifadeyi görmek şu an için istediğim şey değildi. Her ne olursa olsun. "İyi geceler." Yumuşak bir ses tonuyla konuştuğunda dayanamayarak gözlerimi gözlerine çevirdim. "İyi geceler." Birlikte odalarına girdiklerinde ben de Nova'nın peşinden ilerlemiştim.
"Uyumak istiyorum." Diye mırıldandı Nova. Kollarını iki yana açarak kendisini geriye bıraktığında saçları yatağa dağılmıştı. Hemen önünde, ayakta duruyordum. Gözlerini doğrudan gözlerime kilitledi. Rahat bir şekilde yatıyordu. Derin bir nefes alırken içimdeki hisleri bastırmaya çalıştım. "Kalk hadi," Diye mırıldandım yumuşak bir ses tonuyla. "Duş alman gerekiyor."
"Neden gerekiyormuş? Kalkmayayım, sen gel." Dediğinde usulca gülümsedim. "Pis yerlere dokundun, oturdun..." Dedim hatırlatmak istercesine. Gözleri büyüdü, hemen ardından fark etmişçesine uzandığı yerden kalktı. "Oturdum değil mi?" Dedi çocukça bir ses tonuyla. Küçük bir kahkaha dökülmüştü dudaklarımın arasından. Ellerim ellerine uzandı, hafifçe tuttum. "Sen de oturdun..." Dedi gerçekliğini kanıtlamak istercesine.
"Evet," Dedim sessizce. "Şimdi kalk hadi, iyi gelecek." Oturduğu yerden yavaşça kalkmış, başını omuzuma yaslamıştı. Kollarını vücuduma sardı, ağırlığını üzerime verdi. "Yürütsene beni." Dedi gülerek.
Yakınında oldukça, ona dair hisleri ve düşünceleri keşfettikçe içime işliyordu. Soğukluğuyla tanımıştım onu, şimdi içimi ısıtıyordu. Ördüğü duvarları benim için yıktığını hissedebiliyordum, büyük bir çabayla. İncelikle, elinden geleni yaparak. Nasıl güzeldi.
"Gel," Dedim sakince. Ellerim beline sarılırken bana daha fazla yaklaştı. Birlikte odasındaki banyoya doğru ilerlediğimizde gülümsedim. Kötü bir durumda olmadığını biliyordum, yine de böylesine rahat davranması ve yakınımda olmaya çalışması hoşuma gidiyordu. Banyoya adım attığımızda kapının girişine yaslandı ve gözlerini gözlerime çevirdi. Hemen önünde duruyordum, belindeki parmaklarım kıpırdandı. "Sen de gel."
"Nova," Dedim sessizce. Saçlarına bir öpücük bırakmıştım. "Ortak banyoyu kullanayım." Dikkat çekmek istemiyordum. Elbette...Nova'nın yanında olmak isterdim. Fakat bu evin içerisindeyken, belki de yeterince dürüst olamadığımızdan bir şeyler huzursuz ediyor ve yanlış geliyordu.
"Sanırım," Dedim yutkunarak. "Eslem bir şeylerden şüpheleniyor." Şu an mantıklı düşünebilir miydi bilmiyordum ama bilmesi gerekiyordu.
Kıpırdamadı. Gözlerini kaçırmasını bekledim, yapmadı. Derin bir nefes alırken kafasını yaslandığı kapıya yaslamıştı. "Bir şey mi söyledi?" Dedi sessizce. "Evet," Dedim. "Aramızda bir şey olup olmadığını sordu." Gözlerindeki korku dolu ifadeyi aradım, bulamadım. Bir elim ellerine uzandığında işaret parmağını parmağıma geçirdi. Hüzün dolu bir ifade belirdi yüzünde.
"Daha açık davranıyorsun, farkında mısın bunun?" Sessizce sorduğum soruya karşılık şaşkınlıkla aralandı dudakları. Farkında değildi. İnsanların yanında bana olan yakınlığı, gözlerinin sürekli üzerimde olması..."Kontrol edemiyorum artık." Parmağımı sıktığında bir adım daha attım ona doğru. Önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken gözleri yüzümde dolaşıyordu. "Yoruldum, eziliyorum."
Farkındaydım. Gizlenmek isteyen oydu ama bir noktada böylesine bir ağırlıkla karşılaşacağını en başından itibaren biliyordum. "Korkuyor musun?" Gözlerim gözlerindeydi. Küçük, titrek bir gülümseme belirdi yüzünde. "Sanırım," Dedi yutkunarak. "Artık değil." Her şey olabilirdi, ihtimaller vardı. Bunun üzerine hiç konuşmamıştık. Bir şeyler ters gittiğinde ne yapacaktık? Bu...Şu an ikimizin de cevap verebileceği bir şey değildi.
"En kısa zamanda söyleyelim." Pürüzsüz bir ses tonuyla konuştuğunda bakışlarım yüzünde dolaştı. Çelişkiye yer yoktu. "Beklerim, biliyorsun değil mi?" Dedim sessizce. Her ne kadar zorlansam da onun için doğru zamanda olmasını istiyordum. Başını onaylarcasına salladığında dolan gözlerini fark ettim. Parmaklarım göz pınarlarındaki yerini aldı, usulca öptüm yanaklarından. "Biliyorum."
Ellerim beline yerleşirken onu yaslandığı kapıdan ayırdım ve arkamızdan kapattım. Banyonun ortasına doğru geri geri yürüdüğünde adımlarım onu takip ediyordu. Yine aynı şey oldu. Bir kapı kapandı, bütün endişeler o kapının ardında kaldı. Hayatım boyunca ilk defa böylesine bir şey hissediyordum. Soyut bir çıplaklık, zihnim berraktı. Bir adım sonrası yoktu, şu an vardı.
Nova'nın yumuşak öpücüğünü hissettiğimde gülümsedim. Dudaklarım hareketlenirken ellerim koluna yerleşmişti. Parmaklarının elbisemin omuz askılarında oyalandığını hissettim. Yavaşça sıyırdı, elbisenin üzerimden düşmesine sebep oldu. Yavaşça geriye çekilirken öpücüklerim çenesini bulmuştu. Göğüs kafesi yükseliyordu. Göz göze geldiğimizde bakışları yavaşça aşağıya kaydı. Ellerinin kalçama yerleşmesiyle ona biraz daha yaklaştım.
Üzerindeki gömleği ve eteğini çıkarmasına yardımcı olurken parmaklarım iç çamaşırına gitti. Parmaklarım kalçasına sürttüğünde dudağıma yumuşak bir öpücük bırakmıştı. İkimizi de yavaşça duşa kabinin içerisine çekti. Bakışlarımız çıplak vücutlarımızda dolaşıyordu. Göz göze geldiğinde titrek bir nefes aldı. "Biraz," Dedi gülümseyerek. "Utanıyorum."
Suyu açarak sıcaklığını ayarladığımda vücutlarımız ıslanmaya başlamıştı. "Şaşırdım," Sessizce fısıldamıştım. Ellerim beline yerleşti, onun parmakları ise omuzlarımda hareketleniyordu. Benlerimin üzerine tek tek dokunduğunu hissedebiliyordum. "Oysaki birkaç saat önce hiç de utangaç durmuyordun..."
Usulca gülümsedi, omuzlarımdaki parmakları yavaşça göğüslerime indi. Yanağımı yanağına sürttüm. "Sen de böyle hissediyor musun?" Diye mırıldandı. Islanmış kirpikleri, titreyen dudakları, ellerimin altındaki sıcak teni. Derin bir nefes aldım. "Yakınında olmanın...Yetmemesi ve daha fazlasını istemenin getirdiği his mi?" Dedim sessizce. Dudakları dudaklarımı buldu, yumuşaklığı içimi titretti.
"Evet," Vücutlarımızdan süzülen su damlaları beni gülümsetti. Parmaklarını tenimin üzerinde dolaştırıyor, gözlerini gözlerimden çekmiyordu. Yanağına bıraktığım öpücükle gülümsemem ona da bulaştı. "İşte şimdi," Dedi yüzündeki gülümseme genişlerken. "Daha iyiyim."
•
Selam, iki bölüm sonra ya düşeceğiz ya yükseleceğiz. Bakalım, umarım bölümü sevmişsinizdir. Zihnim çok bulanık, hatam varsa görmezden gelelim. Görüşmek üzere 💛
ay bi de...dört bölümdür aynı geceyi yaşıyorlar hshshdhw üzgünüm ama şartlar bunu gerektirdi??? onlar tek bi gecede ama bizim için ay oldu tabii...Oraları karıştırmayalım. Öptüm 💋
26.11.2024