"Nişanından beri ilk kez söylüyor."
"Nişanından beri ilk kez söylüyor."
"Nişanından beri ilk kez söylüyor."
Aslan algısını yitirmek üzereydi. Kafasında dönüp dolaşan bu sesin söyledikleri gerçek olamazdı. Aslan buna inanmayı kesinlikle reddediyordu.
Nasıl?
Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Ceylan nişanlı mıydı? Nasıl olurdu bu? Peki neden haberi yoktu onun? Neden kimseye söylemiyordu? Ceylan hayatındaki adamı saklayan bir kadın mıydı? Nişanlısı neredeydi..?
Aslan'ın boşalan bardağını doldurdu ve tek dikişte bitirdi.
"Nişanından beri ne demek Turgut dede?" dedi Aslan ve Zafer gözlerini kapattı. Öğrenecekti artık Aslan her şeyi. Bu sorun değildi, sorun olan şey Ceylan'ın bunu kendi isteğiyle anlatmıyor oluşuydu. Zafer, Ceylan'ın buna sinirleneceğinin farkındaydı.
"Ah evladım, benim yaralı Ceylanım," diyerek iç çekti yine Turgut dede ve Aslan iyice sinirlenmeye başlamıştı.
"Ne demek istiyorsun Turgut dede?" diye istemsiz yükseldiğinde, masadaki herkes onlara bakıyordu. Aslan ve Zafer dışında kimse duymamıştı Turgut dedeyi.
"Aslan," diye söze girişti Zafer ama Aslan onu eliyle susturdu. "Sende bir şeyler biliyorsun ama konuşmuyorsun, nedir bu sakladığınız şey? Ceylan'ın geçmişi neden sır gibi saklanıyor," diye söylendi Aslan. Zafer diğerlerine bir şey yok gibisinden bakarak Aslan'a döndü ve sessizce devam etti.
"Ceylan istediğinde sana her şeyi anlatır, onun adına konuşamayız," dedi Zafer. Aslan sinirle ona baktı.
"Peki nişanlısı?" dediğinde Zafer derin bir iç çekti. "Ceylan uygun gördüğü şekilde sana anlatır," dedi ve o sırada Ceylan masaya geldi. Aslan Ceylan'a neredeyse sırtını döndü ve sustu.
Belliydi işte kızın neden ona bu zamana kadar soğuk davrandığı, neden sürekli kaçtığı, sürekli reddettiği ve hatta hiç konuşturmadığı.. hepsinin sebebi buydu demek ki. Çünkü Ceylan nişanlıydı! Tabii ki de ona yüz vermeyecekti.
Çünkü hayatında başkası vardı!
-
Ceylan masaya oturduğunda tepkisini görmek için komutanına döndü ancak Aslan ona resmen sırtını dönmüştü. Ceylan kaşlarını çatarak ne olduğunu anlamaya çalışırken, onun masaya gelmesiyle alkışlar kopmuştu.
"Komutanım, bu marifetlerinizi neden daha öncesinde bizimle paylaşmadınız?" diye sordu Macit. Ceylan hafif bir gülümsemeyle Macit'e baktı, "çok uzun zamandır söylemiyordum," dediğinde Aslan'dan bir homurtu duydu ancak ne olduğunu anlayamadı. Tam komutanına dönecekti ki, diğerleri onu soru yağmuruna tutarak engellediler. Ceylan diğerleriyle konuşurken Turgut dede ona sarıldı ve gitmeden kesinlikle tekrar uğraması gerektiğini söyleyerek ayrıldı.
Masada koyu bir sohbet dönerken, laf birden Aslan'a geldi.
"Komutanımın da sesi çok güzeldir," dedi birden Kerem. Aslan konunun ne ara kendisine geldiğini anlayamadı. Kaşlarını çatarak Kerem'e baktığında herkes beklentiyle ona bakıyordu. Ceylan bile şaşkın gözlerle kendisine bakıyordu. Aslan hemen Ceylan'dan gözlerini kaçırdı.
'O nişanlı!'
Bunu sürekli kendisine hatırlatıyor ve kendisine engel olmaya çalışıyordu. Artık Ceylan'a tek bir adım dahi atamazdı. Nişanlı bir kadının peşinden koşamazdı. Ona yakışmazdı.
"Ee abi ne diyorsun?" Aslan anlamayarak Barın'a baktı. Barın bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı ancak ne olduğunu çözememişti.
"Neye?" dedi Aslan ve herkes güldü.
"Abi bi türküde sen mi patlatsan diyoruz?" dedi Macit ve Aslan anlık Ceylan'la göz göze geldi. Birkaç saniye bakışlarını kaçırmadı. Uzun uzun baktı Ceylan'a..
"Ee Aslan Komutan, söyleyecek misin bir şeyler?" dediğinde Aslan Sefa'ya baktı.
"Ben öyle sahneye falan çıkmam," dediğinde herkesten 'aaa' sesleri yükseldi. "Ama bi kuple söyleriz," dedi ve herkesten bi alkış koptu.
Ceylan merakla ve biraz da heyecanla ne söyleyeceğini bekliyordu. Aslan derin bir nefes aldı ve türküye başladı.
Şu garip halimden bilen, işveli nazlı
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
Ceylan, Aslan'ın sesini duyar duymaz mest olmuştu. Aslan'ın sesi öylesine gür ve öylesine tok bir sesti ki, mikrofonsuz söylemesine rağmen bütün mekan anında susmuştu.
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Ceylan, her 'ceylan gözlüm' kısmında kendisine bir bakış atan adamdan bakışlarını kaçıramadı. Ne yapmaya çalışıyordu? Şarkıyı ona mı söylüyordu?
Ceylan, komutanının ona karşı boş olmadığının farkındaydı ancak nasıl davranacağını hala bilemiyordu. Duygularını kabul edebilir miydi? Komutanıyla arasında bir şeyler olabilir miydi? Aslan'ın bakışları Ceylan'ın kafasını iyice karıştırıyor, şarkı ise içinde bir yerleri hareketlendiriyordu.
Ben ağlarsam ağlayıp, gülersem gülen
Bütün dertlerim' anlayıp, gönlümü bilen
Ceylan, gözlerini gözlerinden kaçırmayan adama baktı.
Sanki kalbimi bilerek, yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Sanki kalbimi bilerek, yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Ceylan mest oldu.
Sinemde gizli yaramı, kimse bilmiyo'
Hiç bir tabip yarama, merhem olmuyo'
Ceylan karar verdi.
Boynu bükük bir garibim, yüzüm gülmüyo'
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Boynu bükük bir garibim, yüzüm gülmüyo'
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Bu adamdan artık kaçmayacaktı.
🇹🇷
Geç geldi.. özür dilerim canlar. Geçiş bölümğ olarak düşünün bunu.. Bölümleri elimden geldiğinde sıklaştıracağım. ❤️
Kalbimdesiniz.
Kurgunun gidişatına göre önerilerinizi bu satırda görmek isterim. Bana ilham olun! ❤️