52.Bölüm: Gereksiz Endişeler

897 32 7
                                    

Sabah üşüdüğümü hissettiğim için kalktım. Gözlerimi tavana diktiğimde gördüğüm lamba bana yabancıydı. Hemen başımı sağa çevirdim. Tanrım bunları rüya sanıyordum. Gerçekten de olmuş muydu? Elimi saçlarıma götürdüm ve düzelttim. Harry sırtını bana dönmüş uyuyordu, neden bana sarılmıyordu ki? Ya bana sahip olduğu için artık beni sevmezse? Ah hayır, hayır unut bunu. Hemen örtüyü üstüme çektim ve vücuduma sarıp kalktım. Ya da denedim. Kasıklarımda ki ağrı düne göre biraz daha azalmıştı ama şimdi daha da fazla hissediyordum. Arkama döndüğümde yatakta kırmızılığı gördüm ve yanaklarım o renge büründü. Hemen çarşafı tutup çektim. Biraz zorda olsa Harry'yi uyandırmadan altından kaydırabildim. Elimde top haline getirip karınca adımlarıyla odadan çıktım ve banyoya girdim. Çarşafı sepete yollayıp aynaya yöneldim. Boynumda ki aşk ısırığına bakakaldım. Hoş duruyordu ve sanki bir kelebek gibiydi. Dudaklarım şiş ve hiç olmadığı kadar kırmızıydı. Saçlarım dağılmış, göz altlarım hafif mavi rengine bürünmüştü. Tanrım bu halimle beni nasıl sevebilir ki? Hemen yüzümü yıkayıp kurulamak için havluya uzandım. İşimi bitirip havluyu asınca dolapları açıp diş fırçası bulmaya çalıştım. Ne olur ne olmaz.

Yeni paketi açılmamış bir diş fırçası kapıp dişlerimi fırçaladım. Umarım bunu yaptığım için Harry birşey demez. Banyodan çıkınca tekrar odaya döndüm. İç çamaşırlarımı yerden alıp üstüme geçirmek için oturdum. Sütyenimi giymeye gerek bulmayıp yatağın köşesinde duran Harry'nin tişörtünü üstüme geçirdim ve aşağı indim. Merdivenler beni zorlasada sonunda salona ulaşıp kanepeye oturdum. Ayaklarımı uzatıp sehpahada duran telefonumu aldım. Kimse aramamış ve mesaj atmamıştı. Sanırım Lou biliyordu. Yani en azından Harry'yle kalacağım kısmı.

Telefonu geri bırakıp gözlerimi tavana diktim. Dün yaşadıklarımızı düşünmeden edemiyordum, her dakika gözümün önüne o gözleri geliyordu ve beni kendimden geçiriyordu. Keşke korkak olmasaymışım dedirttiriyor. Gözlerimi bir iki saniyeliğine kapandığımda merdivenden gelen ayak sesleriyle gözlerimi açıp Harry'ye baktım. Altına bir eşofman geçirmişti ve üstünde hiçbirşey yoktu. Saçlarını toplanmıştı. Tanrım saçlarını toplamıştı! Daha ne kadar ateşli olacak?

Kendimden geçerken yanıma geldi ve oturdu. Gülmüyordu. Her hareketini takip ederken elleri bacaklarıma gitti ve kaldirip kucağına koydu. Diz kapağımda itibaren ellerini aşağı indirdi ve ayaklarımda durdu. Masaj yapıyordu, ayaklarıma.

"Sabah seni yanımda göremedim." dedi sonunda. Sesi uykudan kalktığı için iyice boğuktu.

"Üşümüştüm ve-"

"Bana sarılmak yerine üstüne birşeyler giymeyi tercih ettin." derken diğer ayağıma geçip ona masaj yapmaya başladı.

"Şey uyandırmak istemedim." dedim ve stresle ellerimi oynadım.

"Sen pişman değilsin değil mi?" dediğinde kaşlarımı çattım ve ayaklarımı kucağından çekip kucağına oturdum. Kollarıyla beni sarmaladı.

"Şaka mı yapıyorsun Harold? Hayatımda yaşadığım en güzel andı ve verdiğim en doğru karardı." deyip dudağına küçük bir öpücük bıraktım. Başımı omzuna koyup yüzümü boynuna gömdüm.

"Jessica." dedi sessizce.

"Hım?"

"Seni öyle seviyorum ki." deyip iç çekti. Az önce beni bırakacağını düşündüğüm için aptalın tekiydim. "Uyandığımda seni göremeyince beni bırakıp gittin sandım."

"Burdayım." dediğimde çenemden tutup gözlerimi göz hizasına getirdi. Dikkatli bir şekilde arayı kapatıp dudaklarını birleştirdi. Dudakları dünkü gibi değildi. Çok daha dolgundu ve sanırım bu benim marifetimdi. Bunu düşününce istemeden gülümsedim. Harry bunu farkedince durdu.

Best Thing I Never Had »» HSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin