8. Bölüm : Kırılmalar

38.4K 2.5K 812
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniz❤️🌺

Bu bölüm, ayrı ayrı Cihangir ve Devin'in duyguları üzerine. Onları, daha çok Hakverdi'yi, bu bölüm gerçekten tanıyacaksınız.🖤

Edit; gün ışığım xmorbidezza 💛

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Edit; gün ışığım xmorbidezza 💛

Bölüm şarkısı: Teoman, Gemiler.

Keyifli okumalar🖤

🗝

Derin bir nefes almaya çalıştığımda, onun büyük bir yumru halinde boğazıma takılı kalması, beklediğim bir durum değildi. Gözlerimin yanmaya başlaması, buna eklendiğinde aynı anda vücuduma da iğneler saplanmaya başladı. Ne demekti bu?

"Kaza değilmiş..." diye fısıldadı Cihangir yeniden. Başını iki yana sallarken hissettiklerini anlamlandıramıyor gibiydi. Gerçi şu an hissettiklerini ben de anlamlandıramıyordum. Her şeyin bir yalan üzerine kurulu olduğunu mu gösteriyordu bu yaşananlar?

Cihangir ayağa kalktığında minik bir nefes aldım. Şu an hissettiklerini toparlayamadığını ve tüm duygularının şiddetle birbirine karıştığını tahmin edebiliyordum. Onu sakinleştirmek yerine, sinirinin ve yoğun duygularının azalmasını beklemek daha sağlıklı bir çözüm olacaktı.

Ellerini beline yaslamıştı ve büyük salonun içinde volta atıyordu. Dudaklarından aynı kelimeler dökülmeye devam ederken sinir katsayısı giderek artıyordu ve bir süre azalmayacağını düşünmeye başlamıştım. Ben de ayağa kalkıp salonun ucundaki masaya doğru ilerledim. Kalçamı sandalyelerden birine yaslarken sakin bir nefes almaya çalıştım. Benim bile duygularım karmakarışıktı ve şu an Cihangir ne hissediyordu tahmin bile edemiyordum.

Volta atmaya devam ederken konuşup biraz olsun ilgisini dağıtmak istedim. "Nasıl olabiliyor bu?" diye mırıldandığımda kollarımı birbirine bağlamıştım. Cihangir şiddetle başını iki yana sallıyordu. "Bilmiyorum..." diye mırıldandı. Ardından ses tonu yükselerek söylediğini tekrarladı. "Bilmiyorum."

Gözleri gözlerime değdiğinde buz mavisi kürelerinde acıyı görebiliyordum. Yardım çığlıklarını duyabiliyorum ama buna öyle kısa bir an şahit oldum ki, kendi hayal ürünüm sandım. Bakışları koyulaşarak ifadesizleştiğinde kısık sesli bir nefes aldı. Bir şeylere zarar vermek, böyle zamanlarda insanlara iyi gelirdi. Geldiği düşünülürdü. İnsan beynindeki düşünceleri duymamak, aklına doluşanları dinlememek için başka şeylere yönelirdi. Cihangir, elini bir yere atıp eşyaları parçalamak isterse ona engel olmazdım.

Adımları yavaşlarken aklına bir şey gelmiş gibi durdu. Gözleri etrafı tararken bakışlarında, gördüğü hiçbir şeye anlam veremiyormuş gibiydi. "Yemek." dedi. Ardından başını kaldırıp gözlerini benim kahverengi kürelerimle buluşturdu. "Yemek yapacaktım."

12:30 SEANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin