Multimedya : Arya Ateş
Sıramın üzerindeki bitkilerde gözlerimi gezdirirken zihnim bitkilerden çok başka yerlerdeydi. Kendimi daha iyi hissettiğim için derse gelmiştim ama yarın hafta sonu tatiliydi.
Dağ evinde kaldığımız gecenin sabahı Mirza ile sarmaş dolaş uyanmamın dışında sıra dışı bir şey olmamıştı ve biz sessiz sakin bir şekilde yurda dönmüştük. Bu kez dönüş yolunu ezberlemiştim çünkü yarın o yol çok işime yarayacaktı. Mirza yarın Dünya'ya Arya'nın yanına gidecekti ve bu onunla ilgili bilgi sahibi olmam için bulunmaz bir fırsattı.
"Ne düşünüyorsun ?" Diyerek hemen önümdeki sıraya oturan Alp bakışlarımı kaldırmama sebep oldu. Artık ona güvenmiyordum çünkü bana ne için yaklaştığını biliyordum. Benden kesinlikle Mirza hakkında bilgi elde edemeyecekti.
"Hiç" dedim omuz silkerek. "Sadece bedenimdeki zehrin bitip bitmediğini merak ediyordum."
"Öldürecek dozda değildi" dediğinde yüzüne baktım. "Tüm zehrini çektim."
"Mirza yılam zehrini nereden bulmuş olabilir sence?" Diye soru attım ortaya. Gayet rahat bir şekilde omuz silkti.
"Ay Sokağı'nın sahibi. Eli kolu uzun tabi. Onun için zor olmamıştır."
"Neden Mirza'yı alt etmek istediğini hala söylemedin" dediğimde gözlerimin içine ciddiyetle baktı. "Henüz zamanı gelmedi."
Benden Mirza hakkında bilgi edinip onu yok edecekti. Sonra benimle işi bittiğinde beni ya kenara atacaktı ya da öldürecekti. Bundan emindim.
"Bir şey bulabildin mi ?" Dediğinde düşüncelerimden arınıp yüzüne baktım.
"Hayır" dedim. "Henüz fırsatım olmadı."
Şüpheyle baktı yüzüme. Rahatsızca yerimde kımıldarken önümdeki bitkilere çevirdi bakışlarını. Kırmızı sivri yapraklı bir bitkiyi eline alıp bakışlarını üzerinde gezdirdi. "Bu bitkinin ne olduğunu biliyor musun Alisa ?" Dedi esrarengiz bir sesle. Ürperdim. Başımı olumsuzca iki yana sallarken "hayır" diye mırıldandım.
Dudağının kenarı sinsice yukarı kıvrılırken bitkiyi elinde çevirdi. "Bu Kan çiçeği" dediğinde ürperdim. "Bu çiçek istersen bir zehir istersen bir ilaç olabilir. Bu tamamen onu nasıl kullanacağına bağlıdır."
Bunu bana neden anlattığını merak ederken yavaşça yutkunduğumda gözleri usulca gözlerime dokundu. Mavi harelerin çevresinde oluşan sarı çizgileri görebiliyordum. "Beni de bu Kan çiçeği gibi görebilirsin Alisa. Seninle anlaşma yaptık. Beni kandırmaya çalışma."
Sarı çizgiler yavaşça yerini maviliğe bırakırken Eğer Arya'yı öğrendiğimi ama ondan sakladığımı öğrenirse hiç iyi şeyler olmayacağını tahmin edebiliyordum. Alp'ten en kısa zamanda kurtulmam gerekiyordu. Ama bunu nasıl yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu.
"Seni kandırmıyorum" dedim kendinden emin çıkarmaya çalıştığım sesimle ama öyle bir tehlikeli bakıyordu ki tereddüte düşmüştüm. İlk tanıdığım halinden daha farklı bir şekilde bakıyordu ve bakışlarındaki karanlıkları görebiliyordum.
"Kandıramazsın zaten." Tehditkar bir şekilde gülümsedi. Ardından bakışlarını yumuşattı. "Rahatla. Sadece takılıyorum Alisa" dese de hiç inandırıcı gelmemişti. Gergin bir şekilde gülümsedim. "Endişelenme. Araştırma yapıyorum ama biliyorsun ki Mirza ile yakın değiliz. Bu yüzden işim zor. Yani bu işin sonunda eli boş da dönebilirim."
Yüzü ciddi bir hal alırken kollarını göğsünde bağladı. "Yoksa şu işaret olayından kurtulmak istemiyor musun ? Daha geçen gün seni zehirlemeye çalışan kişinin yarın neler yapabileceğini bilebilir misin ? Kanlı Ay'da seni tehlikeye de atmıştı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAKUŞ - 1 "MERCAN"
FantasySenin kaderin daha annenin karnındayken çizilmişti Karakuş, Seçim senin. Kaderine boyun mu eğeceksin yoksa kendin ve arkadaşların için savaşacak mısın ? Alisa her şeyden habersiz yeni güçlerine alışmaya çalışırken kendini Reina'da bulur. Çünkü o iki...