Kader defteri

76 21 1
                                    

Yaşlı kadın Jason'u bir mağaraya götürdü. Mağaranın içerisinde yanan ufak bir ateş vardı. Çevresinde belli belirsiz bir kaç kişinin oturup bir şeyler içiyor olduğunu gördü.
* " Sen onlara çok takılma evlat. Onlar da senin gibi yazarlar. Ama yitik haldeler."
" Yitik derken?"
* " Kopmuş. Yazarlığın en kötü yanı da bu İşte. Yazdıkları kadere başka bir yazar tarafından müdahale edilirse bu hale düşüyorlar. Yemek ver yerler. Su ver içerler. Tek bir kelime konuşmazlar. Tek bir ses çıkarmazlar. Bir nevi ruhsuz gibidirler."
" Yani sana müdahale edersem sen de öyle olursun. Doğru mu?"
* " Sen bana müdahale edemezsin. Çünkü buna gücün yetmez. Ben onların habercisi oldum. Senin gibi onları dünyanın dört bir yanından topladım."
" Neden? Beni neden getirdin? Onlar gibi olayım diye mi?"
* " Kadim yazarların açık hedefisin. Evrendeki tek kader yazanların kendileri olması gerektiğini düşünenlerin. Ben de bir kadim yazarım. Lakin yeni yazarların öldürülmesine tamamen karşıyım."
" Kaç tane var bu kadim yazarlardan?"
* " iki tane. Onlarcasını öldürdüm. Genç yazarları katledip yazar güçlerini kötüye kullanıyorlardı. Ama sonuncusunu bulamıyorum. Benden güçlü olan tek kadim yazar o."
" Onu bulsan bile çok güçlü değil mi senin için?"
* " Öyle ama öldürülemez değiller."
" Nasıl?"
* " Onu ancak bir baş yazar öldürebilir."
" Tahmin edeyim, onu da bulamadın."
* " Bu yüzden buradasın."
" Ben mi bulacağım onu?."
* " baş yazar yirmi sene önce görevini tamamladı ve öldü. Yerine o gün doğan çocuklardan biri geçecek. Yani sizlerden biri."
" yani içerideki o donuk insanlar benimle aynı gün mü doğdu?"
* " Aynen öyle. Ama onlar baş yazar olmadıkları için bu haldeler."
" Yani baş yazar değilsem ben de o hale düşeceğim."
* " Denemek zorundayız."
" Gayet de değiliz. Siktir git. Benim burada işim bitti."
* " İnsanlığın kaderi senin ellerinde ve sen çekip gidiyor musun?"
" Al o insanlığı kıçına sok. Benim boş yere vereceğim ruhum yok." Dedi ve mağaranın dışarısına doğru ilerlemeye başladı.
* " Yemekleri güzel olan annen ve kaçakçı baban."
Jason olduğu yerde kala kaldı.
* " Benim yazar olduğunu unuttun mu çocuk?"
" Tehtid mi ediyorsun?"
Jason, yaşlı kadının üzerine yürümeye başladı.
* " Sen o kapıdan çıktığın anda annenin ve babanın birbirlerini sıra ile doğramalarını sağlarım. Sonra da deliklerinden oluk oluk kan akarken kan kaybından ölmelerini izlerim."
" Bunu yapamazsın."
* " Emin ol çok daha fazlasını yapabilirim."
" Biliyor Musun? Artık senin zırvalarını dinlemeyeceğim. Çok saçma gelmeye başladı. Yok kadim yazarmış, yok baş yazarmış... başlarım ulan! Şu ana kadar gerçekten bir macera gibi geliyordu ama boka sardı."

Yaşlı kadın sağ elini havaya kaldırdı. Gözleri birden bembeyaz kesilmişti. Havaya kaldırdığı sağ eliyle havaya daireler çizmeye başlamıştı. Bir şeyler yazıyor gibiydi. Jason iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. Kadın bir kaç saniye daha bu hareketine devam ettikten sonra kolunu aşağıya indirdi ve gözleri tamamen normale döndü.
Tam o esnafa ateş başında oturan dört genç Birden ayaklandı. Etrafa koşturup durmaya başladılar. Sanki bir şey arıyor gibiydiler.
" Ne oluyor?"
* " İzle."
Gençlerden bir tanesi yerden irice bir taş buldu ve diğer gence doğru koşmaya başları. Yerde bir şeyler arayan gencin tam kafasının arkasına sert bir şekilde taşla vurdu. Yere yığılan arkadaşının yüzünü taşla vura bura ezmeye başlamıştı. Diğer iki gençte birbirleri ile boğuşuyorlardı. Kıyasıya bir savaş içerisindeydiler.
" Durdur onları."
* " Artık çok geç."
Yaklaşık beş dakikalık kıyasıya bir savaştan sonra ilk genç hayatta kalmıştı. Olduğu yere oturdu. Üç arkadaşını bilinçsizce öldürdüğü yere.
" Bitti mi şovun?"
Yere oturan genç bir anda elindeki taşla kendi kafasına vurmaya başladı. Defalarca vurduktan sonra bilincini kaybedip yere yığıldı.
* " Şimdi bitti."
" Onların hiç bir suçu yoktu!"
* " Onlara bakıcılık yapmaktan sıkılmıştım."
" Tamam, ikna oldum. Kendimi feda edeceğim. Ne olursa olsun. Aileme bir zarar verme."
* " Anlaştık evladım. Merak etme ailene bir zarar gelmeyecek. Hatta sen baş yazar değilsen ve sana bir şey olursa, onların maddi güçlerine takviyede bulunacağım."
" Nasıl yapıyoruz?"
* " Havaya elini kaldırıp içinden kader defterim açılsın diyeceksin. Sonra bir düşmanının adını ve başına gelmesini istediğin şeyi yazacaksın. Ben de senin bunu yapmanı engellemeye çalışacağım. Başarılı olamazsan onlar gibi olursun. Başarılı olursan kadim yazarı bulma yolunda en büyük adımı atmış olacağız."
" Tamam, kolay. Yüzde elli şansım var anlaşılan"
Jason elini havaya kaldırdı. Bir kaç saniye sonra gözleri bembeyaz olmuştu. Aynı yaşlı kadının yaptığı gibi havaya bir şeyler yazdıktan sonra ellerini indirdi. Her şey normale dönmüştü.
" Hallettim, sıra sende."
Yaşlı kadın da aynı ritüeli gerçekleştirdi.
" Şimdi ne olacak."
* " Şimdi seni engelledim. Baş yazar değilsen zaten ruhun Bedeninden çekilecek. Şayet baş yazarsan yazdıkların gerçekleşecek."
" Ne zaman gerçekleşecek?"
* " Çoktan gerçekleşmesi gerekiyordu. Evlat! Sen baş yazarsın!"
" Dediğim gibi. Yüzde elli şansım vardı. Şanslıymışım."
Jason arkasını dönüp mağara çıkışına doğru yürümeye başladı.
* " Nereye? Evlat işimiz yeni başlıyor."
Jason arkasını döndü. Yaşlı kadın elini gözlerinin altına sürdü. Gözlerinden katran gibi kan akıyordu.
" Hayır. İşimiz bitti. Düşmanım sendin. Engelleyemedin."
* " Sen ne yaptın? Ben senin düşmanın değil yardımcınım."
" İç organlarının ağır ağır erimesinin tadını çıkar. Bana bu gücü öğrettiğin için de teşekkür ederim."

KONFÜZYON (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin