Genç adam girdiği odada önce etrafı süzdü. Bir değişiklik yoktu. Aynı hatırladığı gibiydi burası. Uzun zamandır gelmiyor gibi hissetse de eskiden hayatta en çok değer verdiği kişinin odasındaydı. Severus Snape. O hisleri hatırlamıyordu bile. Hissetmeyi öylesine unutmuştu ki. Eline aldığı bibloyu kütüphaneye geri bırakırken KSKS hocasının gür sesini duydu.
"Draco. Seni burada görmeyeli uzun zaman oluyor." derken sesi şaşkın çıkmıştı. Odasına izinsiz giriş için kızacaktı ama önce Draco görmeden Narcissa'nın eldivenlerini masanın üzerinden almak vardı aklında sadece.
"Seninle uzun zamandır konuşamamıştık Profesör. Anlatacak çok hikayemiz var." dedi genç adam grilerini Severus'a çevirirken. Ortada onu işkillendiren bir çok şey vardı. Hermione'nin düzenli aralıklarla bu odaya girip çıkması mesela. Kapıyı yeni kapatmış olan Severus'a doğru birkaç adım daha yaklaştı. Ortamdaki gerginlik hissedilebiliyordu.
"Ve anlatacağım ilk hikayede sen ve Hermione'nin bana hafızamı geri kazandırma çabasından bahsetmek istiyorum." dedi usulca genç Malfoy. Severus'un kaşları çatılırken onun tam karşısında durdu.
"Senin lanetten haberin var mı? Yani aklında lanetlendiğin kalıyor mu?"
Severus en ufak bir hatırlayışta beyninin genç Malfoy'a eziyet ettiğini biliyordu çünkü. Draco bu sorulara karşın yalnızca hafifçe gülümsemişti. Severus'un yanından geçip geldiğinde koltuğun üzerine bıraktığı pelerinini eline aldı.
"Lanetli olduğumu biliyorum. Ve bana o 7 ayı hatırlatmaya çalıştığınızın da farkındayım diyelim Severus. İstemiyorum. Şu anki halimden oldukça memnunum ve kararlarımı etkileyecek tek bir anı bile istemiyorum." dedi sesinde gizlemediği bir öfkeyle. "Yani Hermione'ye verdiğin o iksiri geri al hemen. Yemeğimde gizlice katılmış iksir falan istemiyorum."
"Peki bunu Hermione'ye söylemeye ne dersin? Sonuçta bu onun arzusu ve seni düşündüğü için yapıyor. Buna yardım etme fikri bizim için kolay mı oldu dersin?! Şu haline bak, böyle giderse ona zarar vereceksin!" dedi hiddetle Severus. İçinde bastırdığı patlamaya hazır duyguları vardı. Draco'nun bu halleri onu ürkütüyordu. Hermione'nin yanında olduğundan o kadar farklıydı ki.
"Sana şöyle söyleyeyim Snape. Benim Hermione için zaten planlarım var-"
"Onu Lord'a götürmek gibi mi? Hermione'ye yardım etmemem gerektiğini biliyordum. Sen güvenilmezsin."
Draco bu sözlere karşın ufak bir kahkaha attığında Snape'in kaşları daha da çatılmıştı.
"Hermione'yi benden daha iyi kimse koruyamaz Profesör. Emin ol o tüm sihir dünyasındaki en şanslı bulanık olacak ileride. Hatta tek belki.-"
"Ona istediğini yapabileceğini zannediyorsan çok yanılıyorsun. Onu senden korumak için-"
"İşte burada yanılıyorsun. Kimse. Kimse Hermione'yi koruyamaz. Onun benden başkasının korumasına ihtiyacı yok." dedi tane tane. Severus ise hayalkırıklığıyla onu izliyordu. Hermione'ye inanmak istemişti oysa ki. Draco'nun tehlikeli olmadığına inanmak istemişti. Draco elindeki pelerinini tek hamlede üzerine geçirdikten sonra yavaşça arkasını dönüp ona bakmıştı.
"Annemin evden kaçtığını duydum. Lucius Malfoy her yerde onu aratıyor. Dikkatli ol Snape. Etrafta bu kadar çok ipucu bırakma."
******
"Lavender daha kaç kere söylemem gerek bilmiyorum. Ama Ron ve Harry bir süre burada olmayacaklar."
Lavender çatalıyla öldürdüğü peyniri ağzına atarken söylenmeye devam ediyordu. Ron'un ondan ayrılmasını kabullenmediği gibi insanlara da sürekli dert yanmakla meşguldü. Bundan sıkılan Dean şu an Luna ile hiç anlamadığı başka bir sohbete girmiş Neville ise kahvaltı masasında uyuyakalmış taklidi yapıyordu. Ben mi? Ben yalnızca tanıdık bir yüz arıyordum. Lavender hariç herhangi biri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DECİSİON | Dramione / Senseles 2. kitap
FanfictionSENSELESS'ın devam kitabıdır. Dostları ve aşkı arasında kalan genç bir Gryffindorlu, Lordu ve kalbi arasında kalan gururlu bir Slyhtherin. Seni öldürmek için can atan bir aşığı ne kadar sevebilir ne kadar süre affedebilirdin? Hermione onu Voldemo...