29.Bölüm

                                    

                                          
Medya- Aslan
                          
🇹🇷
                          
"Bu kız Komutan kızı!" 
                          
Odadaki herkes şaşkınca kalakalmıştı. 
                          
"Komutan kızı mı!" diye şaşkınca sordu Ayça.
                          
"Evet! Hemen yola çık, izlerini takip et!" demesine kalmadan Ayça çıkmıştı bile. Hızla aracına atladı ve kimsenin gelmesine izin vermeden aracın son görüldüğü yere gitti. Karşısına iki yol ayrımı çıktığında Ayça küfür etti. İki yoldan birisini seçmek zorundaydı. Bir yol çok taşlıydı ve engebeli görünüyordu. Diğer yolda ise asfalt vardı. Arabanın tipine bakıldığı zaman asfalt yoldan gidilmesi gerekirdi ancak Ayça'nın gözlerinin önüne arabanın görüntüsü geldi. Tekerlerindeki çamurlar gözüne takıldığında gözlerini açtı ve hızlıca taşlık yola girdi. Arkasındaki arabadaki Emre ve Tuna ise asfalt yoldan ilerlemişlerdi..



                          
🇹🇷



                          
Albay, Yarbay ve Tim toplantı odasında oturuyor ve plan yapıyorlardı. O sırada odaya yüzü bembeyaz bir asker girdi. Albay destursuz gelen askere kaşlarını çatarak baktı.
                          
"Desturun, selamın nerde asker!" dediğinde askerin ifadesi değişmemişti. Albay o an ters bir şeyler olduğunu anladı.
                          
"Albay'ım..." asker sustu ve Yarbay'a bir göz attı. Yarbay kendisine bakan askerle kaşlarını çattı.
                          
"N'oluyor?" Askerin yerinde huzursuzca kıpırdanması herkesi germişti. Kötü bir şey olmuştu.
                          
"Yarbay'ım, kızınız Çiçek.." diyip sustuğunda herkes ayağa kalktı.
                          
"N'olmuş lan kızıma!" dediğinde asker konuşamadı. Yarbay hızla askerin yanına gitti ve yakasına yapıştı.
                          
"Ne olmuş dedim! Konuş!" dediğinde asker gözlerini kapattı ve ağzından baklayı çıkarttı.
                          
"Kaçırılmış," dediğine Yarbay'ın elleri düştü ve kalakaldı.
                          
"Ka-kaçırıl-mış mı?" diye fısıldadığında asker başını yere eğdi. 
                          
"NE DEMEK KAÇIRILMIŞ LAN!" Yarbay'ın askerin üzerine gitmesiyle Albay hızla onu durdurdu ve askere döndü.
                          
"Nerden öğrendin! Kim söyledi!" Dediğinde asker kafasını kaldırdı.
                          
"Karakoldan, Mustafa Amir aradı efendim," dediğinde Albay gözlerini kapattı ve ardından Yarbay'a döndü. Tim'e başıyla 'gidin' işaretini verdi.
                          
"Onu bulacağız Tarık. Sakin ol," diyerek adamın omzunu sıvazladı. 
                          
"Ben de gideceğim Albay'ım!" Dediğinde Albay başını salladı ve hep birlikte karakola gittiler.

                          
Mustafa Amir hızlıca kamera kayıtlarını açtırdı ve toplantı odasının projeksiyonuna bağlattı. Ceylan videodaki adamın yüzünü görmesiyle hızla kaydı durdurttu.
                          
"Komutanım!" Diyerek Albay'a baktı. 
                          
"N'oldu Ceylan?" Dediğinde Ceylan yumruklarını sıktı.
                          
"Bu adam, Sansarın adamı!" Dediğinde Albay içinden küfretti. 
                          
"Emin misin?" Dediğinde Ceylan hızla başını salladı.
                          
"Eminim Komutanım! Suikastçıları bile denilebilir. Gizli görevlere bu adamı gönderiyor," dediğinde Albay yumruğunu sıktı. Yarbay'a döndüğünde onun odada olmadığını fark etmesiyle daha da büyük bir küfür salladı.
                          
"Tarık nerde!" Dediğinde kapıdaki komiser eliyle çıkışı gösterdi.
                          
"Biraz önce çıktı efendim," dediğinde Albay adama bakakaldı.