"Lan eşek herif, ne zamandır senin benden gizlin saklın var?" deyip elini kaldırıp karşısındaki adamın omzuna vurdu. Duyduklarıyla çok sinirlenmişti yaşlı adam. İnanmak istemiyordu ama insanların konuştuklarına göre belli ki vardı bir doğruluk payı diye düşünüyordu.

"Estağfurullah baba o ne demek öyle?" diyerek kaşlarını iyice çattı Bedirhan. Babası neden böyle tepki vermişti bir türlü anlamadı.

"Herkes seni konuşuyor Bedirhan efendi. Herkesten beklerdim de senden beklemezdim. Kaybol gözümün önünden!"

Ahmet babasından duyduklarıyla öfkelenen Bedirhan kendine hakim olamayarak, "Ne yapmışım ben ki sen böyle konuşuyorsun baba?" diye çıkıştı yaşlı adama.

"Evinde nikahsız bir kızın ne işi var? Erkek adama yakışır mı lan bu? Sen babandan böyle mi gördün? Hem sen kadınlardan nefret etmiyor musun? Ulan bizi kandırıyordun değil mi!"

"Hop baba dur orada! Sana saygısızlık yapmak istemiyorum ama damarıma basıyorsun. Bilip bilmeden konuşma." diye dişlerinin arasından tısladı yaşlı adama Bedirhan. Kendini tutamıyordu. Öfkelenmişti. Karşısındaki adam her şeyine şahit olmuş, ne yaşadığını bilen biriydi ve şimdi resmen yargısız infaz ediyordu.

"Benim bilip bilmeme gerek yok! Herkes sanki iyi bir halt yemişsin gibi konuşuyor eve kız almış diye. Lan eşek herif kendini düşünmüyorsan kızı düşün. Sana bir şey demezler ama kızın ailesi vardır ayıp!"

Duyduklarıyla iyice sinirlenen Bedirhan'ın elleri yumruk olmuştu. Demek ki kızı öğrenmişti herkes. Öfkesi ise sakın evden çıkma dediği kızaydı. Bu kız ne zaman dışarı çıkmıştı ki? İşte bu yüzden kimseye güvenmiyordu. Neredeyse hayatı boyunca yaşadığı yerde ilk defa böyle bir şey geliyordu başına. Babasına başka da bir şey demeden hızla evine doğru yol aldı. Yardım edeyim derken başına aldığı belaya deliriyordu. Kadınlar işte hep böyle başa belaydı işte.

Evine gelen Bedirhan anahtarla açtığı kapıyı büyük bir gürültüyle sertçe kapattı. Ayakkabılarını çıkarttığı gibi hızla salona gitti ve ekmek poşetini sehpaya bırakıp kendine korkuyla bakan kızı kolundan sıkıca tuttu ve, "Ulan ben sana evden çıkma demedim mi?" diye tısladı dişlerinin arasından.

Yaren böyle bir tepki beklemediği için çok korktu. Kolunun acısıyla kendini çekmeye çalıştı ama başarısız olunca korkarak Bedirhan'a bakıp, "Çık-çıkmadım ki." dedi. Sesi titremiş, kekelemişti. Korkuyordu çünkü adam çok güçlüydü ve şimdi bir şey yapsa elinden kurtulamazdı bile. Adam kolunu bir kez daha sıkınca, can acısıyla gözleri doldu.

"Tabi çıkmadığın için herkes benim eve nikahsız kadın getirdiğimi söylüyor değil mi?"

Duyduklarıyla başından aşağı soğuk su dökülmüş gibi irkildi Yaren, "Ne?" diyebildi şaşkınca. Dışarı çıkmamıştı ki.

"Herkes seni konuşuyor aptal!" deyip kızı bıraktı Bedirhan. O kadar sinirliydi ki şu an karşısına çıkan herkesi çok fena yapabilirdi.

Yaren sendeledi ama dengesini koruyup ayakta kalmayı başardı ve şaşkın, korkak bakışlarını adama dikti. Gözlerinden bir kaç damla düştü yanaklarına. Ne diyordu bu adam dışarı çıkmamıştı ki. Düşündü, dün ne zaman dışarı çıkmıştı ki? Aklına gelen küçük ayrıntıyla hemen, "Be-ben kolyemi aramak için sadece bahçeye çıktım dün.." diyebildi.

Sinirle bir sağa bir sola giden Bedirhan, "İyi halt ettin! Yan taraftaki yaşlı cadılar zaten haber merkezi gibi tetikte dedikodu bekliyor sende kendi elinle altın tepside sunmuşsun onlara dedikoduyu. Bir senelik dedikodularını vermişsin onlara. Senin yüzünden Ahmet babamdan bir ton azar işittim. Suç sende değil ama bende. Kadınlar başlı başına bela ne karışıyorsun ki sen?" deyip yüzünü sertçe sıvazladı.

"Ben özür dilerim," deyip ağladı Yaren çaresizce. Bir günü de olaysız geçmiyordu.

Bedirhan, "Zırlama başımda!" diye bağırdığında Yaren hızla kaldığı odasına gitti. Dışarıda olan bir kaç eşyasını da valize koyup tekrar çıktı odadan. Artık burada kalamazdı. Zaten dün gidecekti ama adam bırakmamıştı. Ayak bileğinin ağrısı da geçmişti. Adamın başına daha fazla bela açmadan gitmesi en doğrusuydu. Salona bakındı ama adam yoktu ve odasındadır diye rahatsız etmeden çantasından bulduğu kurşun kalemle kağıt çıkardı. Bir not yazıp bırakacaktı adama, teşekkür edecekti yaptıkları için.

Ben gerçekten çok özür dilerim. Başına bela olmak istemezdim. Her şey için sağ ol. Hakkını helal et.
Yaren.

Notunu yazdıktan sonra cüzdanını çıkartıp bir miktar para aldı ve notu ikiye katlayarak arasında parayı koyup sehpanın üzerine bıraktı ve sessizce evden çıktı. Adamın evinde kalmış yemeğini yemişti, her ne kadar bıraktığı para azda olsa içi rahat etmişti.

Kendisini uğursuz olarak ilan edecekti Yaren. Hayatına girdiği herkese sıçratıyordu uğursuzluğunu resmen. Adam ona onca iyilik yapmışken o adamın başına bela açmıştı. Boş yere dedikodu malzemesi olmuşlardı. İki gün içinde kendini toparlamıştı ve bunun içinde adama minnettardı. Onun sayesinde gücü yerine gelmişti. Ruhen ve bedenen daha iyi hissediyordu. Yalnızdı. Kimsesizdi ama ayakta durmak için şavaşacak gücü vardı artık.

Yaren'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin