52: ÇİRKİN

41.2K 3.1K 589
                                    

AURORA - Murder Song

Anastasia - Once Upon A December








Canım yanıyordu, canım hiç olmadığı kadar yanıyordu. Bu acının sebebi yüzümün hali ya da bilinmemezlik değildi acımın tek nedeni ihanetti. O biliyordu, biliyordu ve söylememişti. Kalbim hiç bu kadar acımamıştı, bu acı sadece ruhsal değildi aynı zamanda bedenseldi de.

Ben onu sevmiştim, güvenmiştim. Titreyen vücudum beni daha fazla taşıyamazken yanımdaki fayansa tutundum.

"B-bana ne oldu?" Sesim bile yabancıydı, bu ben değildim bu ben olamazdım. Kafasını eğmişti. Siyah saçları güzel yüzünü kapatıyordu. Cevap vermedi. "Damian! bana ne oldu?" Bağırdım bu sefer korkuyla. Kafasını yavaşça kaldırdı ve yüzünde ilk defa böyle bir ifade gördüğüme yemin edebilirdim. Yüzünde tükenmişlik vardı, acı vardı, gözlerinde ölüm vardı.

"Bu kadar çabuk olmamalıydı." Hissediyordum o da korkuyordu, o da şoktaydı. Bacaklarım beni daha fazla taşıyamadı ve dizlerimin üstüne çöktüm. Kafamı öne eğdim ve bana yabancı bu bedene baktım.

"Freya!" Bu ses, Aaron'un sesiydi. Çığlığıma gelmiş olmalıydı. Kafamı kaldırdım ve onu endişeli yüzüne baktım. Göz göze geldiğimiz an durdu. En az benim kadar şoka girmişti. Gözlerinden okunuyordu şaşkınlığı. Geriye doğru bir kaç adım attı ve derin derin soluklandı. Bende bilmiyordum onun kadar bana ne olduğunu. Bu yaşlı beden bana ait değildi.

"S- sana ne oldu?" Sesi titriyordu. Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu, bana ne olmuştu?

"Yazıyordu Freya, kitapta her şey yazıyordu." Damian'da en az benim kadar perişan görünüyordu. "Yüz elli yıl yaşadıktan sonra normal bir şekilde yaşayamazdın!" Boynundaki damarlar şişmişti. Bağırıyordu, kızgındı ve bu kızgınlığı bana değildi. Kendisineydi. "O siktiğimin kitabında yaşlanacağın yazıyordu ama bu kadar çabuk olacağını düşünmedim. Lanet olsun Freya ben sana daha yeni kavuşmuştum." Kızamıyordum, ağlayamıyordum sadece olanları izliyordum hissizce. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar tepkisizdim.

"Biliyor muydun?" Bu sefer bağıran Aaron'du. Üzerindeki şoku atmış olacak ki bana yakınlaştı ve tam yanımda durdu.

"Neden Damian? Neden anlatmadın?" Sesim acizdi, yorgundu ve yaşlıydı.

"Sen kollarımın arasınıdayken bana; yaşamaya alıştım, ölmek istemiyorum derken ben sana nasıl öleceğini söyleyecektim." Bitkindi. O an kafama bir şey dank etti. Ben sadece bir gecede hızla yaşlanmıştım ve bu durmayacaktı. Ben, ben... Ölecektim. "Mutlu ol istedim, o yüz elli yıllık azaptan sonra sadece huzurlu ol istedim." Başarmıştı da hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum ama şimdi yaşadığım acının tarifi yoktu. Sanırım planlamadığı kısma gelmiştik.

"Böyle bir şerefsizliği nasıl yaparsın? Nasıl ona söylemezsin?" Aaron bağırıyordu, duyuyordum ama algılayamıyordum. Gözlerim kararıyordu, kaldıramıyordum kafamı. Daha düne yaşadıklarımızı anımsadım. Gezmiştik, eğlenmiştik, tatil planı yapmıştık ve birbirimizin olmuştuk. Şimdi ise ölümü pençeleri arasındaydım.

Ben bunu hak etmiyordum, ben yüz elli yıl bir hayalet olarak yaşamayı ve sonra da hızla yaşlanarak ölmeyi hak etmiyordum. Ben sadece mutlu olmak istemiştim. Sadece sevdiğim adamın kollarında olmak istemiştim.

Aaron eğildi ve bedenimi kolları arasına aldı. Kafam güçsüzce geriye doğru düştü. Bilincim hızla bedenimi terk etmeden önce gördüğüm tek şey onun mavi pırıltılarıydı.









SONSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin