Amari
Merdivenlerden indiğimde Meth ile göz göze geldim. Konuşmak istiyor gibi bir hali vardı. Başımı sağa sola sallarken "Şimdi olmaz."demek istiyordum. Konuşacak halde değildim.
Kalabalığın arasından geçerken ,kalabalığın ilgi ile baktığı yere kaydı gözlerim. Beyazlar içinde giyinmiş bir kız vardı. Bu kız Arion'un kız kardeşi olmalıydı. 'Bir prenses bu şekilde görünüyormuş demek ki.' diye aklımdan geçirdim.
Kızın üzerinde gözlerimi gezdirdim. Beyaza yakın saç rengi ve en az saçı kadar beyaz teniyle bir hayaleti andırıyordu.
Gözlerimiz kısa bir an buluştu ama ben bu kısa anda pek çok şey hissettim. Başıma giren sızı Arion'un yanımda olduğu zamanlardakinden farklı değildi. Bu durumdan rahatsız oldum ve gözlerimiz arasındaki bağlantıyı kopardım. Bu kızı sevmemiştim, o kadar. İçimden bir ses de sevmememi söylüyordu zaten.
Kalabalığın arasından sıyrıldım.
Başım inanılmaz ağrıyordu ve kalbimin atışları belkide koşmamın etkisiyle daha da hızlanmıştı.
Yeni odamın bulunduğu kata gelene kadar hiç nöbetçi görmemiştim. Güvenlik prensesin bulunduğu yerde yoğunlaşmıştı.
Odama girdiğimde nefes nefeseydim. Odanın kapısını kapatıp yere çöktüm. Sırtımı kapıya yaslarken kafamı ellerimin arasına almıştım. Başım patlıyordu.
Yabancı, benim için yabancı olamayacak kadar tanıdıktı. Ama nasıl olduğuna dair bir fikrim yoktu.
Düşünmeye çalıştıkça başıma ağrılar giriyordu ve bu benim iyi hissetmemi engelliyordu.
Aklıma siyah gözlerinden ve kokusundan başka ayrıntı gelmiyordu. Yutkundum ve gözlerimi kapattım. Çok hızlı nefes alıp veriyordum. Alnımda boncuk boncuk ter birikmişti. Üzerimdeki zırhın bağcıklarını açtım. Daha rahat nefes almaya ihtiyaç duyuyordum. Yerimden kalkmaya üşeniyordum. Bedenen değil ama ruhen yorulmuştum.
Ayağı kalktığımda üzerimdeki gereksiz yük, sesli bir şekilde yere düştü.
Odanın içinde bulunan aynanın karşısına geçtim. Boynumdaki kolyelerde gözümü gezdirdim ve bir kez daha düşündüm.
Hayatım bu kaleye geldiğim andan itibarendi. Öncesizdim. Ben yoktum ve benliğimde yoktu. Geçmişim önemsizleşti ve önceliklerim değişti.
Gümüş renkteki kolyede elimi gezdirdim. Anlamı neydi ,bilmiyorum ama hep boynumdaydı. Elimi değdirdiğimde Adonis belirdi gözlerimin önünde. Abim...
Arion bana geçmişimi değil sadece geleceğimizi düşünmemi söylüyordu. Mümkün olsa beni bu odadan hiç çıkarmayacak kadar saplantılıydı ve bir bütün olduğumuzdan bahsediyordu. Kaderi birlikte yazılmış ruhlar olduğumuzu.
Beyaz renkteki ipek içliğim terlememin etkisiyle bedenimi daha sıkı sarmıştı.
Ellerimi bedenime sardım ve bir kez daha baktım kendime. Ne olmuştu bana ?
Ruhumu hafifletmek ve beynime ağır gelen anı kırıntılarından kurtulmak adına iki kişinin rahatça uyuyabileceği yatağıma uzandım. Üzerimi örtmek için uğraşmazken yastığa başımı yasladım ve uykunun beni sessiz limanlarına çekmesine izin verdim.