32: KANATSIZ MELEK

52.2K 3.8K 616
                                    

The Neighbourhood - Let It Go

Sia - Alive


Umut, tehlikelidir ve güçlüdür. Bir insan umudu bitmediği sürece savaşmayı bırakmaz. Bazen öldürücü derecede tehlikelidir bu umut, mesela asla gelmeyecek birisini beklemek gibi. Umut göreceli bir kavramdır, herkesin umurdu farklıdır. Bazıları için Pandora kutusunda ki bir kelebektir bazıları içinse ayakta kalma gücüdür. Umut herkes için farklı bir şeyi ifade etse de görevi hep aynıdır. Umut sabır gerektirir. Umut güç gerektirir. Ben tam yüz elli yıl bekleyecek kadar sabırlıydım ama güçlü değildim. Hissetmeyen birisi için bile umut kutsal bir şeydi. Umudu bitmiş bir insan ölmüş demekti benim lügatimde. Benim umudum yıllar önce bu duvarlar arasında yanıp kül olmuştu. Şimdi ise tıpkı bir Anka kuşu gibi küllerinden tekrar doğmaya başlamıştı, daha güçlü bir şekilde.

Öğrendiklerim, hatırladıklarım ve içinde olduğum durum o kadar karışık ve belirsizdi ki ne yapacağıma hatta ne düşüneceğime bile karar veremiyordum. Damian'ın söylediği her bir cümleyi hatırlıyordum ama sadece söyledikleri canlanmışı zihnimde. Onun anlattığından daha ilerisini göremiyordum.

Yağmur yağıyordu yine. Bu aylarda hep yağmur ya da kar yağardı kasabaya, kışları sert olurdu. Bunu tam bir buçuk asırda tecrübe etmiştim. Kafamı cama yasladım, cama vuran yağmur tanelerini izledim her yağmur yağdığında yaptığım gibi. Elim camın kulpuna gitti ve o an zihnime tekrar anılar dolmaya başladı ama bu anılar o kadar da eski değildi.

Ben eskiden camları açamıyordum ama haftalar önce, Nadia'yı korkutmaya çalıştığım zaman bunu unutmuş ve camı açmıştım farkında olmadan. Bunu yeni fark ediyordum. Bu nasıl olabilirdi? Hafızam sanki silinmişte şimdi yeniden canlanıyor gibiydi.

Elimi kaldırdım, denemek istiyordum. Camın kulpuna götürdüm elimi tutum aşağı doğru çektim. Aynı yavaşlıkla kendime doğru çekmeye çalıştım. Gelmiyordu, olmamıştı. Her şey çok karışıktı. Hissiz olan bedenim bile kaldıramıyordu bunu.

"Yakında her şey sonra erecek." Kafamı yatakta yatan Aaron'a çevirdim. Yeni uyanmıştı.

"Bugün izin günün biraz daha uyu." Kafasını iki yana salladı. Benim ki gibi çıplak ayaklarıyla ayağa kalktı.

"Neden zamanımı seninle geçirmek varken uymayı seçim ki?" Tam arkamda durdu ve sarıldı belime. Sözleri ve hareketleri bir kızın başını döndürecek cinstendi. Eğer hissedebilseydim ona çoktan âşık olmuştum belki de çünkü o kardeşi aksine mükemmeldi. Düşünceleri ve hisleri bir su kadar duruydu. Kafasını boynuma gömdü ve yağmurlu havaya baktı. "Bu havalardan nefret ediyorum." Söylenerek daha da sarıldı.

"Ben yağmuru seviyorum. Gökten bir su iniyor ve bu sanki tene değdiğinde ruhu temizliyor gibi." Cümlemi tamamlar tamamlamaz Aaron arkamdan cama uzandı.

"O zaman ruhumuzu temizleyelim." Camı açtı. Açar açmaz şiddetli yağmur damlaları odaya dolmaya başladı. En önemlisi ise vücuduma çarpıyordu. Bunu Aaron'la daha öncede yapmıştık ve güzeldi onunla ıslanmak. Su olmayan ruhumu temizliyordu. Saçarlım ve geceliğim anında ıslanmıştı, çok şiddetli yağıyordu. Gözlerimi kapattım sıkıca, yağmurun sesini dinledim.

Ben Damian'ın anlattığı kadar masum muydum? Dediklerini hatırlasam da peki ya hatırlamadıklarım? Onlar nelerle doluydu kim bilir.

Uzun bir süre ıslandık öyle. Yağmur dinmeye başladığında Aaron çok üşümüş olacak ki camı kapattı. Camı kapatır kapatmaz öksürmüştü. Bedeni benim arkamda olduğu için ıslanmasa da saçları ve kolları fazlasıyla ıslanmıştı. Ona doğru döndüm aramızda ki kısa mesafede.

SONSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin