5. BÖLÜM

14.6K 1K 228
                                    

"Bizim gibi insanlar için güzel olmak, çirkin bir şeydi.."

‎ﻬ

Daha önce gelmediğim bir yer olduğu belliydi, benim gittiğim mahallelerde insanlar pekte iyi görünmüyordu ve etraf döküntüyle doluydu. Burası ise tam tersiydi, ferahtı az insan vardı ve oldukça büyük binalarla doluydu. Kalan kısımlarda yeşilliklerle çevriliydi. Benim hayatımın zıttını çizmek isteseydim zihnimin üreteceği ütopik bir yer gibiydi. Ne kadar uzaktım buraya, kaç insan kaç sokak vardı kapanla aramda. 

Göz ucuyla karşıya baktığımda demir siyah bir kapının sağa doğru açıldığını farkettim. Dikiz aynasından çarpışan gözlerimiz beni ürkütse de araba hareket edene kadar gözlerini ilk kaçıran kişi ben olmamıştım. Kapı nihayet açıldığında oldukça büyük bir bahçesi olan evin yakınına doğru ilerledik. Geldiğimizi gören bir adam Savaş'ın kapısını açtı. Tüm olanları merak içinde seyrederken Savaş benim olduğum tarafa gelip kapımı açmıştı. Gözleri parıldayan bir tavşan gibi göründüğüme neredeyse emindim. Tüm bunların beni heyecanlandırmadığını söyleseydim bu büyük bir yalan olurdu. Onun hakkında merakım korkunç bir boyuta ulaşmıştı çünkü böylesi büyük bir evde yaşamak için hangi mesleğe sahip olmak gerektiğini bilmiyordum. Ne yazık ki benim bildiğim tüm meslekler hapishane kapısını aralayan türdendi. Beni kucağına almasına sesimi çıkarmayıp nereye koyacağımı bilemediğim emanet gibi duran ellerimi omuzlarına koydum. Bir erkeğe böylesine yakın olmak, içimdeki hırçın kızı çileden çıkarıyor, kendini kilitlediği dolabı yumrukluyordu. Sakinleşmek adına nefes aldım, burnuma kokusu doluştu. Güzel ve temiz kokuyordu, benim aksime.

Giydiği kıyafetler öylesine yeni ve düzgündü ki, neredeyse kazada yırtılan kıyafetlerimi giyemediğim için sevinecektim. Üzerimdeki hastane kıyafeti bile onlardan daha güzel görünüyordu. Yine de farklılıklarımızı saymaya kalksam boyumu aşacağını biliyordum, iki zıt nesne gibiydik.

Saydığım kadarıyla üç katlı olan beyaz büyük bir eve doğru gidiyorduk. Uzun pencereleri ve giriş kapısını sarmalayan sarmaşıkları vardı. Hiç böyle bir ev görmemiştim, yakınından bile geçmemiştim. Benim yakınlarımda böyle evler yoktu. Eve girmemize bir kaç adım kalmışken çok yakınımdan gelen havlama sesi korkudan ona daha çok sokulmama neden oldu. Canlanan anılarıma lanet ederken sanki gözlerimi kapatırsam yok olacakmış gibi sımsıkı bastırıyordum.

"Lütfen bana zarar vermesine izin verme."

Kalbim öyle hızlı atıyordu ki, bir kaç saniye bu gürültünün beni sağır edeceğini düşündüm. Bütün hücrelerim ayaklanmış aynı cümleleri tekrar edip duruyordu. Seni ısıracak! Kaç! Sana saldıracak!

"Köpeklerden korktuğunu bilmem iyi oldu."

O bu halimle eğlenirken gözlerimi daha sıkı kapattım. Ağlamamak için kendimi kendimi öyle çok sıkıyordum ki, artık canım acımaya başlamıştı. Gidebilir miydik artık, lütfen.

"Tamam, sorun yok kızım."

Savaş beni merdivenlerden çıkarırken bir an önce gideceğimiz yere ulaşmak için içimden dualar ediyordum. Nihayet bir kapıyı ayağıyla itti, biraz yürüdükten sonra mavi örtülü bir yatağın üzerine yavaşça bırakıverdi beni. Dolabı yumruklayan kızın sesi de kesildi nihayet. Ben dolan gözlerimi görmesin diye onun yüzünden başka her yere bakarken birden çenemi tutup yüzümü kaldırdı.

Biri bu adama bana her istediğinde dokunamayacağını anlatmalı. Ah, yoksa korkarım katil olacağım.

"Çek şu elini yüzümden."

SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin