Gecenin geç saatleri hep en sevdiğim anlar olmuştur.Sanki zihnimi o anda özgür bıraka bilirimmiş gibi,artık saklanmaya gerek yok.
Aydınlıkta devam ettiğim role,gece devam etmeme gerek yok,kendim ola bilirim.
Gitarımı alıp son zamanlarda en sevdiğim şarkı olan Billie Eilish'den " L'amour de ma vie " çalmaya başladım.I wish you the best for the rest of your life
Felt sorry for you when I looked in your eyes
But I need to confess, I told you a lie
I said you
You were the love of my life
The love of my life...O anda telefonuma gelen bildirimle dikkatim dağıldı.Sınıf grubumuza girdiğimde yeni bir numaranın eklendiğini gördüm.Ne, yoksa yeni birisi mi geldi sınıfa?
Hemen yeni numaranın profil şekline girdim.
İsmini ne acaba?Çok güzel ve ilgi çekici birisi.Bu düşünceler içindeyken daha fazla ruminasyon yapmamak için hemen onlardan kurtulup lambamı kapattım ve uyudum.
Ama bu seferse zihnim susmak bilmiyor,lanet olsun kaç saat böyle geçti bilmiyorum.Alarm sesiyle rüyamın en güzel yerinde bölündüm.Nefret ederim bu halden,ne zaman güzel bir şey görsem hep yarım kalıyor.Hiç kalkacak halde olmasam bile uniformamı giyip,hafifce 'clean make-up' yapıp,saçlarımı da hafif dalgalı bırakıp evden çıktım.
Emma'nın tarzı
Yavaş adımlarla yürüyerek okula vardığımda ilk dersimizin Edebiyat olduğunu hatırlamamla biraz içten-içe utandım.Gelip yerime geçtiğimde zil çaldı,tam zamanında!
Sınıfa gelen sarı saçlı kızla her kes o tarafa döndü.Çok güzel,uzun boylu biriydi ve çekici bir yüzü vardı.Mavi gözleri ve yumuşak yüz hatlarıyla gerçekten de güzel biriydi.Daniel,Samuel ve diğerleri kızı süzdüğünde o hafifçe selam vererek sınıfı taradı ve benim yanıma adımlamaya başladı.
-Selam,Casey ben.Otura bilir miyim yanına?-diye direk sorduğunda ben de
-Hoş geldin Casey,tabii ki - dedim ve hafifçe gülümseyerek sağ tarafımda oturdu.-Cam kenarını özellikle mi seçtin? - diye sorduğunda dışarıyı izleyerek daldığım yerden sıyrılarak kafamı ona taraf çevirdim.
-Evet,dışarıyı ve insanları izlemeyi severim.İstersen sen otura bilirsin bu arada
-Hayır,belki başka gün.Bu arada senin ismin neydi?
-Ben Emma-dediğimde yüzünde hafifçe gülümseme hiss ettim.-Çok memnun oldum,Emma - ilgili ses tonuyla konuştuğunda ben de ona karşılık
-Ben de.İstersen bu gün sana okulu gezdire bilirim,hem de bir-birimizi tanımış oluruz.E tabii istersen - Çok tatli ve zeki birine benziyor,içimden bir ses arkadaş ola biliriz diyordu.Ama içimdeki sese her zaman güvenemem.
-Evet,o zaman bu dersten sonra gitsek mi?Çok merak ediyorum da.
Bu arada hangi hocanın dersiydi?-demesiyle cevap verecektim ki,Elena hocanın kapıyı açma sesiyle sohbetimiz bölündü ve bakışlarımız ona yöneldi.Bizim konuştuğumuzu görmüş olmalı ki,hafif kaşlarını çatarak gözlerini ikimizin üzerinde gezdirdi ve çok oyalanmadan içeri geçti.-Selam Arkadaşlar.Bu gün sınıfımıza yeni biri katıldı.Sen yeni kız olmalısın,lütfen kendini tanıt bize - arayan gözlerle ona,sonrada kısaca bana bakış atıp tüm dikkatini Casey'e yönlendirdi.
-Ben Casey,17 yaşındayım.Gelecekte yazılım mühendisliği okumak istiyorum - Casey ayağa kalkarak kendini tanıttı ve hocamızın yüzüne baktı.
-Hoş geldin Casey,ben de hem sınıf,hem de Edebiyat öğretmeniniz Elena - tanışma faslı bittikten sonra Casey bana yaklaşıp,
"Çok güzel öğretmen , kaç yaşında ki?"Ben Elena hoca hakkında hiç bir şeyi bilmediğimi o an anladım.Ama ona güzel demesi garip bir kıskançlık yaratmadı desem çok büyük yalan olur.
-Hmm,bilmiyorum yaşını.Evet ama çok güzel - dediğimde Casey'nin yüzünde garip bir gülümseme oluştu.
-Oo,ne yoksa,ondan mı hoşlanıyorsun?Gözlerin parladı ondan konuşunca - diye gülmeye başladığında utandım.
-Saçmalama.O benim öğretmenim - dediğimde hala gülüyordu.Ben neden bu kadar aptalım ki?O sırada Elena hocanın sesiyle gülüşümüzün solması aynı anda oldu.
-Dersimde sohbet edilmesinden hoşlanmam.Sesinizi kesin! - sesi çok sert ve netti.Gözlerinde hafif bir öfke vardı ve kaşları yine çatıktı.Bir dakika,ne oluyor burda?Bu ne hal?
Normal şekilde de söyleye bilirdi.-Özür dileriz öğretmenim,bir daha olmaz - Casey ciddi şekilde cevap verdiğinde Elena hoca gözlerini üzerimde gezdirdi bir süre ve asabı halde kafasını çevirip kaldığı yerden devam etti.
-Galiba kıskandı seni,o ne bakıştı öyle?- diye Casey hafifçe fısıldasığında cevap vermedim.Bu kız da çok samimi olmaya başladı,zaten bir-birimizi tanımıyoruz.Evet tatlı da,konuşma tarzından dikbaşlı,kendine özgü biri olduğunu anlaya biliyordum.-Evet,umarım anlamışsınızdır konuyu.Anlamayan var mı?- diye sınıfta gözünü gezdirdi.Sessizlikten her kesin anladığını varsaymış olmalı ki,diğer sorusunu yöneltti.
-Sınıf başkanı seçmemiz gerekiyor.Bana yardımcı lazım.Oylama yapalım.Her kes kağıda bir isim yazsın.Dediğinde sınıftan kağıt sesleri gelmeye başlamıştı bile.Kağıtlar toplandıktan sonra Elena hoca okumaya başladı.Ben İzzie'ye oy vermiştim,çünkü açıkçası o böyle işlere çok hevesli gibi duruyordu.
-Emma,Stephan,Annabelle arasındayız şu an.Ve son oy da Emmaya geldi.-dedi Elena hoca yüzüme bakarak.Ne?Ben mi?Ben ve sınıf başkanlığı ne alaka?
Casey'e baktığımda sırıttığını gördüm.
-Sen kime oy verdin?-bu sırıtışın bir anlamı olmalıydı.
-Sana tabii ki - dediğinde tatlıca gülümsedi ve ben de onun omzuna hafifçe vurarak gülümsedim.-Evet,Emma,dersten sonra yanıma gel.Geçen yazdığınız sorulara bakarız-dediğinde,yüzünde hafif bir zafer tebessümü vardı.Anlam veremesem de,kafamla onay verdim ve zil çaldı,çantasını alıp sınıftan çıktı.Ve son kez bana baktı.
(Devamı yakında gelecek)