SİZLİK

525 50 1
                                    

Yazarın Anlatımıyla...

Bir keder sarardı evi, bir kader dağıtırdı onu. Bir acı sarardı ruhu, başka bir acılı ruh giderirdi o acıyı.
İnsan sadece kendini düşünürdü lakin bazıları hariç. Güneş kendi doğuşunu umursardı, ay ise güneş doğsun diye batardı.

Arabanın kapısını sert bir şekilde kapattı genç adam. Ağrısı büyüktü, ağrısının yeri küçük... Acılı yer olan kalbiydi.

Altı senedir şirketlerinde çalışan bir kadından hoşlanıyordu. Açılmaya her çalıştığında başarısız oluyor, yine başlangıç noktasına dönüyordu.

Ve bugün bir haber ulaşmıştı eline. Bu hain topraklarda yaşayan, ruhları dahi beş para etmez insanlar yüzünden sevdiği kadın, bir adamla evlendiriliyordu. Buna engel olmalıydı! Ama, aması da vardı işte. Kadının ona karşı olan duygularını bilmeden haraket edemezdi.

Kadını kurtarması demek adının onunla anılması demekti. Bir kadını mahkûmiyetden kurtarmak için kendine mahkûm edemezdi. Koca bedeninde olan acısı ile evinin içine girdi.

Herkes çoktan yatmıştı. Saat gece yarısını geçiyordu. Sakin adımlarla evin merdivenlerini adımladı ve katları geride bırakarak odasına çıktı.

Ahşap kapının kulbunu kavrayarak aşağı indirdi ve odasının içine girdi.

Ve o an görmeyi beklemediği tek bir şey vardı. O da yatağının kenarına kıvrılmış yatan minik kardeşiydi.

Odasına izinsiz girilmesini sevmeyen bu adamın sert yüzünde masum bir tebessüm oluştu...

...

Sabah gözlerimi kırpıştırarak açtım. Beni kavrayan kolları hissettiğimde irkildim. Kafamı kaldırdığımda yanımda uyuyan kişinin Alparslan olduğunu gördüm.

Uyuyan bedenine rağmen kaşları hâlâ çatıktı.

Yavaşça kollarının arasından çıkarak ayağı kalktım ve battaniyeyi düzelttim. İlk günlerde Alparslan'la bu kadar yakın olabileceğimi hiç düşünmüyordum, ama hayat beklemediğimiz şeyleri önümüze seriyordu.

Odadan sessizce çıktım ve odama gidip ihtiyaçlarımı hallettim. Okul formamı giyerek çantamı aldım ve aşağı indim. Yemek odasından gelen seslerle adımlarım oraya doğru yöneldi.

Tüm ailem oturmuş sohbet ediyorlardı. Evet, Alparslan benden sonra kalkmasına rağmen buradaydı.

"Günaydın!" dedim sesimi neşeli çıkarmaya çalışarak. Hepsi karşılık verirken -Kara da dahil- tek vermeyen kişi annemdi. Ve bu yüzümü düşürmeye yeterdi.

Yerime oturdum. Solumda Alparslan Abim, sağımda ise Emir Abim vardı.

"Kara," diye seslenen babam ile bakışlarım ona ve Kara ya döndü.

"Efendim?" diye sordu umursamaz bir sesle.

"Hangi okulda okuyorsun?"

"Lise yi bitirdim," dedi bakışları babama dönerken.

"Nasıl?"

AY ÇİÇEĞİ |GERÇEK AİLEM|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin