"Bunu gerçekten yapacak mıyız, efendim?"
Adam, önünde ona bakan adama ters bir bakış attı. Bu nasıl bir soruydu?
"Yapacağız..."
"Bu kadarı çok fazla değil mi?"
"Sana işimi sorgulama yetkisi vermedim!" dedi, bağırarak. Kenarda söz hakkının ona gelmesini bekleyen bir kişi daha vardı. Suikastçı...
"Kaybol! Gözüm görmesin seni!" dedi tekrardan sesini yükselterek. Ecel terleri döken adam hızlı bir şekilde kafasını sallayarak geri geri yürüdü ve kendini odanın dışına bıraktı.
Siyahlara bürünmüş çocuk; sıranın kendine gelmesiyle 'Patron' diye isimlendirilen kibirli adamın önüne adımladı.
"Kızı öldürdün mü?" dedi sesinde bariz belli olan heyecanla. Bir canın son bulmasına bu kadar seviniyor muydu? Evet, seviniyordu.
"Öldürmek üzereydim,"
"Ne demek, öldürmek üzereydim?"
"Onu yalnız başına yakaladım. Ama Beyazıt denilen herif helikoptere binmemiş olmalı! Kızın yanına geldi!"
Eğer Beyazıt'ın bindiği helikopter havalansaydı bir kaç dakika sonra, yerleştirilen bomba etkin hale gelecek ve Beyazın'la beraber orada bulunan diğer ruhların da bedenlerden ayrılmasına sebep olacaktı. Tabii, tam helikopterin çalışacağı sırada bunu fark etmişlerdi. Ardından sevgilisinin attığı mesajla; sahile, onun yanına gitmişti. Fark etmeden Ayçiçeği'nin hayatını kurtarmıştı.
"Beceriksiz! Bir işi de beceremiyorsun! Seni bunun için mi yetiştirdik biz?(!)"
"Üzgünüm," dedi ve ardından kullanmak istemediği o kelimeyi ekledi. "Efendim..."
"Ailenin seni neden bıraktığı açık! Senin gibi bir çocuğu kim ne yapsın?" Siyah göz hareleri olabilecekmiş gibi daha da karardı ve elleri koltukta yayılarak oturan adamın boğazını buldu.
"Bu konuyu açmaman gerektiğini sana söylemiştim!" dedi bağırarak. Sesi duyan korumalar çoktan içeri girmişti. Çocuğun kollarından tutarak onu Patron'larından uzaklaştırmaya çalıştılar. Ama ne mümkün! Gözü döndüğünde kimse bu çocuğu yenemiyordu. Bir yumruğu yakasından tuttuğu adamın yüzüne geçirdi. Ardından onu koltuğa iterek bıraktı.
"Bir daha ki ne sadece bununla kalmam!" Ailesi konu olduğunda içinde ki acı kendini gösteriyor ve bunu dışına öfke olarak bırakmasına vesile oluyordu.
İlk önce odadan, ardından da büyük malikâne den dışarı çıktı.
Onun yaralı yeri ailesiydi. Ama o; buna rağmen ailesini bir kere bile araştırmamıştı. Ona bu öğretilmişti.
'Seni istmeyenleri sende istememelisin!'
'Ama siz de beni çoğunlukla istemiyorsunuz ki.'
'Seni istemeseydik, o cehennemden alıp büyütmezdik. Bize minnet duymalısın!'
Aklına gelen konuşmalarla o adamı neden öldürmediğini bir kez daha hatırladı. İstemese de; onu bir cehennemden kurtardığı doğruydu. Her ne kadar başka bir cehenneme mahrus bıraksa da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY ÇİÇEĞİ |GERÇEK AİLEM|
ActionBir kızın görünmezliği, sevgisizliği, kimsesizliği bir hatadan kaynaklanıyor ve bu hata yıllar sonra fark ediliyorsa? Bu yanlış kimin sayesinde gün yüzüne çıkıyor?