İDİL'DEN
Bu bilmediğim tenha hastanenin koridorunda bilmem kaç saattir dualar ederek bekliyordum..
Normalde Tanrı ile işim olmazdı ama şu an benden daha büyük bir gücün varlığına inanmam gerekiyordu.Önümdeki beyaz duvar ile saatlerdir bakışıyordum ve hala avuçlarımda Hazan'ın nabzı atıyordu.
Boğazım kurumuş gözlerim ağlamaktan çıkacak bir haldeydi.
Ben bizi nasıl bu hale düşürmüştüm?Ben nasıl bu kadar hatayı üst üste yapmıştım? Nasıl olur da önlem almamıştım? Tüm bunlar benim yüzümdendi.. Şimdi yine benim yüzümden belki de bebeğimizi kaybedecektik..
Başımı arkamdaki duvara yasladım..Bir daha ne Hazan'ı ne de kendimi bu hale düşüremezdim. Onu korumak zorundaydım..Yeter ki iyileşsin..Onu bir daha asla böyle bir duruma sokmayacaktım..
Koridorun ucundan bana doğru yürüyen kadın doktoru fark eder etmez ayaklandım.
Onlar bana doğru yürürken ben onlara koştum ve tam önlerinde durdum.
"Nasıl? İyi değil mi?Yaşıyor.." heyecanla sorduğumda kadın doktor kolumun üst kısmına hafifçe dokundu."Hastamızın durumu stabil..Neyse ki aort damarına isabet etmemiş..Yarayı başarılı bir şekilde kapattık ameliyat gayet iyi geçti.." bu kez mutluluk gözyaşları akıyordu yanaklarımdan..Hazan bana da kendine de yeni bir şans vermişti.
"Teşekkür ederim..Sağolun..." ağlayarak doktorlara teşekkür ediyordum çünkü onlar bana tam anlamıyla hayatımı geri vermişti.
"Peki..Bebek?" ağlamamı kontrol altına almayaca çalışacak sorduğumda az önce mutlulukla haber veren doktorun yüzü düştü.
"Malesef..Elimizden bir şey gelmedi..Bebeği kaybettik.." derin bir nefes alıp çenemi sıktım. Başımı eğip sessizce ağlamaya çabaladım.
Hazan iyiydi şükürler olsun ama bebeğimizi kaybetmiştik..Kaya ve Ayça'nın bu aptalca oyunu bize bebeğimizi kaybettirmişti.
"Hazan'ı görebilir miyim?" başımı kaldırıp doktorun gözlerinin içine baktım..
"Şu an yoğun bakımda..Çok kısa görebilirsiniz..Her şey beklendiği gibi giderse yarın uyandıracağız ve normal odaya alacağız.." dediğinde başımla onayladım.
"Arkadaşlar size yardımcı olacak..Başınız sağolsun.." diyerek uzaklaştı..Sanırım artık bu cümleye alışmam gerekecekti..
••
Steril kıyafetlerin içinde yoğun bakımın kapısındaydım. Yanımdaki görevli kapıyı açıp içeri girmemi sağladı.
Yatakta öyle bilinçsizce yatarken daha da mı küçülmüştü yoksa bana mı öyle geliyordu? Rengi beyazlaşmış kırmızı hayat dolu yanakları çökmüştü. Ağzından bir boru başındaki makinaya bağlanırken etrafındaki kablolar da sürekli bip sesi çıkaran başka bir makineye bağlıydı. Torbalarca serum ve kan serum setleri ile vücuduna giriyor ve sevdiğim kadın burda böyle benim yüzümden yatıyordu..
Kendimi nasıl affedebilirdim ki? Affetmemeliydim de zaten? Dikkatsizliklerimin sonuçlarını yaşıyorduk. Ben dikkat etmedim, düşmedim, önlem almadım diye bebeğimiz ölmüş ve sevdiğim kadın yoğun bakımlık olmuştu..
Yaklaşık elini tuttuğumda buz gibi tenini hissetmek bana başka bir acıyı hatırlatmıştı. Arabada onun karnına bastırırken her saniye aynı böyle soğuyan bedeni..