Hızla kilidin kapanma sesini duyunca, odamın içinde bir süre sessizce bekledim. Gözlerim etrafı tarıyor, kaçabilecek bir yol arıyordu, ama bedenim soğuktan ve yorgunluktan hâlâ kendine gelememişti. Katil beni burada yalnız bırakmıştı ama nereye gittiğini bilmiyordum. Belki de gerçekten dediği gibi bana ped almaya gitmişti... Saçma gelse de, durum bu kadar anormalken her şey mümkündü. Derin bir nefes aldım ve düşüncelerimi toparlamaya çalıştım.
Kendi başıma kaçabileceğim bir yol ararken, odanın kapısına yöneldim. Kapı oldukça sağlam görünüyordu ve dışarıdan kilitlenmişti. Pencereler ise demirlikliydi ve oldukça dar görünüyordu; buradan çıkmam imkansız gibiydi. Çaresizce bir plan yapmaya çalışırken, arkamdaki şöminenin hafif ateşi odada belirsiz bir sıcaklık sağlıyordu.
Ancak içimde bir huzursuzluk vardı; bu huzursuzluk, babamın kanlı görüntüsünden kalan izlerdi. Hayatta olup olmadığını dahi bilmiyordum, ama ona dair bir şeyler öğrenene kadar buradan kurtulmaya kararlıydım.
Katilin birkaç saat sonra kapıdan tekrar içeri girdiğini duyduğumda, ne yapacağımı bilmiyordum. Adımları dikkatli ve ağırdı. Elinde küçük bir torba vardı; sanırım söylediği gibi ped almıştı. Bana doğru gelip torbayı sessizce uzattı.
Sessizce torbayı aldım ve koltuğun kenarına oturdum. Her şeye rağmen teşekkür etmek içimden gelmiyordu, bu adam beni esir alan, bana işkence eden biriydi. Ancak başımı eğip söylenmeden torbayı kabul ettim. O da sessizce odanın köşesine doğru çekildi ve sandalyeye oturarak beni izlemeye başladı.
"Sana bir şey soracağım," dedim sonunda, sesim hâlâ titrekti. "Babam yaşıyor mu? O şu an nerede?"
Gözlerim neredeyse doldu dolacaktı. Katil bir an sustu, o koekunç maskesini bana sabitledi. Soru onu rahatsız etmiş gibiydi ama kendini toparladı. Sonunda soğuk bir tavırla cevap verdi.
"Baban bir seçimdi, Elis. Yaptığı her yanlışın bedelini ödemesi gerekiyordu. Ancak sen, seni neden bu işin içine çektiğimi daha anlamadın değil mi?"
Bir an içim ürperdi. Babamın geçmişiyle ilgili bildiklerim sınırlıydı. Her zaman mesafeli bir adamdı, işine ve kendi hayatına odaklıydı. Ancak katilin sözlerinden anladığım kadarıyla bu hikayenin derinlerinde bilmediğim şeyler vardı. Kendimi toparlayıp cesur bir tonla sordum:
"O yüzden mi? Babamın geçmişi yüzünden mi buradayım? Her şeyin sorumlusu babam mı oldu yani şimdi!"
Katil, bir süre sessizce oturduktan sonra derin bir nefes aldı.
"Baban çok şey yaptı, Elis." dedi, sesinde hala donuk bir sakinlik vardı.
Bu sözler, içimde korkuyla birlikte bir merak uyandırdı.
Kafamda dönüp duran bu sorular arasında savrulurken, camdan dışarıyı izlemeye başladım. Orman, gece karanlığıyla örtülmüş, gizemini daha da derinleştirmişti. Soğuk rüzgar, ağaçların dallarını hışırdatıyor, bana içeriden gelen güvencin ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatıyordu. Bedenimdeki yorgunluk ve yaraların acısı hafif hafif sızlarken, tahta çatıya ve pencerelere hafif çiseleyen yağmurun sesleri düştü. Zihnim bir anda beni odamın penceresinin kenarına ışınlamıştı. Kitap okurken dalgınlığımı bozan hafif yağmur damlalarının zarif melodisi hiçbir müzikte yoktu...Bu oyunda kim avdı, kim avcıydı? Şimdi bunu çözmek için daha kararlıydım. Ne yaparsam yapayım, bu insanı anlamak, bu tuhaf oyunda ayakta kalmak için bir yol bulmalıydım.
Hannibal Barca'nın da dediği gibi;
" Ya bir yol bulacağım ya da bir yol yapacağım. "
...
Selammm!
Bu bölüm biraz sakin olduğu için bir sonraki bölüme bir şeyler ekleyebilirimmm 👉🏻👈🏻🥺
İuvvv Pick me dediğinizi duyar gibi oldum
Neyse
5. Bölüm çokkkko yakınnda
Bayyy✌🏻🤗😉👄