38. Lidena

936 136 39
                                    


  Lidena devasa hayvan ile arabaların yanına indiğinde gözüne ilk ilişen şey Fanra ve Pasna olmuştu. İkisinin yan yana oturduğunu görünce gözlerini kıstı.

   "Biraz ileride geniş bir düzlük var. Geceyi orada geçirebiliriz." dediğinde Fanra onu onaylamıştı.

   "Kızlar yemek yapmak için biraz odun gerektiğini söyledi, efendim." diyen Pasna ile Lidena dönüp diğer iki arabaya baktı.

   "Atla, biz önden gidip toplayalım." dediğinde Pasna devasa lorgana baktı ve tereddüt etti. Ya yerse?
 
  Fanra, Pasna'ya edilen teklif ile dönüp yanındaki adama baktı. Dost olup olmadığı bile belli değildi. Daha geçen güne kadar veliahtına hakaret etmişti bu serseri.

    Lidena sanki Fanra'nın gözlerinden bir şeyler anlamış gibi döndü ve şöyle söyledi.
 
   "Diğerlerini ancak sen koruyabilirsin."

   Fanra yeniden kafasını eğdiğinde Pasna çekinerek lorganın sırtına bindi.

   "Sıkı tutun."

  Lidena'nın ne demek istediğini anlamayan genç öne doğru eğildi.

   "Ne?" diyemeden bir anda ayaklarının iki yanından devasa kanatlar yükseldi. Pasna kocaman açtığı gözleriyle çığlık atarken kollarını Lidena'ya sardı. Fanra, Lidena'ya dokunduğu an elini kılıcına atmıştı ki yükselip gitmişlerdi. Siyah gözleri uzunca süre arkalarında gezindi.

" Nerde çokluk orda bokluk. "

  Pasna korkuyla ne yaptığını fark edemediği o esnada Lidena etrafa bakınıyordu. Koca bir erkeğin korkması çok da şaşılcak bir şey değildi. Eris sürekli korkuyordu.

  "Özür dilerim, majesteleri." diyerek geri çekileceği sırada Lidena kafasını iki yana salladı.
  
   "Tutunmaya devam et. Öleceksen milletin önünde öl, açıklama yapmak zorunda kalmayayım." dediğinde Pasna kaşlarını çattı ve kendi kendine mırıldandı.

"Ne?"
  
   Bir müddet uçtuktan sonra bir ormana inmişlerdi. Lidena, kılıcını lorgana tuttu ve ileri doğru salladı. Hayvan onların önünden yürüyüp dallara basıyor. Onlar ise kırılmış dalları topluyorlardı.

  "Size soru sorabilir miyim, majesteleri?" diyen Pasna ile Lidena aldığı bir odun parçasını lorganın ağzına attı.

   "Zaten sormadın mı?"

  Pasna sorusunu düşününce şöyle bir durup bekledi ve sonra utanarak gülümsedi.

   "Doğru, özür dilerim. " dediğinde Lidena kafasını salladı.

   "Sor."

   Genç adam merakla yanaştı.

   "Acaba, imparatoriçe olursanız, ilk yapacağınız şey ne olur? "

   Lidena şöyle bir etrafa bakındıktan sonra yürümeye devam etti.

   "Ölmek."
  
   "Ne? "

   Bu kaçıncı şaşkınlık.

    "Neden ölmek istiyorsunuz ki? Üstelik o kadar zorluğu başardıktan sonra?" dediğinde genç kız açık arazinin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı.

  "Neden yaşamak isteyeyim ki?" diyerek arkasını döndü ve Pasna'ya baktı. "Yaşamak için hiçbir amacım kalmadı."
 
  Pasna kafasını iki yana salladı.

  "Taht? Halk? " dedi telaşla yanına giderken.  Lidena kafasını iki yana salladı.

   "Taht zaten halkındır."

LidenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin