21. Lidena

1K 130 18
                                    

Rivzan Dağı, Eğitimhane yolu

 
   "Nereye gidiyorsunuz böyle?" dedi yaşlı adam birer kap yemeği masaya bırakırken. Gözleri permeperişan olmuş iki genç adamdaydı.

  "Eğitimhaneye gidiyoruz. " dedi Reyni. Önündeki tabağı iyice yakınını çekti ve bir kaşık yemek attı ağzına.

  "Daha fazla talebe almayacaklar diye biliyorum. " diyen yaşlı adam da merakla yanlarına oturmuştu.

   "Öğrenci olmak için gitmiyoruz. Bir havadisimiz var onu ileteceğiz. " dedi Dorsa da yemeğin arasında.

   "Çok mu önemli? " dediğinde ikisi de cevap vermemişti. "Peki niye böyle harap bir haldesiniz? " deyince Reyni sinirle elini masaya koydu.

   "Yol boyunca serseriler yolumuzu kesti! " dedi yaşlı adama bakarak. "Anladık savaştayız, anladık kıtlık var ama hala aynı toprakların üstündeyiz. Düşmandan çok zulm ediyorlar. "

  Dorsa başını salladı. Yol boyu o kadar çok zorluk çekmişlerdi ki, çabucak varmayı düşündükleri eğitimhaneye hala varamamışlardı.

   "Ah genç adam ah... " dedi yaşlı adam. Sonrasında dizlerini ovaladı. "Şimdi kalkıp çıkmak için saat çok geç. Yarın hiç durmadan giderseniz akşam üstü varmış olursunuz. " dediğinde Reyni elini beline attı ve sessiz bir nefes çekti.

  Bu mektubu muhakkak iletmeliydi. Yoksa o kız İmparator Zeord'u gerçekten öldürebilirdi.

.
.
.

    Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi

 
  "Bugün ikişer takım olacaksınız." dedi komutan Paran.  "Gözlerinizi bağlayacağız, arkadaşınızı ise bir ip ile belinize bağlayacağız. Arkadaşınız size saldırmayı öğretecek. " dediğinde Lidena kafasını kaldırdı ve yukarı baktı. O bir gün savaşçı bir gün büyücü eğitimi alıyordu. Eris ise hiçbir şeye hükmedemedemeyen tek büyücü olarak ruhlar adına ayrı bir sınıfta duruyordu. Koskoca Eğitimhanede ruha hükmeden tek kişi Eris çıkmıştı. O da henüz gücünün ne olduğu hakkında bir fikir sahibi değildi.

   Lidena gözlerini komutana çevirdiği esnada karşısına biri çıktı. Siyah gözleri keskin, bakışları sorgulayıcı olan biri.

   "Evet, seçilenler eşlerinin beline ipi bağlasın. Sadece bağlayanın çözebileceği şekilde bağlayın. "

   Fanra, genç kızın arkasına geçti ve kalın ipi sıkıca beline bağladı. Lidena hafifçe gözlerini kıstı ve Fanra'nın ayak seslerini dinledi. Belini sıkıca saran ipin ardından çenesini dikleştirdi ve komutana baktı.

   "Şimdi tahta kılıçları alın." dedikten sonra Lidena'ya ve onun beyaz kınına baktı. "Lütfen silahınızı bu Eğitim boyunca çıkarın küçük hanım. " dediğinde Lidena kınını belinden çıkardı ve sertçe yere sapladı. O kadar büyük bir şiddet ile toprağı gelip yere çakılmıştı ki herkes şaşkınca ona baktı. Fanra bile.

   Kılıcın etrafa yaydığı enerjiyi hissetti genç adam. İşte o an anladı. Bu kız dövüşürken sadece güç kullanmıyordu, o büyü de yapabiliyordu. Bu mümkün müydü? Melez diye bir kavram onların diyarında yoktu.

  "Tamam, şimdi gözlerinizi bağlayalım. " diyen komutan ile Fanra Lidena'nın karşısına geçmiş ve elindeki siyah bandı kaldırmıştı. Genç kız onun siyah gözlerine gelişi güzel bir bakış attıktan sonra bandı çekip aldı. Kendi gözlerini kendi bağlarken herkes Fanra'ya bakıyordu. Herkesin Fanra'nın yerinde olmak istediği oldukça açıktı. Fanra eğilip ipin diğer ucunu kendi beline bağladı ve genç kızın sağına geçip bekledi.
 
   "Şimdi takım takım savaşacaksınız. Gözleri bağlı olanları yönlendirecek ve karşıdaki göz bağlı olanların olası saldırılarından da koruyacaksınız." dedi komutan Paran. "Kim ki , gözü bağlı olan, silahın ucundaki mürekkebi rakibinin boğazına sürer, o zaman rekabet biter. "

LidenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin