❄️⛓️
3 | SÖZLERDEN YANANLAR
Bir cehennemin içine düştüğünde, ateş sana değene dek yandığını fark etmezdin.
Gerçeğin bu olduğunu düşünürdüm. Herkesin mesuliyetinin, kendi ateşinden ibaret olduğunu.
Fakat ilk defa, başkasına değen ateş beni de yakıyordu.
Alakurt'a gelen bu korkunç ölüm tehdidi...
Beni ve etraftaki herkesi darmaduman etmişti.
O an herkesin üzerinde ölüm sessizliği vardı. Yağmur, son şiddet yağmaya devam ederken ve fırtınanın uğultuları tırmalarken kulağımı, askeriyedeki lambaların duvarı aydınlattığı kadarıyla seçilebilen kanla yazılmış o cümleler tüylerimi ürpertiyordu.
Çavuşundan generaline kadar herkes, dışarıya çıkmış ve karanlık gözlerle bu nota bakıyordu. Herkesin yüzünde donuk bir ifade vardı, kimse konuşmuyordu.
Gülen tek kişi Alakurt'u.
Ölüm tehdidine bakıp da gülen tek kişi.
Askeriyenin önünde her saniye sayıları daha da artan onlarca kişi vardı. Kadın erkek karışık dizilmiş askerler, kimisi üst rütbede kimisi alt ama öyle bir an ki herkesin rütbesi tek bir yere düşmüş, herkes kanla yazılmış bir tehdidin öfkesini ve ölenlerin acısını paylaşıyor.
"Bu yazı, kanla yazılmış." diye bir ses duyuldu.
Herkes buz kesti bu cümleden sonra.
Teröristler tarafından kanla yazılmış bir ölüm tehdidi.
Savaş sebebiydi.
Bu, bir savaşın atılan ilk fitiliydi.
Bugün, her şeyin mahvolduğu işte o geceydi.
"Yüzbaşım," dedi sessizliği, bir fısıltıyla da olsa bölmeye cesaret eden bir ses. "Bu..." Uygun kelimeyi arar gibi durdu. Küfür etmek istiyor ama ağzına gelen hakaretleri bastırıyordu. "Kalleşlik." dedi sonra, doğru ifadenin bundan daha ağır bir kelime olduğunu düşünse de bununla yetindi. "Bu soysuz, arsız kalleşliğin karşılığında onlara bir cevap vermemiz gerekiyor."
"Vereceğiz." dedi Alakurt. Sesi boğazdan gelen öyle korkunç bir tonda çıkmıştı ki irkildiğimi hissettim.
Ardından notu bir kez daha okudu: 'Sen bizim canımızı yaktın, biz de senin canını alacağız Alakurt.'
"Yar*ağımın başını alırsınız." dedi ağzının içinde, kısık bir sesle.
Alakurt başını gökyüzüne çevirdi ve derin bir nefes verdi. Şakaklarından aşağı doğru kayan yağmur damlaları yüzünü ıslatırken bir gök gürültüsünün şiddeti sarstı etrafı. "Yemin ederim, bu kopan fırtına benim yüreğimdeki kıyametten daha büyük değil."
Eğildi, yerdeki kanlı toprağı avuçladı ve öpüp başının üzerine koydu. "Ve herkes şahidim olsun, bu vatanın her karış toprağına yemin ederim ki bu vatan uğrunda ölmüş o şehitlerin kanını yerde bırakmayacağım."
Başka bir şey söylemedi. Herkes nutku tutulmuş bir şekilde onu izlerken o, arkasına bakmadan gitti.
Elinde bir avuç kan dolu toprakla.
🔗
İki hafta. O saldırının üzerinden iki hafta geçmişti. Daha doğrusu, geçmek bilmemişti. Zaman akarken bile yaradan başka bir şey bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKAN
Teen FictionKalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır. ... Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şek...