Bölüm 14: Vahşilerin Tutsağı

6.7K 509 829
                                    

BÖLÜM 14

▪──── ⚔ ────▪

VAHŞİLERİN TUTSAĞI

Gece yarısıydı. İsyancı yerleşkesinin yolu zifiri karanlığa gömülmüştü. Yerleşkeye yaklaştığımızı havadaki tiksindirici kokudan anlamıştım. Bayat su, at ve insan dışkıları, ter ve ormandaki hayvanların bile yüzüne bakmadığı artık yemekler... Hepsi bir araya gelerek berbat bir koku karışımı oluşturmuşlardı. Gecenin bir yarısı olmasına ve yağmurun yeni dinmesine rağmen yerleşke canlıydı. Şarkı söyleyenlerle, sarhoş adamlarla, kavga çıkaran ve bunu bir eğlenceye çeviren saldırgan isyancılarla doluydu.

Yolda adını öğrendiğim isyancı başı Tulwar atını çekiştirerek yerleşkenin meşalelerle aydınlanan merkezine doğru yönlendirdi. ''Jaheer burada olmalı,'' dedi. Sesindeki haz ve heyecan dikkat çekiciydi.

Diğer isyancı, adı Bozrah'tı, başıyla onayladı. Etrafa göz gezdirirken yorgun görünüyordu. Yatağına gidip uyumak ister gibi bir hali vardı.

''Sizin tüm ormana hâkim olduğunuzu zannediyordum. Bu kadar geniş bir alanı kontrol altında tutan bir topluluk için yerleşkeniz berbat halde,'' dedim. Yetenekli, mavi saçlı kızın üzerimdeki etkisi yavaş yavaş kayboluyordu. Yolun yarısını yürüttükleri için bir ara kendimi tamamen kaybettiğimi hatırlıyordum. Kız hemen atından inmiş, yosun kokulu eski matarasından birkaç damla suyu dudaklarıma dökmüştü. Eliyle onları iter gibi yaparak diğer adamların bana yaklaşmasına izin vermemişti.

O da isyancılar tarafından kaçırılmış, zorla tutuluyor olabilirdi. Her hareketinde, kontrol altında tutulduğuna dair küçük işaretler geziyordu.

''Sen kapa çeneni tutsak,'' dedi Tulwar ve omuzlarını gururla geri atıp derin bir nefes aldı.

Bozrah onunla kıyaslandığında biraz daha huzursuz görünüyordu. ''Jaheer adamlarından dokuzunu kaybettiğimizi duyunca hiç memnun kalmayacak.'' Sesi endişeyle titreşti.

''Zaten hepsi işe yaramazdı,'' diyen Tulwar, atını çalıların arasına kaçışan orman farelerine doğru sürerek güldü. ''Yükten kurtulduk. Jaheer umursamayacaktır bile.''

''Yine de ölmelerine gerek yoktu,'' diye mırıldandı Bozrah gözlerini kaçırarak. ''Nori'yi ilk başta devreye soksaydın o kadar adam kaybetmezdik.''

Nori, diye tekrarladım kendi içimden. Genç kızın ismi bu olmalıydı. Bu ahmaklar yanımda konuşurken fazla rahat görünüyorlardı. Oysaki bir tutsağın yanında bazı şeyleri gizli tutmaları gerekirdi.

''Nori'nin işe yaraması için önce elçilerin yorgun düşmesi gerekiyordu. Zayıflarlarsa karşı koyacak güçleri kalmazdı.'' Pis pis sırıtarak bana döndü. ''Öyle değil mi, tutsak?''

İsmim kısa sürede İmparatorluğun Kılıcı'ndan Saige Nerth'e, ardından da ''tutsak''a dönüşmüştü.

Nori atını hızlandırarak Tulwar ve benim arama girdi. ''Geldik,'' dedi kayıtsız bir tonla. Bir anlığına göz göze geldik. Masmavi gözlerinin ardında anlatmak istediği onlarca şey olduğunu sezdim. Eğer fırsat bulursam, onunla baş başa konuşmaya çalışmalıydım. Bu kızın bana faydası dokunabilirdi.

Kampa benzeyen küçük yerleşkeleri kesinlikle savunmanın ne olduğunu bilmeyen biri tarafından organize edilmişti. Düzensiz, gelişigüzel kurulmuş çadırlar geniş açıklığa dağılmışlardı. Jaheer'in çadırını diğerlerinden daha büyük olduğu ve tam ortada bulunduğu için hemen seçebilmiştim. Biri bu isyancı yerleşkesine saldırı düzenlemeye karar verse liderlerini bulmakta hiç zorlanmazdı.

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin