Yaralar, Yarınlar ve Ya Sonralar Part 7

En başından başla
                                    

"Alaz." dedi Neslihan bir kez daha çaresizlikle. Alaz'ın kendisini tedirgin hissetmesi üzerine o kadar takılmıştı ki içten içe oğlunun suçladığının farkına bile varmamıştı. "Sen beni yanlış anladın." diye devam etti sonra da medet umarcasına eşine döndü. "Sende söylesene Serhan. Biz hiç öyle düşünmedik değil mi?"

"Neslihancığım." dedi, eşinin koluna dokunup onu kenara çekerken, ellerini Alaz'ın ellerinden kurtarıp kendi ellerinin içine hapsetti ama esasında Neslihan'dan daha kötü durumdaydı. Kırdıkları pot umurunda değildi, onu darmaduman eden şey oğlu hakkındaki gerçekten böyle düşünmüş olmasıydı. "Hadi çocuklar imzalarını atsınlar, bunları evde konuşuruz. Bak hepsi korkmuş zaten." diye devam etti.

"Ama Serhan.. "diye başlayacak oldu bakışlarını kaldırıp Serhan'ı görmek ve derdini bir kez de ona anlamak isterken ama sustu. Serhan'ın bakışlarında yalnızca bundan seneler evvel Alaz ile eve dönemediği o gün gördüğü bir ifade vardı. Korkudan buz tuttuğunu hissetti Neslihan, kötü bir şey olmuştu. Hayır diye düşündü biz çok kötü bir şey yaptık. Korku onu bir kurt gibi kemirirken kendisini tutan bedenden destek alarak öylece bekledi.

İfadelerin üzerlerinden geçildi, imzalar atıldı, nezarethaneye götürüldüklerinde teslim ettikleri eşyaları geri alındı ve bu sırada Neslihan korku dolu bakışlarını bir an bile Alaz'ın üzerinden çekmedi, çekemdi. Kendisini o güne geri dönmüş gibi hissediyordu ve sanki bir an bile bakışlarını kaçırsa Alaz yeniden kaybolacaktı.

"Serhan amca." dedi Tolga dışarı çıktıklarında aralarındaki derin sessizliği bölerek. "Bu akşam olanları bizimkiler bilmese."

Serhan hafifçe gülümsedi ama keyifli olmaktan uzaktı. "Bu akşam olanları yarın ailelerinize anlatacağım çocuklar." dedi. "Ama sizin Ali'nin arkasını kollamak için bunu yaptığınızı da söyleyeceğim." diye devam etti, göz ucuyla sadece kız arkadaşı ile iletişim halinde olan Alaz'a bakıyordu.

"Temiz hava iyi geldi." dedi Asi, yalnızca Alaz'ın duyabileceği bir fısıltı ile. Aileden olmayanlar dağılırken, kalabalık grubunun epey bir dışında kalmayı tercih etmişlerdi ama Asi kimsenin kendileri ile vedalaşmama sebebinin bu olmadığını biliyordu. Çok garip bir an yaşanmıştı içeride. Yani tüm havalı ve üstten bakan tavırlarına rağmen, o zengin züppelerin bile Alaz ve Neslihan hanım arasında yaşananlara şahit olmaktan tedirgin olduğunun farkındaydı Asi üstelik Alaz ve kendisi olmasaydı bu zengin züppelerin o bardan bir kamyon dayak yemeden çıkma ihtimalleri de yoktu.

Bir elini kızın omzuna dolayıp onu kendisine çekti Alaz sonrada başını kızın saçlarının arasına gömüp derin bir nefes aldı.

"Haklısın." dedi neredeyse mırıltıyla. "Temiz hava iyi geldi ama gidelim mi artık?"

Hafifçe omuz silkmekle yetindi Asi, az önce şahit olduğu tüm o şeylerden sonra bugün Alaz'ı kibarlık etmesi ve görgü kurallarını takip etmesi konusunda teşvik etmeyecekti.

"Şuradaki taksi boş mu acaba?" diye sordu, karakolun dışında kalan ve yalnızca kaportası görünen sarı aracı işaret ederek. Gecenin bu köründe toplu taşıma bulamazlardı. Ya önce mekana gidip Alaz'ın arabasını alacaklar ya da direkt mahalleye döneceklerdi birinci ihtimali taksisiz gerçekleştirebilirlerdi ama ikincisi için kesinlikle taksiye ihtiyaçları vardı.

"Buluruz." dedi Alaz, Beşiktaş'ta gece yarısı taksi bulmanın dert olmayacağını bilecek kadar uzun süredir buralardaydı. Önemli olan kesenin ağzını biraz açmaktı. "Ama çok yorgun değilsen önce benim arabamı alalım mı?"

Başını olumlu anlamda sallamakla yetindi Asi fazladan bir yirmi dakika Asi'yi yorgunluk ve uykusuzluktan öldürmezdi zaten yorgun ve uykusuz olmaktan ziyade üzgün ve tedirgin hissediyordu.

Yazılmamış HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin