ZEHİRLİ YILDIZ
Bir zamanlar Nazavya'nın doğusunda bulunan, uzun kulelerle çevrili bir kalede fazlasıyla gururlu bir kraliçe yaşardı. Gururu, onu tanıyan diğer insanlar tarafından sık sık basit bir kibirle karıştırılsa da kibirli olduğu doğru değildi. Diğerlerinden daha iyi olduğunu düşünmüyordu, mücevherlerden oluşturulmuş bir taca ya da altın bir tahta sahip diye özellikle de. Bunların hiçbirini, tek birini bile, kendisi isteyerek ve hak ederek elde etmemişti, bunun farkındaydı.
Ama ismi... "Kraliçe" olan değil elbette.
Öteki ismi.
İnsanların birbirlerine korktukları için fısıldayarak anlattığı hikâyelerdeki ismi. İşte o isme sahip olmak, herhangi bir toprağın leydisi ya da hatta kraliçesi olmaktan bile daha değerliydi onun için. Son harfine kadar dişini tırnağına takarak kazanmıştı o ismi. İşin komik tarafı, ülkesinde yaşayan kimsenin o isme sahip kişinin kraliçeleri olduğunu bilmiyor oluşuydu ve bunu hatırlamak kraliçenin keyfini hep yerine getiriyordu.
Gururundan asla ödün vermeyen bu kraliçe, yazın kumsalda yürürken geride bıraktığı güçlü ve derin ayak izlerine bakmak için arkasını dönmez, kışın karda ve buzda yürürken soğuk, yüzünü kesse bile gözyaşlarının yüzünden düşmesine izin verir ama başını asla eğmezdi.
Sonsuz Karanlık bile ona diz çöktürtememişti. Kimsenin altın yüzüklerle dolu elini de hiç öpmemişti.
Çünkü o, bunları yapmaktansa şimdi olduğu kişiye dönüşmeyi yeğlemişti.
Uzak Gri Kuzey'in sınırı olan sonsuz Nazavya Karanlığı'nın vahşi cadısı...
Visha.
Gündelik yaşamda herkes onu Morana olarak tanıyordu. Bataklık Bölgesi'nde bir kış günü doğduğunda annesinin ona verdiği isimdi bu ve Morana, adının güzel olduğunu kabul ediyordu. Annesi ya da ablası Noora'da olduğu kadar kuvvetli cadılık güçleri yoktu. Bu konuda elinden neredeyse hiçbir şeyin gelmemesi onu ne kadar öfkelendirse de en azından iyi bir Çiftçi feydi. Oldukça iyi.
Güçlü bir cadı olan annesi Odel, ikinci doğan kızının bir Feral olduğunu bilecek kadar çok okumuştu ve Morana'nın Feral bir Çiftçi olması, en çok cadı Odel'in işine yarıyordu.
Yaşı henüz çok küçükken devasa ağaçlar oluşturabilen, bazı büyüler için gereken ancak yetiştirmesi güç bitkileri birkaç saniye içerisinde oluşturabilen Morana'nın ne kadar özel olduğunu ve onu diğerlerinden korumak istiyorlarsa varlığını bir sır olarak saklamaları gerektiğini Morana'dan yalnızca birkaç yaş büyük Noora da biliyordu. Bataklık, çoğu kimselerin bildiğinin aksine güvenli bir yer sayılırdı. Yine de tehlikeli olabilecek cadılara ev sahipliği yaptığı inkâr edilemezdi ve bu bölge, zaman zaman cadılardan çok daha tehlikeli maceracılarla kıpırdanırdı. Bataklık Bölgesi'ne yolu düşenlerin çoğunun yüreği temiz olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Yürek
FantasyÇevremdeki ağaçlar aynı gözükseler de aynı değiller. Uzaktaki dağlar bildiğimden daha soğuk. Rüzgar aynı hissettiriyor belki ama o bile tanıdığım rüzgar değil. Çünkü benim dünyamda çoktan unutulmuş büyüleri taşıyor kucağında. Olduğuma inandığım yerd...