• 4.7 •

88.4K 5.4K 2K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi; 05

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 05.01.2024)
•••
Hadi önce yıldızımızı parlatalım. 🌟❤️

| Gökmen KURT |

"Önemli olan bu olayların tarihleri karıştırmaman. Konuları kısım kısım bir hikaye oluşturur gibi zihninde kodlarsan bir süre içinde yaptığın tekrarlar sayesinde hepsi yerli yerine oturacaktır." Dilini alt dudağının üzerinde gezdirerek bakışlarını dakikalar önce göğsüne yaslanan karısının yüzüne indirdi ve karşılaştığı görüntü sayesinde dudaklarında oluşan kıvrıma engel olamadı. "Uyudun mu, yavrum?" Aralıksız saatlerce ders çalışmaktan yorgun düşmüş bedeni, daha fazla uykusuzluğa dayanamamış olmalıydı. Okuma yazması 10 ay öncesine göre yaptığı çalışmalar sonucunda oldukça hızlanmış ve kısa bir zaman diliminde temeldeki matematik işlemlerini tıkır tıkır çözecek kıvama gelmişti. Üstelik hepsi bununla da sınırlı değildi. Öğreneceği her yeni bir bilgi için heyecanlı ve oldukça istekli olduğundan geceleri uykusundan uyanıp ders çalışmak için salona geldiğini duyduğu bile olmuştu. Henüz evlilik teklifinin üzerinden iki gece geçmesine rağmen tarih kitabındaki ilk konuyu bir sözlüdeymiş gibi hiç takılmadan sıralayabiliyordu. Her şeyi hızla öğrenen, mükemmel bir öğrenciydi.

Uzanıp bedenini kavramayı ve huzurlu bir uykuya dalması için onu yatağa taşımayı istedi ancak Vera'nın gözlerini kısıkça aralaması üzerine kalkıp yeniden ders çalışmak isteme ihtimalini düşünüp, yalnızca onu kucağına çekmekle yetindi. Bu bile göz kapaklarının hareketlenmesine yeterli gelmişti. "Burçe'm... Uyu, yavrum."

Düz bir çizgi halinde duran dudakları büzüldü ve kaşları hafifçe alnının ortasına doğru meyillendi. "Çok uykum geldi. Sadece 10 dakikacık uyusam, beni ısıtırsın değil mi?" Küçük bir çocuk gibi yarı uykulu, yarı uyanık halde mırıldandığı kelimeler sonrasında sağ elinin tersi ile zarif boynunu okşayarak, "Üşüyor musun?" diye sordu. Teni, isteğinin aksine sıcacıktı. Vücut ısıları belki de ilk defa böylesine birbiri ile eş derecedeydi. Aylar önce, eve ilk geldiği günlerde tenine değmemek için ona fazla yaklaşmasa da, koridorda bayıldığı ve yaralarının bir kısmını gördüğü o günü dün gibi hatırlıyordu. Bedeninin ve ellerinin büyük bir kısmının buz gibi olduğunu fark etmişti. Bunu zayıflığına ve kansızlığına yormuştu ancak aradan geçen sürenin ardından bu üşüme hissinin düzensiz ve yetersiz beslenmeye ek olarak gördüğü hem fiziksel, hem de psikolojik şiddetin getirisi olduğunu kavraması çok uzun sürmemişti.

Büzdüğü dudakları aralandı ve çenesini göğsünden yukarıya doğru yükselterek burnundan hızlı bir nefes verdi. Şu haliyle ne kadar da sevimli göründüğünü dile getirse, büyük bir ihtimalle parlak, mavi gözlerini kocaman aralar ve kendisine küskün bir bakış atarak, 'Güzeldim ama ben.' diye homurdanırdı. "Aslında..." Gözleri kapalı bir şekilde dudaklarını aralarken masum ifadesine dalan bakışları, yüzünde halinden son derece hoşnut olduğunu gösteren bir tebessüm oluşması ile odağını şaşırarak güzel dudaklarına düştü. Kesinlikle efsunlu bir yanı vardı. "Bana sıkıca sarılman için bahane üretiyor da olabilirim."

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin