48❧Bir Kurtarıcıyla Karşılaşmak

315 17 8
                                    

Ay bu bölümü yazarken sanki birinci kitaba ışınlandım :')) Kitabın bu havasını çok özlemişim gerçekten. Bana biraz bir şeyler anlatın sohbet edelim hadi^^

Eeee görmeyeli nasılsınızzzz benim biraz kitabım çıktı da çok mutluyum :')))

UÇMAKTAN YORULAN BULUT'u internet üzerinden alabilirsiniz, eğer alıp okursanız bana geri dönüşte bulunmayı unutmayın lütfen<33 49. bölümü de bir hafta sonra atmak istiyorum ama tam vize haftam başladığı için söz veremeyeceğim, yine de bu gün aralığını çok geçmeyiz benceee

lütfen oy verip yorum bırakmayı unutmayın, en büyük motivasyonumsunuz. Bu aralar RUH CİNAYETLERİ'nin okunması aşırı arttı her gün bildirim geliyor, aramıza sonradan gelenler buraya kadar geldi mi acabaa??

VE 70K OLMUŞUZ ÇOK MUTLUYUM HEPİNİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM!!

Keyifli okumalar şimdiden^^

Bölüm sonunda buluşalım, tepkilerinizi aşşşşşşşşırı merak ediyorum o kadar uzun zamandır bekliyordum ki bu bölümü e artık yeter dedim :)))


Derler ki; bazı yoklukların bıraktığı sızı, verilen sözleri bile göz ardı ettirir.

Etrafımda güvenebileceğim kimse kalmamıştı en başında, belki yolu birlikte yürüyeceğim kişilerleydim ama sırtımı onlara dönmek bundan sonra güvenli olmayacaktı ve sırtımı dönebileceğim tek kişiyi az önce bir kolyenin içinde Merih'in parmakları arasında görmüştüm.

Ölmüş olması gereken herkes hala hayattaydı. İlk önce Kunter, sonra Merih. Ve benden kaybolmaması gereken her şey de bir şekilde kaybolmuştu. Kafamın içinde Kör Saatçi'nin söyledikleri dönüp duruyordu.

Telefonumu cebimden çıkartarak hızlıca Kunter'in adını buldum. Ardından parmaklarım ekranın üzerinde hızlıca gezinerek Kunter'e bir mesaj yazmaya başladı.

Merih burada.

Telefonu cebime atarak verdiğim sözü çiğnedim. Arabadan indiğimde çoktan binanın köşesinden kaybolmuştu bile. Benimle oyun oynuyordu, bu sefer amacı neydi bilmiyordum ama ondan korkmuyordum. Onu daha önce de yenmiştim, bu sefer ruhumda Dayel olmayacaktı ama yine yenebilirdim.

Ruhumun şeytani tarafının elinden kurtulması için her şeyi yapardım.

Koşarak binanın köşesini dönüp az önce dikilerek bana baktığı yerde durduğumda karşılaştığım şey koca bir boşluktu. Bu tahmin edilebilirdi, bu yüzden arka kapıya ilerledim. Her kapının çıktığı farklı bir yer vardı, hala Yuanfen'in mantığını çözememiş olsam da bunu idrak edebilmiştim. Kapılar, farklı koridorlara; farklı koridorlarsa farklı zaman ve mekanlara açılıyordu.

Tıpkı rüya görürken bir saniye içinde birden fazla mekân değiştirebilmen gibi.

Önemli olan Merih'in hangi kapıdan geçtiğini bilmemdi.

Bunu da bana zaten bizzat kendisi söyleyecekti.

Yuanfen'in arka kapılarından birinden içeri girdiğimde burnuma aynı tanıdık, garip koku doldu. Bu kokunun bir anlığına vücudumu tamamen ele geçirmesine izin verdim. Çok uzakta kalmış anıların kokusuydu bu. Beni ilk karşılayan şey turuncu loş ışıkla aydınlatan upuzun, sonu gözükmeyen koridor oldu.

Belki de kapıdan her geçişimde beni karşılayan Yuanfen bir şekilde değişiyordu. Belki de Yuanfen'in tek bir görünüşü yoktu.

Bunu kesinlikle Kunter'e soracaktım.

RUH CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin