LX- "olmayan kızgınlıklar ve bitmemiş kırgınlıklar"

57.3K 5.4K 2.6K
                                    


Bayramlar bizim için özeldir efendim ve bu son bayramlarımızdan biri.

Hastayım ve yapmak istediğim tek şey yorumlarınızı okumak.

İyi bayramlar ve bilimsel olarak açıklandı ki her yorum bir şekermiş. (Ben demiyorum bilim diyor)

Keyifle okuyun. Bölüm sonunu da lütfen atlamayın❤


"Kurşun kek var mı?"

Aylar önce ona bir gece yarısı; yüreğim bir kuş gibi titrerken içimdeki duygulardan bihaber halde elinden tutmuş ve sormuştum; zamanı gelince kurşun kekin tarifini isteyecek misin benden? Deli gibi evet demesini istiyordum. İçimdeki taşkınlıkla baş edemiyordum, silinmemişti aklımın bir köşesindeydi hissettiklerim. Hayır dediği an o taşkınlığın nasıl kuraklığa dönüştüğünü hatırlıyordum. Ve hatırladıklarım burada son bulmuyordu. O gece gözlerimi kırpmadan tavanı izleyebilirdim bana bir şey söylemeden çıksaydı odadan ama son cümleleri tatlı bir meltem gibi esmiş huzurunu şimdi bile hissedebildiğim bir uykuya teslim etmişti beni.

"Çekecek canım. Kapına geleceğim. Sen de beni içeri buyur edeceksin. Hazırlamanı bekleyip sonra da yiyeceğim."

Dudaklarım bir aşağı bir yukarı büzüldü, arafta kaldı. Göz gözeydik. Aylarca bu anı beklemiştim ama bu anın gerçek olabileceğine hiç ihtimal vermemiştim sanki. Yüzü hayaliydi, birazdan yok olacaktı. İlk zamanlar, bazen biraz sarhoşken, bazen biraz uykusuzken yüzünü görür gibi oluyordum. Sohbet ediyordum ama yanıt alamıyordum. Dokunmak istediğim an yok oluyordu. Babam gibi. Bir süre, elle tutulur bir süre bu sanrılar sürmüştü.

Uyu Efsun diyordum. Uyu. Bu gecenin de bir sabahı var. Elbet güneş doğacak.

Şu an sanrı mıydı yine yoksa gerçek miydi?

Konuşmuştu ama. Sanrı olsa konuşur muydu?

Buradaydı.

Fetih tüm gerçekliğiyle, somut ve soyut haliyle buradaydı. Ruhu da buradaydı bedeni de buradaydı.

Birkaç kez sesimi aradım. Burada olduğu gerçeğinden konuşacak kadar en azından uzaklaşmak istedim. Yoksa nasıl cevap verilirdi ki? Konuşmayı unutmak, ama sahiden unutmak, bir çocuk gibi değil. Çocuk bilmediği şeyi unutamazdı, varlığından henüz haberdar olmadığı davranışı arayamazdı. Ben konuşmayı unutmuşum gibi saniyelerce kıvrandım.

"Yok." dedim sonra. Tıpkı eskisi gibi.

Gözleri kısıldı. Sinem bir kuş gibi titriyordu. Yüzüne baktım. Sadece gözlerine değil. Elimde bir kalem olsa ve onu betimlememi isteseler kalemi bırakır izlemeye devam ederdim. Kaşı, gözü, saçı, dudakları, mimikleri. Tek bir şeye ayrıntılı odaklanamıyordum. Tek bildiğim burada olduğuydu. Ben hayal görmüyordum, buradaydı. Bugün olanlar gerçekti, ben kafamın içinde kurmamıştım bu geceyi.

"Ama senin için hazırlarım."

Kapıyı daha çok açtım ve elimle gelmesi için işaret ettim. Elime baktı, zaten başı eğikti biraz. Beni baştan aşağı düştü, kapıyla olan tüm temasını kesti ve dimdik durdu önce.

Gerçekten buradaydı.

Yavaşça adımladı ve girdi. Yanımdan geçti gitti. Mucizeviydi. Açıklayamazdım, neden bu kadar olağanüstü geldiğini açıklayamazdım ama Fetih'in bu kadar yakınımdan geçip gitmesi mucizeviydi. O kısacık saniyede gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin