Paramparça bir kalp

267 31 55
                                    

2 yıl sonra...

20 Aralık 2025

Yarın berber tatile gidiyoruz ve aşırı mutluyum. Her yer bembeyaz ve biz Avusturya, Hallstatt'a gidiyoruz. Taehyung bana gideceğimiz yeri söylediğinde hemen fotoğraflarına baktım ve kışın aşırı güzel görünüyor, orayı beraber gezeceğimiz ve doğum gününü orada kutlayacağımız için çok heyecanlıyım. Ona çok güzel bir sürprizim var, en sevdiği heykeltraş oradaymış ve ben bize beraber güzel bir akşam yemeği hazırladım. Gördüğünde eminim heyecandan havalara uçacak. Şimdi gidip bavulumu hazırlamam lazım belki tren'de bir şeyler yazarım.

20:11

"Güzelliğim ver sen bana bavulunu geç otur, atkını ve bereni çıkart." Bavumu bırakıp oturduğum sırada atkımı ve beremi çıkartmış karşımdaki boş koltuğa koymuştum. "Kaç saat sürecek yolculuk?" Bavulları yukarıya yerleştirirken kısa bir süre düşünmüş ardından cevap vermişti. "2 saat ya da kar yağışı şiddetlenirse 3 saati bulabilir." Yanıma oturduğunda beresini çıkartıp yavaşça saçlarını düzeltirken burnuna minik bir öpücük kondurup aynı onun gibi gülümsemiştim. "Eskiden atkı takardın artık neden takmıyorsun?" Belimden tutup beni kendine çektiği gibi kulağımın arkasına bir öpücük bırkamıştı. "Yaşlandım, daraltıyor beni."

Kıkırdamış ve bacağına hafifçe vurmuştum. "Sanırsın 60 yaşına geldiniz. Lütfen daha çıtırsınız bayım." Kulaklarıma dolan kıkırtıyla gülümsemiştim. "Seninle tanışmamış olsaydım büyük ihtimalle şu anda sallanan sandalyemde oturmuş, gözümde daha doğrusu burnumun ucundaki gözlüğümle kitabımı okuyor olurdum." Dediklerini aklımda canlandırınca gülmeden edemedim. Düşüncesi bile komik ama bu halini görmek istiyorum, yaşlandığında o kitabını okurken ben ona limonlu kurabiye yapıyor olsam ne güzel olurdu. "Gerçekten yaşlandığımızda siz dediğiniz gibi kitabınızı okurken ben size sıcak sıcak hazırladığım limonlu kurabiyeleri yapıp getireceğimden emin olabilirsiniz."

"Ağzım şimdiden sulandı, yaşlanmaya gerek yok tatilden sonra hatta ev kiralamıştık zaten tatilde bu aktiviteyi gerçekleştirsek mi?" Kısaca düşünür gibi yapıp konuşmuştum. "Olabilir, ama sende yardım edeceksin. Dediğim gibi daha çıtırsın o yüzden oturup beni bekleyemesin." Saçlarımı okşarken konuşmuştu. "Emredersiniz efendim. Biraz uyumak ister misin? Uçak yolculuğu yormuştur." Başımı olumsuz anlamda sallamış ve perdeye uzanarak güzel görüntüyü gözler önüne sermiştim. Burası yeni yeni kar tutmaya başlamıştı fakat eğer ki kar böylesine dolu dolu yağmaya devam ederse eminim ki biz oraya vardığımızda yerler fazlasıyla kar tutmuş olacaktı. Dirseklerimi cama yaslamış, sıcak nefesim cama çarpıp buhar olurken bakışlarım gökyüzündeydi. "İndiğimizde kar topu savaşı yapar mıyız bayım?" Arkamdan onaylar şekilde mırıltılar geldiği sırada yanıma konan sıcak çikolataya bakmıştım. "Kısa bir süre oynarız sonra eve geçeriz, şu an bile gözlerinden yorgunluk akıyor küçüğüm." Ayakkabılarımı çıkartmış, sırtımı duvara yaslayıp ayaklarımı Taehyung'un baldırlarının altına sıkıştırıp sıcak çikolatamı elime almıştım. "Abartıyorsunuz bayım, sadece ufacık yoruldum o kadar." Sıcak çikolatasını yudumlarken ki kaşlarını kaldırıp sırıtışı gözlerimden kaçmamıştı. "Ayakların buz gibi, sana kaç kere kalın çorap giy dedim." Azarlar tonda konuşmasına gözlerimi devirmiş ve içeceğimden bir yudum almıştım, ayaklarımın ısınmadığını biliyor fakat her seferinde beni bu yüzden azarlayıp duruyordu fakat aynı şu anda yaptığı gibi bir şey bulup ayaklarımı sıkıca sarıyor ve bileğimi okşuyordu. "Ayaklarımın ısınmadığını biliyorsunuz bayım ve beni hep bu yüzden azarlıyorsunuz." Tam konuşacağı sırada sözünü bölmüştüm. "Lakin her seferinde de aynı şu an yaptığınız gibi ayaklarımı bir şeyle sarıp bileğimi okşuyorsunuz."

Bakışları bir bana bir de okşadığı bileğime döndüğünde sırıtıp dizime minik bir öpücük bırkamıştı. "Belki de bunu bilerek kalın çorap giymiyorsun? Seninle ilgilenmem hoşuna gidiyor." Omuzlarımı silkmiş ve bardağımı dudaklarıma götürmüştüm. "Sıcak yanarsın." Demesine kalmadan dudağıma değen yakıcı sıcak ile yüzümü buruşturmuştum. "Ben kime anlatıyorum ki." Bardağım elimden alındığında elimi üst dudağıma götürmüştüm, bir şeyler konuşurken tamamen ne yaptığımı unutuyordum ve bu başıma binlerce bela açıyordu. Çeneme dolanan eller ile dudağıma değen ılık dudaklar ile düşüncelerimden sıyrılmıştım. Üst dudağımı yavaş yavaş öpüp aramızda çok ufak bir mesafe bırakacak şekilde geriye çekilmişti. "Dikkatli ol demekten dilimde tüy bitti." Dudaklarımı büzmüş ve tekrar dudaklarına uzandığımda geriye çekilmişti. "Ceza bu sana, özellikle sıcak şeyler içerken dikkatli olman gerektiğini unutma artık." Beni sinirlendirmek için bunu yapmıştı fakat benim bunu kestirip atmayacağımı biliyor. Elimi yakasına götürmüş ve kendime çektiğim gibi dudaklarımızın buluşmasını sağlamıştım. Dudaklarımız berber dans ederken araya dillerimiz de karışmıştı. İstekle bana yaklaştığında geriye çekilmiş ve sırıtarak tekrar arkama yaslanmıştım. "Yaramaz çocuğum benim."

Saudade -tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin