Medya: Yıldız Tilbe - Çal Oyna
Güneş'le birlikte bir sürü mağazaya girip çıktık. Sayamadığım kadar çok kıyafet giyip çıkarmıştı. Babasından biraz fazla para gelse hemen kıyafet alışverişine çıkıyordu. Kıyafet konusundaki zevkimi hiç beğenmiyordu ama her çıkmasında beni de zorla yanında götürüyordu. Terapide yeterince zihnim yorulmuştu ve bu yüzden başım da ağrımaya başlamıştı. Yalnız kalmaya ihtiyacım olan bir zamanda Güneş'in giydiği kıyafetleri yorumluyordum. "Bu nasıl?" diyerek giyinme kabininden çıktı ve kendi etrafında bir tur döndü. "Yakışmış mı?"
"Güneş yeter artık," dedim isyanla. Saatlerdir girdiğimiz mağazalarda sayısını hatırlamadığım kadar çok kıyafet denemişti. Üstelik denediği kıyafetler, Koray'ın göz bebeklerini yerinden fırlatacak kadar açıktı. Koray bu elbiseleri giydirmezdi ki ona.
"Of, Şeker, ne çok söylendin," dedikten sonra gelip yanıma oturdu. "Sen de bir şeyler denesene." Yüzünde nadiren gördüğüm şirin bir ifade hakimdi.
"İstemiyorum," dedim bilmem kaçıncı kez. Sürekli daha rahat kıyafet denemek için beni de kıyafetlere yönlendiriyordu. Şu an kıyafet düşünecek durumda değildim. Başım ağrıyordu.
Derin derin oflayarak yanımdan kalktı ve birkaç kıyafeti eline aldı. Seçtiği bir pantolon, bir elbise ve bir bluzun ödemesini yaptıktan sonra mağazadan çıktık.
Güneş acıktığını söyleyerek beni zorla bir restorana sokmuştu. O iştahla yemeğini yerken ben hiçbir şey yemeden onu bekledim. Rüzgâr'a anlattıklarım aklıma geldikçe başımın ağrısı artıyordu.
Hatırladıklarımın yükü çok ağırdı. Zihnime kazınan detayları anlatmamı istiyordu benden. Herhangi birine bile anlatamayacağım şeyleri sevdiğim adamın gözlerinin içine bakarak nasıl anlatırdım? Karşımdaki Rüzgâr değil de başka bir doktor olsa ona da anlatamazdım. Utanıyordum.
Küçücük yaşımda, bana babalık yapacağını söyleyerek yurttan alıp evine getiren adamın yaptıkları...
Yükü altında ezildiğim hatırladıklarım...
Hiçbir zaman unutmayacağım hatırladıklarım...
Peki ya hatırlamadıklarım? Kim bilir hatırlamadığım daha neler yaşamıştım? İlkokul yıllarına ait olan her şey ve son iki yılım dışında hiçbir şey hatırlamıyordum. İlkokul sonuncu sınıfa kadar olanlar ve son iki yıl dışındaki zaman dilimi koca bir boşluktan ibaretti.
Gözlerimi ormanda açtığım o günden sonra hayatımı sil baştan düzene sokmak hiç kolay olmamıştı. Üzerimdeki kanlı elbiseyle ne gidecek bir yerim vardı, ne tutunacak bir dalım. Ne yapacağımı bilmez bir halde, çaresiz ve yapayalnızdım.
Beni ormandan kurtaran yaşlı çiftin evinde birkaç gün kaldıktan sonra oradan da ayrılmıştım çünkü yaşlı amca beni evinde istemiyordu. Bana yaptığı yardım ve iyiliklerden dolayı, Emine teyzeye teşekkür ettikten sonra o evden ayrılmıştım. Hayata bir yerden başlamam gerekiyordu.
Bulduğum ilk işe girdim ve bir süre çalıştığım iş yerinin deposunda kaldım. Çok sık iş değiştirmek zorunda kalıyordum. O zamanlar ne olduğunu bile anlamadığım hastalığım yüzünden yaptığım saçmalıklar sebep oluyordu buna. Sürekli çalıştığım işlerden kovuluyordum. Beni işe almaları için ayrı, depolarında kalmak için ayrı yalvarıyordum iş verenlere.
"O siyah elbiseyi almalıyım," diyen gamsız arkadaşıma çevirdim boş bakışlarımı. Zihnimdeki boşluk hissi dayanılır gibi değildi. Tek derdi alamadığı kıyafetler olan arkadaşıma baktım bir süre. "Koray çok beğenirdi Şeker, neden aldırmadın?" Ne büyük dertleri vardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FÜG
Teen FictionFÜG SERİSİ Zihnimdeki Kaçış Yaralı bebek Uyanış 1. Kitap son güncelleme ˚₊· ͟͟͞͞➳❥ 14 ağustos 2024 . . . Bu kurgu tamamen bana aittir ve tüm hakları saklıdır. . . . Kapak: pinterestten alıntıdır.