"Ö-özür dilerim!" diye haykırdım. "Sana aşık oluyorum Jungkook bunun için özür dilerim!"
Afalladı hemde öyle afalladı ki suratı beş karış oldu.
"Ne?" dedi şaşkınca.Başımı eğdim ve yüzüne bakamadım.Bakamazdım...Çenemden tutup ıslak dudaklarını birden benimkine yasladı ve sertçe öpmeye başladığın da ruhum ve bedenim alev aldı.Kaportaya oturmamla iki bacak aramı açıp arasına sokuldu ve şevkle öpüşmeye başladık.
Ellerini sırtıma verip beni kendine bastırdı ağzının içinde inledim.Soluk soluğa ayrıldık.O tavşan dişleriyle bana kocaman gülümsüyordu. "İlk geldiğim günden beri bunu hayal etmiştim.." dediğin de boynundan tutup tekrar dudaklarına asıldım.
Kolumdan dürtülmemle irkilerek uyandım. "Miley hanım evinize geldik." dedi Jungkook.Uykulu gözlerle ona baktım.Tanrım az önceki olanlar bir rüya mıydı? Kilodumdaki ıslaklığı hissetmemle içimden küfür ettim.Lanet rüya o kadar güzel ve gerçekciydiki!
"Tamam," diye mırıldandım.Kapıyı açıp çıktığımda eve doğru adımladım sarsak adımlarla.Arkamdan ayak sesleri işittim.Arabayı kapatıp peşimden geliyordu. "Miley hanım yürüyemiyorsunuz izin verin ben sizi götüreyim odanıza."
"Gerek yok Jungkook bey!" dedim beyi bastırarak.
Ağlamak istiyordum haykıra haykıra içim sanki kan ağlıyordu.Yüreğim yanıyordu.Önden bir kaç adım atıp sarsakladığım da Jungkook beni bir çırpıda kucağına aldı ve tam ağzımı açacakken "Miley hanım lütfen itiraz etmeyin bunu içimden geldiği için yapıyorum." dedi.Ev karanlıktı herkes uyumuştu.Merdivenlerden çıktığımızda odamın kapısına geldik ve Jungkook beni burada indirmedi ve içeri girip yatağıma bıraktı beni.Topuklu ayakkabılarımı çıkartıp yere bile koymuştu. Üzerime ince örtüyü örterken kolundan tuttum.
"Gitme," diye fısıldadım.Neden dercesine baktı. "Burada yanımda kal yanlış biliyorum ama buna ihtiyacım var." Bir kapıya bir bana baktı.
"Yapamam Miley," diye fısıldadı.
"Bu çok yanlış.." diye devam etti.Gözlerimden usulca yaşlar döküldü parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi. "Sarhoşsunuz Miley hanım sabah beni yanınızda görünce öldürmenizi istemiyorum daha çok gencim!" dedi tamamen alayla.Güldüm ve "Haklısınız Jungkook bey İyi geceler her şey için teşekkür ederim." dedim.
"İyi geceler," deyip kapıya gitti ve kapıda bir an duraksasada çıktı ve gitti.Ben ise o halimle uyuya kaldım.Bir umut belki rüyam kaldığı yerden devam ederdi.
***
Gözlerimi açtığımda başımda inanılmaz bir ağrı hissettim.Daha sonra hemen aklıma dün gece geldi.Tanrım Jungkook'a resmen kal demiştim ve red etmişti.Yanıma baktığımda Jimin de gelmişti ve uyuyordu.Üzerimde ise hala dünden kalma kokuşmuş elbisem vardı.
Kalkıp aynada kendime baktığım da berbat gözüküyordum hemen kendimi banyoya atttım ve uzun bir duş aldım.Bornozumu vücuduma dolayıp çıktığım da Jimin de uyanmıştı.
"Günaydın kocacığım,"
"Günaydın aşkım." dedi.
"Ne zaman geldin sen?" diye sordum. Uykulu sesiyle "Bilmiyorum sanırım sabahın beşi falandı."
"Anladım hayatım ben üzerimi giyinip kahvaltıyı hazırlatıyorum ayrıyetten bir şey istiyor musun?"
"Hayır aşkım." dedi ve tekrar yatağa attı kendini.Giyinme odama geçtiğimde üzerime bir kot etek ve üstüme sıfır kollu tişört giydim.Islak saçlarımı tarayıp kuruttuğum da yüzüme bir kaç kremimi sürüp aşağıya indim.
"Günaydın Gara kahvaltı hazır mı?"
"Birazdan hazır Miley hanım."
"Tamam Garacım kahvaltıyı bahçeye istiyorum." dedim ve mutfaktan çıkıp temiz hava almak için bahçeye çıktım.Güneş tam yüzüme geldiğin de kollarımı iki yana açıp esnedim.Kendime gelip etrafa bakındığım da Jungkook ile göz göze geldim.Dün gece aklıma gelmesiye kızardığımı hisettim.
Aşağıya inip yanına gittim. "Günaydın Jungkook bey,"
"Günaydın Miley hanım,"
"Jungkook bey dün size verdiğim rahatsızlıktan dolayı üzgünüm." dedim yüzüne bile bakamayıp. "Dün gece ne oldu ki Miley hanım?" dedi ve kocaman gülümsedi.Anlaşılan üç maymunu oynayacaktı.Sırf ben kötü hissetmemeyim de diye böyle davranması hoşuma gitmişti.
"Jungkook bey size çay getirmemi istemisiniz kahvaltı yaptınız mı?"
"Çok teşekkür ederim ama ben kahvaltımı çoktan yaptım oldukça doluyum." deyip karnını okşadı gülerek.Yüzümden resmen tebessüm eksik olmamıştı. "Peki size kolay gelsin." dedim ve bahçeye kurulan masaya gittim.Ona dönüp baktığım da kollarını göğsünde bağlamıştı ve sırıtıyordu.Baktığımı fark etmesiyle başka yerlere bakınmaya başladı.Gülmemek için dudaklarımı dişledim.
Jimin kaşları çatık masaya oturdu. "Sabahın köründe aldığım haberi duymak ister misin?" dedi gergince.Merakla "Ne oldu hayatım?" dedim.
"Japonyaya gidiyorum acil gitmem gerekiyormuş uçak saat öğlen 2 de."
Şuan ise saat 11'di.Suratım asıldığın da elini tuttum ve öptüm. "Çok mu kalacaksın?"
"Bilmiyorum aşkım bende." Yerinden kalktı ve yanıma oturdu.Yanağımı öptüğün de "Sana daha doyamadan tekrar gidiyorum bu beni çok üzüyor.""Benide.." dedim üzgün olmaya çalışarak.Açıkcası gitmesini dört gözle bekliyor gibi halim vardı sebepsiz.
Kahvaltımı yaparken göz ucuyla istemsiz Jungkook'a bakıyordum.Köşede oturmuş kahve sigara yapıyordu.Sigara içtiğini bilmiyordum.
"Geldiğim de tatile gidelim hayatım ne dersin?"
"Ne tatili?"
"İkimiz için bir tatil..." dedi sırıtarak.Jimin ile geldiğinden beri cidden hiç yakınlaşmamıştık ve asla onunla yakınlaşmak gelmiyordu içimden.Fakat o benim kocamdı."Olabilir," dedim.
Bölüm sonu.
Beğeni ve yorumm atmayı unutmayınn babys🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şoförüm Jeon Jungkook
Fanfiction"Unutma ki bu yaptığımıza hiç pişman olmayacağız." #hayalet1