Bölüm 24: Çözmek

9.9K 570 102
                                    

İnsan, herkese söz geçirir de bir kendine geçiremezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsan, herkese söz geçirir de bir kendine geçiremezdi. Dudaklara aşılanan binlerce kelime tıpkı mermi gibiydi. Vicdansız insanların ağzından her çıktığında, en az bir kişi yaralanıyordu.

Farkına vardığım gerçekler bende mermi etkisi yaratmıştı. En çok acıyan yerimden, kalbimden vurulmuştum ama ilki kadar acıtmıyordu.

Polislere ifade verirken gözümün önünden gitmiyordu görüntüler. Ayvaz'ın da benden aşağı kalır bir yanı yoktu. Adalet, onun için ölümdü anlaşılan.

Polislere onları tatmin edecek bir açıklama yaptıktan sorna arabaya atladık ve eve geri dönmek için yola koyulduk. Tim bedenim garip bir şekilde titriyordu. Ne yapacağımı şaşırmış haldeyim. Öyle bir durumun içerisindeyim ki konuşsam keliemelr yetmeyecek, sussam boğazım parşalanacaktı sanki.

Amacın ne Yeliz?

Mahi'nin intikamını almak mı?

Peki ya neden? Neden kendi hayatını mahvetme pahasına böyle bir şey yapıyorsun? Psikolojisi iyi olan biri zaten bunu yapmaz. Hoş, ilk başlarda abende yapacaktım ama aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen hala bu psikolojide olması garibime gidiyordu. İlk başlarda aoslaydı belki de bu kadar yadırgamayacaktım ama şu an yadırgamak elimde değildi.

"Çok büyük sıçtın." dedi Ayvaz uzun süreli olan sessizliğini bozarak. Dehşet içinde olduğunu görebiliyorum.

"Evet, sanırım."

"Sanırım mı? Nasıl bir psikopata kafa kafayaysın farkında mısın? O kızı bulup durdurmamız lazım. Kaç tane renk söyledi sana? Hemen onu sayalım. Kaç kişi öldü o günden bu yana? Siktir vahşet. Polise gitmeliyiz."

"Ne diyeceğiz amına koyayım? Bizi suçlamayacakları ne malum? Neden başta gelmediniz diyecek hepten şüphelenecekler."

"Korktuk deriz."

"Onlar da yuttuk der."

Eve geldiğimizde adeta koştururcasına yukarı çıktık. Bilgisayarı alıp tekrar sosyal medyama girdim. Tek tek renkleri araştırdım toplam 10 renk vardı; sıraladığımda sarı, Lacivert, mavi ve kırmızı renklerinin geriye kaldığını anladım. Bundan bir önceki rengi Lacivertti ama henüz bir şey bulamamıştık. Şimdi de elimde yarın rengimiz sarı olsun yazan zarf vardı. Yani iki ölüm.

Lacivert ve sarı.

"Haberleri aç Ayvaz." Dedim renkleri not edip aynı zamanda son aylarda olan ölümlere bakarken.

Ve sonra bir şey fark ettim.

Bunlar onlardı.

O gece Mahi'yi benden alanlar. Belli aralıklarla gerçekleşen ölümlerin hepsine intihar süzü verilmişti. Fakat bugün ki cinayyete Adalet yazarak tüm intiharları çöpe atmıştı. Yani sırf onu fark etmem için planını bozmuş, artık hepsinin bir cinayet tolduğunu apaçık belli etmişti.

Turuncu renginde, portakal ağaçlarının arasında ölü bulunmuş ceset.

Gri renginde, başı çimentoya gömülmüş nefessizlikten ölen biri vardı. O kansızlardan biri.

Mor renginde, Mor brandaya sarılmış inşaata asılmıştı ceset.

Kahverengi de sadece dışarıdan açmalı bir tabutun içindeymiş, yine intihar süsü.

Turkuaz da ise bir havuzda, ayağına taş bağlanmış boğularak ölmüştü.

Yeşil, bir ağacın etrafına bağlıysa diğerleri ne oluyordu? Lacivert ne olabilirdi?

Tam bunu düşünürken Ayvaz'ın "Lan hebere bak!" diye bağırışıyla gözlerim habere döndü.

"Sihirbazların sık sık kullandığı ve insanların içerisinde aniden kaybolup bizleri şaşkınlıkla uğrattığı kutuda bugün bir ceset bulundu. Her yerine kılıç geçirilerek can vermiş olan cesedin katili henüz bilinmiyor."

Bahsedilen kutu Lacivertti.

Hassiktir.

Ayvaz ile göz göze geldik.

"Sarı rengi ne o zaman Ayvaz? "

XI ' Vahşi ' +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin