60°İNTİKAM

8.8K 1.2K 1.1K
                                    

Merhaba!

Bölümü size bırakıyorum.
Keyifli okumalar.
🤍🤍

BÖLÜM 60: "İNTİKAM"

"Dirilişin zamanı gelecekti, o zaman geldiğinde dirilenler yaşayanları teker teker gömecekti."

Tik tak, tik tak...

Takvimden yapraklar döküldü, gün doğdu ve yeniden dirilmek için karanlığın ellerine teslim oldu. Aylar arka arkaya geçerken dört ay geride kaldı. Bu kısa süreler devletlerin tarihinde birkaç saate denk gelirken uyku her yerdeydi. Acı, kemiklerimde değildi, acı asla bedenimde olmamıştı.

İleri, geri... İleri ve geri...

Oturduğum camın önünde sallanmaya devam ettim. Dışarıdaki hayat, parlıyordu. Güneş tam tepedeyken tek bir bulut bile yoktu. Ettiğim lanetlerin fısıltıları arasında çökmesini istediğim krallığın bahçesi yemyeşildi. Kuşlar cıvıldıyor, uzun ve kısa; yeşil ya da siyah veya birçok renk yılan bahçede sahiplerine zarar vermeden geziyorlardı.

Herkes devam ediyordu.

İlk ölüm girişimimde üç ay uyumuştum. Becerememiştim. Ölmeyi bile becerememiştim. Tufan başka bir alemde bile beni bırakmaya niyetli değildi. Sonra yeniden denedim, omuzlarım ya da kalbim bu acıyı kaldıracak kadar güçlü değildi. Bu yüzden bu kez kendimi kimsenin beni tutamayacağı bir yükseklikten bıraktım ama içime bıraktığı o zehirli büyüsüyle beni kurtardı. Beceremedim. Bir kez daha onun takıntısı bana üstün geldi. Hapsolduğum yerden değil bedenimi, ruhumu bile kurtaramadım.

İkinci girişimimin ardından tam dört ay geçmişti. Dört ay boyunca uyumuştum. Lanet olası yedi ay boyunca bir kişi bile neden beni kurtarmak için gelmemişti? Yedi ay boyunca ben kendimi iki kez ölümün kucağına atarken neden kimse bana el uzatmamıştı? Madem abimin Tufan'ın dediği gibi bir gücü vardı, o zaman neden Duman'ı arkadaş olduğu ölümden almamıştı?

Neden onun... onun gömülmesine izin vermişti?

Oturduğum camın önünde öne arkaya sallanmaya devam ettim. İç sesim kısık sesli bir kabullenişle buradan çıkışın bir yolu olmadığını söylüyordu. Burada kalacaktık ve belki de Tufan ölmeme nihayet izin verdiğinde bu topraklara gömülecektik.

Başım ağrıyordu, kaburgalarım sızlıyordu ama bu defa bazı şeylerin daha farklı olduğunu hissediyordum çünkü artık hissetmiyordum. Sanki arka arkaya feda ettiğim canım, ölüm meleğinin eline geçmese de duygularımı bedel olarak almıştı.

Her şey bir perdenin arkasındaymışım gibi silikti. Zaman, kanaması durmaya başlayan bir yaradaki o kan gibi yavaşlamıştı. Sanki zaman, alışmak gibi bir duyguyu acının üstünü örtmem için merhametle ellerime bırakıyordu.

Oysa içimde bir intikam ateşi yanıyordu.

Buradan kurtuluşum yoktu çünkü izin vermiyorlardı. O zaman ben de burayı yıkıp çıkardım. Yakıp kül edip özgürlüğümü onların ölü canlarından çıkartırdım. Sonra da onun soğuk toprağına gider, dünyada benim için en huzurlu olan yere varır ve kendimi onun yanına gömerdim. Belki de yeterince merhametli birisi o mezarı açıp beni onun yanına gömmeyi kabul ederdi.

YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin