"Görkem abi dolapta hiçbir şey yok mu ya?" diye bağırdım içeriye doğru, bizim evden sonra bu öğrenci evi aşırı fakir geliyordu. Daha doğrusu anne evine göre.
"Allah ne verdiyse ye işte Rüzgar." kaşlarım çatıldı.
"Sen ateist değil misin ya?" gülerek söylediğim şeye içeridekiler büyük bir kahkaha attı.
"Bunun ki lafta amına koyayım." abimin sesi geldiğinde sırıtarak buzdolabını kapattım. Çok fazla aç değildim ama işte bir şeyler canım çekmişti.
"Ben Efes'i arayacağım, gelirken bir şeyler alsın." telefonumu çıkarmıştım ki tam kapının önünde geçerken zil çaldı. Kapının yanına gidip kolunu tuttum ve açtım.
Efes karşımda siyah spor şapkası, deri ceketi ve kot pantolonu ile duruyordu. Onu görünce yüzüm asıldı, Efes'de kaşlarını çatarak baktı.
"Noldu küçük bey beni beğenemedin mi?" diye sordu, bu tavrımdan rahatsız olmuştu.
"Seni arayıp gelirken bir şeyler al diyecektim." diye mırıldandığımda çatık kaşları yavaşça düzeldi.
"Tamam bebeğim gider alırım şimdi." dedi Efes.
"Karıcığın aşermiş Efes." Osman abi yine dalga geçerek içeriden bağırdı.
"Osman..." abimin uyarı dolu sesi geldiğinde onlara gözümü devirdim. Efes ise sinirlenmeye başlıyordu bile.
"Ben de seninle geleceğim." dediğimde Efes kafasını salladı.
Sadece ayakkabımı giyinip çıkacakken Efes bana sinirli sinirli bakıp askılıktan herhangi bir hırkayı alıp bana uzattı. Artist artist çıkamıyordum bile.
Oflayarak hırkayı alıp giydim, daha diğer kolumu takmadan kapıyı kapattım. Kimin hırkası ise baya bol gelmişti.
"Sikeceğim bir gün şunların tavırlarını." dedi Efes benim hırkanın içinde boğuşmama aldırmadan.
"Her zaman böyle diyorlar." dedim en sonunda diğer kolu da giyinip.
"Ama her zaman abin böyle ters tepki vermiyor." dediğinde yanii gibisinden kafamı salladım. Abim de normalde hep onunla beraber gülüyordu.
"Orası da doğru." dedim ama Efes sonunda dikkatini bana verdiğinde bana baya uzun gelen bu hırkanın içinde cebelleştiğimi görüp sırıttı.
Diz kapağımın beş karış üzerine gelen hırkanın şapkasını tutup kafama geçirdi. Görüşüm tamamen kapanmıştı, o gülse de ben sinirle kapşonu açtım.
"Boğuluyordum!" dedim gözlerimi iri iri açıp.
"Hadi hadi." dedi ve asansöre döndü.
Asansöre ilerlerken elini bana uzattı, bu hareket beni duraksatmıştı, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Daha fazla beklemeden elinden tuttum ve parmaklarınızı birleştirdik.
Asansöre bindiğimizde Efes beni kendisine çekti, dudaklarımı esir aldığında ben onun boyuna yetişmeye çalışıyordum, o bana aldırmadan sıkı sıkı öpüyordu.
Bir eli kalçama geldiği anda asansörün kapısı açıldı, mecburen ayrıldık. Dışarı çıkarken dudaklarım ve çenemde onun ıslaklığı vardı. Elimi hırkanın cebine koyup dışarı çıktımızda ise soğuk hava direkt ıslak yerlere akın etmişti. Dudaklarım kıpkırmızı olmuştu.
"Şurada market var, oraya gidelim." karanlık sokağın, inşaatlardan dolayı bomboş bir arazi gibi görünen manzarası vardı. Ve öteki sokakta çoğunluk mavi ışığın parladığı market görünüyordu.
"Tamam." diye mırıldandım ve oraya ilerledim.
Biraz sessizce yürüdük, rüzgar estiğinde aklıma gelen şeyle kafamı ona çevirdim.
"Ares'i hiç görmedim seninle konuştuktan sonra." onun adını duyduğunda vücudu gerildi, nefes aldı. Nefesini geri verdiğinde ise soğuk havada yoğun bir duman çıktı.
"Güzel." dedi, onun bahsini bile geçirince sinirleniyordu.
Daha fazla sinirlendirmemek için koluna yapıştım ve sarıldım. Ama o beni itip kolunu omzuma koydu. Böyle daha iyiydi çünkü beline sarılabiliyordum.
Karanlık yerden geçip ışıltılı marketin önüne geldiğimizde birbirimizden ayrıldık, kalabalık olmayan markete girdik. Efes eli cebinde benim peşimde dolanıyordu. Sadece üç tane Efes bira almıştı, o kadar.
Bir şeyler alıp eve gittik, kapıyı açtığım anda Osman abi poşete saldırınca ona çemkirdim.
"Ben de yiyeceğim!" diye bağırıp onun peşinden salona ilerledim. Efes ise daha sakin bir şekilde geçip içeriye oturdu ve kafasında ki şapkayı kenara bıraktı.
Elime bir tane çikolata alıp sohbet eden Efes'in yanına gittim ve kucağına oturdum. O bana aldırmadan yarış hakkında konuşmaya devam etti ama diğer yandan da elini belime koymuştu.
Tam aletine denk gelecek şekilde oturdum ve çikolatamı yemeye başladım. Abimin bakıp bakmaması benim umrumda bile olmadığı için kontrol etme gereği duymuyorum.
Hatta bir ara boynuna ufak bir öpücük bile kondurmuştum o konuşurken. Ve herkes telefonuna döndüğünde de o dudaklarımı öpüp geri çekiliyordu.
Tüm geceyi Efes'in kucağında geçirecektim.
***
Siz bakmayın kendime yazıyorum....
Ares önümde diz çöktüğünde yüzümde hiçbir ifade olmadan yüzünü izliyordum, dudaklarında kazandığını belirten egolu bir gülümseme vardı. Pantolonumun fermuarını açtı ve baksırımın arasında aletimi çıkardı.
Bakışlarını bana çevirip alttan alttan baktı. Yeşil ve siyah gözleri arzu ile parlıyordu.
Ben ise ona sinirle bakıyordum.
Saniyeler sonra gözlerimin içine bakarak aletimi ağzına aldığında gözlerimi kapattım. Zevk alıyordum, ama sinir doluydum. Aldığım zevk ve nefretin etkisi ile dişlerimi birbirine bastırıp elimi kafasına attım. Birden boğazına kadar soktuğumda öğürme sesi kulağıma doldu ama umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFES
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Abimin arkadaşına saplantılı bir şekilde bağlanmak mı?