Hellooo...
Keyifli okumalar...
🤍♥️
Bölüm 43: "ÇIRA"
"Savaşlarda çok can kaybı verilmişti ama ölü canlar kadar ölü aşklar da sözde barışı sulamıştı."
Ekimin ilk haftası biterken sonbahar da ufaktan yerini kışa bırakmanın hazırlıklarına başlamıştı. Ormandan saraya olan yürüyüşümüz boyunca ormandan ateşin kızılından ve güneşin sarısından yapraklarla doluydu. Oldukça güzel bir görüntü olmasının yanı sıra bu şehirdeki mevsim değişiklerine şahitlik etmek olumlu etkiliyordu.
Hayatın devam ettiğini görmek insanın damardan aldığı bir yaşama enerjisi gibiydi.
Sarayın devasa kapılarından girdiğimizde elim hala Duman'ın avcunun içindeydi. Bize dönen gözlerin üzerinde durmadan kalın topuklu botlarımın üzerinde hızlı adımlarla ilerlemeyi sürdürdüm. Bir gün kadar erken gelmiştik ve hazırlıkların curcunası, telaşı dört bir yanımızı sarmıştı. Güvenlik işiyle elbette ki Duman ilgilenecekti, ben kızlara yardım departmanındaydım.
Hızlıca merdivenleri tırmanarak yukarı, kraliyet ailesinin kaldığı kata ulaştığımızda buradaki kalabalığın daha fazla olduğunu fark ettim. Öte yandan Ceyda'nın isyankâr sesi koridorun diğer ucundan duyuluyordu. O gibi birisinin bunlardan çabuk sıkılacağını tahmin etmek o kadar da zor değildi. Onun için ayrılan odanın salonundalardı ve biz kapıdan girdiğimizde koltuğun kenarına büzülmüş, ona uzatılan dergiye bir Yılana bakar gibi bakıyordu.
"Şamdanları seçmen gerek," diyordu Su. O da koltuğun diğer köşesindeydi ve Ceyda'nın aksine bir katalog denizindeydi.
"Öğrencilerim beni bekliyordur," dedi Ceyda gözlerini kırpıştırarak. "Gidemez miyim?"
"Saçmalama Ceyda." Su gözlerini devirerek kataloğu ona doğru attı. "Sen gelinsin ve gelinler nişanların arifesinde ders vermeye gitmezler."
"Bence de," dedim ceketimin fermuarını indirirken.
"Sen de mi be?" dedi Ceyda eline geçen ilk dergiyi bana attığında.
"Hey, o dergi çiçekler için! En önemlisi!" Su öfkeyle söylenirken bana atılan dergiyi havada kapan kişi Duman oldu ve bana uzattı onu. Bu esnada Ceyda bir umut gözlerini ona dikmişti.
"Hocam, bana vereceğiniz bir emir yok mu?" derken o kadar içten görünüyordu ki bir an ona gerçekten üzüldüm. Evet, bütün bunları onun yerine biz de yapabilirdik ama o olmadan bütün bunlara bizim karar vermemizin ne anlamı vardı ki?
"O artık senin hocan değil." Su usulca sayfayı değiştirdi. "Teknik olarak artık sana emir de veremez." Duman'ın gözleri kuzeni ile öğrencisi arasında gidip geldi, ben bile Ceyda'nın bu bakışları karşısında ikna olmak üzereydim ki Duman bir adım geri attı.
"Benden sana son bir hoca tavsiyesi, bir oda dolusu Yılanlarla dövüşmeyi Su'yla tartışmaya tercih et. Daha az efor harcarsın."
"Ne kadar doğru bir karar ve tavsiye." Açtığı sayfayı bana çevirdi. "Bu sandalyelere ne dersin?"
Kısa bir an duraksadım ama sonunda gözlerini gözlerime dikerek bana dik dik baktığında nefesimi bıraktım. "Güzelmiş."
"Ben gidiyorum." Eğilip yanağıma küçük bir öpücük bıraktığında başımı ona çevirdim. Kısa kalan boyumdan şikâyetçi olmadan çenesinin altını öptüm ve gülümsedim. "Acil yardım gerekirse çağır beni." Başımı sallayarak koyu gözlerine son bir bakış attım ve kızların yanına vardım. Kendimi koltuğa bıraktığım an Ceyda'nın bıkkın, Su'nun ise öfkeli bakışları bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°
Fantasy"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi ile bir hayat kurmak için çabalarken şehrin sırları karanlıklardan çıkmaya başlar. Bu sırlar onun gerç...