37.Bölüm: KANLI MAKAS

En başından başla
                                    

"Öğrenmeyecek." Dedim daha fazla konuşmasına tahammül edemeyerek.

"Her sır bir gün ortaya çıkar Aşkın." Dedi gözleri biraz daha kısılırken.

"Bu olay sanki pek Şahin'in tarzı değil, Aylin'i kaçırması falan. Ferda olayında bile direkt kaçıran o değildi, sadece durumdan istifade etti. Ancak öylece açık şekilde saldırması bana hiç mantıklı gelmiyor." Pusat araya girerek Ateş'le aramdaki gergin konuşmayı bölmüştü.

"Bana da mantıklı gelmiyor, bir iş var altında." Dedi Ateş de bakışlarını Pusat'a çevirerek.

Kadehimin kalanını içerken, kafamı cama çevirdim. Bulutları üstünden seyrederken, zihnim benimle konuşmaya devam ediyordu. İki ucu kanlı makas ellerimdeydi, o makasın arasındaydım, o makasın kendisiydim. Makas her kapandığında Aşkın biraz daha sönüyordu V'nin vahşi ateşiyle.  

Çok geçmeden uçak inmişti, vakit kaybetmeden Ateş'in arabalarından birine yürürken Ateş kolumu tutarak durdurdu beni.

"Birlikte olalım, tek başına bir işe kalkışma." Şu sürekli nasihat veren sakin hali artık sabrımı zorluyordu.

"Ben hep tek başıma işlere kalkışırım Ateş, ben kendi yöntemimle arayacağım, sen de bir gelişme olursa haber verirsin." Sözlerimle nefesini sıkıntıyla verdi.

"Yapacağın en küçük hamle seni ifşa edebilir." 

"Vakit kaybediyoruz." Dedim kolumdaki eline bakarak. Pes ederek çekti elini, onu arkamda bırakarak hızla arabalarından birine bindim ve oradan uzaklaştım.

Ateş'in arabasını rıhtıma bırakarak, kulübeye geçtim. Ahşap zemini kaldırarak aşağı kata indim, şifreli odaya girerken hareketlerim çok hızlıydı. İhtiyar tahmin ettiğim gibi buradaydı. Koltuğuna oturmuş, düşünüyordu. Odaya girdiğimi biliyordu ama dönüp bakmadı bana.

"Ablam." Dedim sadece ve büyük bilgisayarımın önüne geçerek olay anını araştırmaya başladım. "Neredeydin ihtiyar?"

"Burada olsaydım onu almasına asla izin vermezdim." Dedi düşünceli şekilde.

"Sen hiçbir zaman burada değilsin ki zaten ihtiyar."

Dudaklarında soğuk ve acı dolu bir gülüş oluştu. "Doğru, hiçbir zaman değildim." Bakışlarımı önümdeki bilgisayara çevirdim. "Öfkeyle hareket etme çocuk." Herkes bunu sayıklayıp duruyordu.

"Ablamı kaçırdılar ihtiyar, bunu nasıl söyleyebiliyorsun?"

"Kendini açığa verecek en ufak bir hareket yaparsan oyunun seyrini değiştirirsin."

"Oyun umurumda değil, V umurumda değil, ablamdan bahsediyoruz. Hiçbir şey ondan daha önemli değil."

"Öyle olsaydı sen hiçbir zaman V olmazdın. Bırak Ateş sana yardım etsin, V kimliğini hiç işin içine katma. O sardı başına bu belayı, o temizlesin." Dedi kaptanın tok sesi büyük bir sakinlikle. Bakışlarımı ihtiyarın yaşlılıktan buruşmuş yüzüne çevirdim. O kırışmış teninin her bir çizgisinde bir asra yetecek keder ve yaşanmışlık olduğunu biliyordum. Sözlerinin önemli olduğunu da biliyordum ama her şey çoktan çığırından çıkmıştı.

"Ablamın canını ne bir adamın gücüne ne de bir adamın vicdanına bırakırım. Şahin oyun mu istiyor? Oynayalım." Kamera kayıtlarını incelemeye başladım, Şahin'in sistemine sızmaya çalıştım ancak çok iyi korunduğu için belli kısımdan sonrasını açamadım.

Sisteminden vazgeçip, yakın adamlarının telefonlarına sızmaya karar verdim. Ancak konuyla ilgili hiç mesaj yoktu, sadece ablamın kaçırılma saatinden önce Şahin'in iki adamının konuşması vardı. Biri diğerine, 'Plan ters gitti, Şahin abi destek çağırıyor.' Diye bir mesaj atmıştı.

ATEŞPARE ( 18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin