Abdest ol gidiyoruz yatsı namazını kılalım dedi.
Namazı kıldıktan sonra da , odada ki ahşap oymasını sandığı açtı.
İçinden beyaz bir örtü çıkardı .
Ardından da bakır bir kürek.
Bunların ne işe yarayacağını zaten biliyorsun dedi.
Şimdi bu kefeni al ve üzerini bununla iyice sar dedi.
Bu kefen cin musallatı ile ölmüş , daha doğrusu kendi sahip olduğu kafir cin tarafından öldürülmüş bşr büyücüye ait.
Yıllar önce buna sahip olmuştum dedi.
Hadi gel şimdi işimiz uzun diyip , birlikte , tüm gözlerden uzak , ormanlık bir alana doğru gittik.
Küreği bana attı.
Al bakalım.
Mezarıda bana kazdırma dedi gülümseyerek.
Ben mezarı kazmaya başladım.
Yaklaşık 1 saatin sonunda , içine sığınabileceğim kadar çukur açmıştım.
Ardından , bana içine gir ve her zaman okuduğun duayı okumaya başla , yolculuk sırasında. Önüne engeller çıkabilir , sakın korkma dedi.
Daha sonra da bakır kürekle üzerime toprak atmaya başladı.
Nefes alabileceğim kadar gömdümten sonra , ben de dualar ederek uyumaya çalıştım.
Çok geçmeden de , kendimi kızıllığın yoğun olduğu bir ortamda buldum.
Boşlukta süzülürken , karşımda belki yüzlerce korkunç yaratıklar ve acı çeken , hatta birbirini öldüren varlıklar vardı.
Ben onları görebiliyordum ama onlar beni görmüyolardı , ya da görmezden geliyorlardı.
Tam karşımda , alev alev yanan , büyük zırhlı kapıya benzer birşey gördüm.
O tarafa doğru süzüldüm.
Hiç zorluk çekmeden kapıdan girdiğim anda, ayaklarım yere bastı.
Burası çok tuhaf , sıcak ve oldukçada korkutucuydu.
Yere basarken Ayağımın altı aşırı derece de yanıyordu.
Etraf ta , ne bir ağaç var , ne de ufak bir ot.
Heryerde alen alen yanıyordu.
Dev bir yangının ortasında kalmışsınız gibi düşünün.
Çok basık bir havası vardı.
Yagaş yavaş ilerlerken , çok uzağımda maliği gördüm.
Eline ve ayağına demir prangalar vurulmuş , etrafında ise onlarca ifrit , eğlenerek dans ediyordu sanki.
Oraya doğru ilerledim.
Tam yaklaşacakken , tam 2 metre uzağımda , aniden dev gibi bir yangın çıktı.
Çok geçmedi ki , alev topunun içerisinden mihrezin lanet olası oğlu belirdi.
Açıkçası , buraya geleceğinş düşünmüyordum.
Ama seni takdir ettim , gerçekten cesaretliymişsin ademoğlu , geri dönemeyeceğini bile bile bhraya gelmen beni şaşırttı dedi.
Ben ise , lafı uzatma , ne yapmak istiyorsan bana yap , maliği bırak , ben burdayım , ne yapıyorsan bana yap dedim
Mihrezin oğlu ise , yardımcını sana vereceğime dair söz vermedim , gel onu al dedim.
Ama madem buraya kadar cesaret edip geldin , onu sana vereceğim diyip , arkasını dönüp , çözün onu dedi.
İfrit ordusu maliği çözdü.
Mihrezin oğlu ise , hiç tereddüt etmeden bir emir daha verdi !! Ateşe atın , öldürün dedi
Bu emri duyar duymaz ben koşmaya başladım ve maliği tutan ifritleri ettiğim dualar ile bertaraf etmeye çalıştım , tam o sıra maliği ateşten kuyuya atmak üzereydiler ama son bir gayretle maliği onların elinden çekip almam la birlikte , kurtardım onu.
Ama bu sefer beni de yakalayıp zincire vurdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜDDAM'IN HAYATI - SEYYİD ALİ - Korku Hikayeleri - Paranormal - Korku
FantasyBu kitap , paranormal alanda yazılan kitapların en iyileri arasında yer almaya adaydır. LÜTFEN OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN. Hikayenin tüm hakları , YOUTUBE : SİMSİYAH KORKU HIKAYELERİ KANALINA AİTTİR VE TÜM BÖLÜMLER YOUTUBE KANALINDA SESLENDİRİLMİŞTİR...