görmek
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]görmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi görür)
- (nöroloji, fizyoloji) göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- anlamak, kavramak, sezmek
- Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. - R. E. Ünaydın
- yanına gidip konuşmak
- Bugün müdürü göreceğim.
- bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
- belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
- Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük. - F. R. Atay
- yapmak, etmek
- İş görmek. Masraf görmek.
- kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak
- almak
- Birinden ders görmek.
- bir şeye erişmek
- Cebi para görmek.
- çok değer vermek
- Gözü yalnız parayı görüyor.
- bir işleme uğramak
- Teftiş görmek.
- yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak
- Ev güneş görüyor.
- ziyaret etmek
- karşılaşmak, rastlaşmak
- gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak
- Körler parmaklarıyla görürler.
- sahne olmak, geçirmek
- Bu ova çok savaş gördü.
- saymak, herhangi bir şey gibi görmek
- gezmek
- Ankara'yı gördün mü?
- vermek
- Baba hiç param yok, biraz görsen beni, dediği sabahı minnetle anımsar Ali Bey. - N. Meriç
- (spor) takım arkadaşlarından en uygun olanına pas atmak
Deyimler
[değiştir]çoban kulübesinde padişah düşü görmek, çoban kulübesinde padişah rüyası görmek, dartıla dartıla iş görmek, ders görmek, gerçeği görmek, güneş görmek, iş görmek, leyleği havada görmek, mürüvvetini görmek, şeşi beş görmek, tozpembe görmek
Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "görmek" maddesi
Türkmence
[değiştir]Eylem
[değiştir]görmek
- (nöroloji, fizyoloji) görmek
- bakmak
Kaynakça
[değiştir]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.