Recep Tayyip Erdoğan Hükûmeti döneminde sivil-asker ilişkileri
Bu maddenin daha doğru ve güvenilir bilgi sunması için güncellenmesi gerekmektedir. Daha fazla bilgi için tartışma sayfasına bakınız. (Temmuz 2023) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Recep Tayyip Erdoğan hükümeti döneminde sivil-asker ilişkileri normalleşme yönünde ilerlemiş ve ordunun etkisi azalmıştır. İktidarı boyunca, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) sık sık orduyla karşı karşıya geldi ve ülkenin laik müesses nizamının bir ayağına meydan okuyarak siyasi güç kazandı.[1]
Türkiye'de 3 Kasım 2002 genel seçimlerinin ardından iktidara gelen AK Parti, 1960'lardan bu yana güçlü Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) periyodik olarak askerî müdahaleler gerçekleştirdiği Türkiye'de ordu ile ters düşen ilk hükûmet değil. Ancak sivil-asker ilişkilerindeki güç dengesinin değişmesi, AK Partinin Türkiye'nin siyasi manzarasında yaptığı en önemli değişikliklerden biri oldu.
AK Partinin iktidarda olduğu dönemde ordu, AK Partinin niyetlerinden şüphe duymaya devam etmekle birlikte, siyasi konularda kamuoyuna açıklama yapma konusunda çok daha az hevesli ve Türkiye'nin standartlarını Avrupa Birliği standartlarıyla daha fazla uyumlaştırma çabalarında, bu tür hamleler TSK'nin kendi yetkilerini kısıtlasa bile, daha işbirlikçi hale geldi.
Erdoğan'ın görev süresi boyunca genelkurmay başkanları
[değiştir | kaynağı değiştir]Aşağıdaki kişiler 2002'den günümüze kadar genelkurmay başkanı olarak görev yapmıştır:
- Hilmi Özkök (2002-2006)
- Yaşar Büyükanıt (2006-2008)
- İlker Başbuğ (2008-2010)
- Işık Koşaner (2010-2011)
- Necdet Özel (2011-2015)
- Hulusi Akar (2015-2018)
- Ümit Dündar (2018, vekaleten)
- Yaşar Güler (2018-2023)
- Musa Avsever (2023, vekaleten)
- Metin Gürak (2023-günümüz)
Tarih
[değiştir | kaynağı değiştir]Adalet ve Kalkınma Partisinin yükselişi
[değiştir | kaynağı değiştir]Kendisini laik, demokratik ve cumhuriyetçi Türk devletinin koruyucusu olarak gören ordu, 2002 sonundaki ilk AK Parti hükümetinden bu yana, ülkenin laik rejiminin altını oymayı amaçlayan "İslam yanlısı bir parti" olarak gördüklerini izledi. Ordu, 1996 yılında İslamcı Refah Partisine başarılı bir şekilde meydan okumuş ve 28 Şubat Süreci olarak bilinen aylar süren mücadelenin ardından başbakan Necmettin Erbakan hükümetini devirmişti. Süreç, Erbakan'ın hükûmetten istifası ve partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasıyla sonuçlandı.[2]
Ancak 2000'li yıllarda siyasi ortam ordunun siyasetteki etkisi için o kadar da elverişli değildi. Bu değişimin ilk nedeni, ülkede demokratikleşme fikrini besleyen Avrupa Birliği üyelik süreciydi; bir diğeri ise AKP'nin 2002'de bu "demokrat muhafazakar partiye" Mecliste açık bir çoğunluk kazandıran seçim zaferiydi. Geçmişte pek çok üyesinin siyasi tercihlerinin nelere yol açtığını gören AK Parti, bu kez orduyla karşı karşıya gelme konusunda kararlıydı.
Ordunun siyasetteki etkisine son derece eleştirel yaklaşan Avrupa Birliği'ne üyelik müzakereleri hiç şüphesiz AK Partinin elini güçlendirdi. Daha önce ülkeyi yöneten üç partili koalisyon 2001 ve 2002'de bu etkiyi kırmak için ilk adımları atmış ve AK Partinin ordunun siyasi etkisine karşı daha fazla hareket etmesi için uygun bir ortamın hazırlanmasına yardımcı olmuştu.
"1999 yılından bu yana, ordu üzerindeki sivil kontrol güçlendirilmiştir. Anayasal ve yasal çerçeve, silahlı kuvvetlerin sivil otoriteler karşısındaki konumunu netleştirecek şekilde değiştirilmiştir," diyen Avrupa Birliği, 2004 Türkiye İlerleme Raporu'nda sivil-asker ilişkilerine ilişkin çeşitli gelişmelere yer vermiştir. "Geçtiğimiz yıl içinde, AB üyesi ülkelerdeki uygulamalarla uyum sağlanması amacıyla, ordu üzerindeki sivil denetimin güçlendirilmesi için bir dizi değişiklik yapılmıştır."[3]
2001 yılında Milli Güvenlik Kurulunu (MGK) düzenleyen yasa değişerek ülkenin en üst güvenlik kurulunun sivil üye sayısı artırılmış bir danışma kuruluna dönüştürülmüştür. AKP 2003 yılında Milli Güvenlik Kurulunun görev ve yapısını daha da değiştirerek sivil bir sekreter atanmasının önünü açmış ve kurulun toplantı sıklığını iki ayda bire indirmiştir.
Parlamentonun ordunun savunma harcamalarına ilişkin bütçesi üzerindeki denetimini güçlendirmek amacıyla hükûmet 2003 yılında Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda değişiklikler yapmıştır. Bu değişikliklerin uygulanmasında hâlâ zorluklar olmasına rağmen, bu değişiklik savunma harcamalarının Parlamento tarafından tam olarak denetlenmesi için yeni bir temel oluşturmuştur. Buna ek olarak, AK Parti hükûmeti döneminde ordunun bütçesi eğitim bütçesinden daha küçük hale gelmiştir.[4]
2006 yılında Askeri Ceza Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle, askerî personel ve siviller birlikte suç işlemedikçe askeri mahkemelerin barış zamanında sivilleri yargılaması engellenmiştir. Bunu, 2009'da sivil mahkemelerin askerî personeli barış zamanında Ağır Ceza Mahkemesine tabi suçlardan yargılamasına izin veren yasa izledi. 2010 yılında, ordunun belirli koşullar altında sivil makamların talebi olmaksızın iç meselelere yönelik operasyonlar yürütmesine izin veren gizli bir plan olan EMASYA protokolü, Genelkurmay Başkanı'nın onayıyla iptal edildi.[5]
2010 yılında halk tarafından referandumda onaylanan bir anayasa değişikliği, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla ihraç edilen askerî personelin temyize gitmesinin önünü açtı.[6]
27 Nisan muhtırası
[değiştir | kaynağı değiştir]AK Partinin ordunun siyasi alana müdahale araçlarını azaltmaya yönelik yasal hamlelerine rağmen, ordu önemli bir siyasi etki yaratmaya devam etmiştir. Genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları ve daha düşük rütbeli askerî personel iç ve dış politika konularında, çoğu hükûmeti eleştiren görüşlerini ifade etmekten çekinmemiştir.
Ordu ile hükûmet arasında derin çatlaklara neden olan en önemli konu, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 2007 yılında iktidar partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak seçilmesine itiraz eden ve ordunun internet sitesinde yayınlanan gece yarısı e-muhtırasıydı. Ordu, eşi başörtülü olan Gül'ün seçilmesinin ülkenin laik düzenine zarar verebileceğini savunuyordu.
Beklenenin aksine hükûmet, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın e-muhtırasına sert bir yanıt verdi ve cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinin askerlerle bir ilgisi olmadığını söyledi.[7] Bu meydan okumanın ardından Büyükanıt ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe Sarayı'nda gizli bir görüşme yaptılar.
Tüm bu gerginliğe rağmen Gül sonunda cumhurbaşkanı seçildi ve Türkiye'nin eşi başörtülü olan ilk devlet başkanı oldu. Üst düzey generaller First Lady Hayrünnisa Gül'ün de bulunacağı resmi etkinliklere katılmaktan kaçındıkları için bu durum Gül ile ordu arasında bir sorun olmaya devam etti.
Kovuşturmalar
[değiştir | kaynağı değiştir]İktidar partisi, 2003 ve 2004 yıllarında hükûmete karşı darbe planları yaptıkları iddiasıyla aralarında eski dört yıldızlı generallerin de bulunduğu üst düzey askerî personel hakkında adli kovuşturma başlatan savcıları destekledi. Ergenekon ve Balyoz davaları kapsamında yüzlerce emekli ve muvazzaf askerî personelin yanı sıra diğer önde gelen isimler de hükûmeti devirmeye teşebbüs suçlamasıyla savcılar tarafından tutuklandılar.[8] Bu davalar, ilk kez bu kadar yüksek rütbeli askerî personelin antidemokratik hareketlerle suçlandığı ve sivil savcılar tarafından yargılandığı davalar oldu.[9]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ Demirtaş, Serkan (2 Kasım 2010). "Civil-military ties enter new era in Turkey under AKP rule". Hürriyet Daily News. 4 Kasım 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ Stephen Kinzer (24 Kasım 1997). "Turkish Court to Rule on Future of Former Premier's Islamic Party". The New York Times. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ "2004 Progress Report on Turkey" (PDF). European Commission. 5 Ekim 2004. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ "Bir numaralı bütçe Eğitim'e". Anatolian Agency. Sinop: Yeni Şafak. 19 Kasım 2008. 16 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ Delphine Strauss (5 Şubat 2010). "Turkey tries to rebuild confidence in military". Financial Times. Ankara. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ "Turkish Daily Press - September 3, 2010". Gatestone Institute (İngilizce). 3 Eylül 2010. 12 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2023.
- ^ Reuters (28 Nisan 2007). "Turkish govt slams army threat". ABC News. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ Anita McNaught (26 Şubat 2010). "Turkey's 'sledgehammer plot'". Al Jazeera. İstanbul. 2 Şubat 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.
- ^ Erdal, Büşra (17 Aralık 2010). "Turkey challenges Sledgehammer coup plot in historic trial". Today's Zaman. İstanbul. 20 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2011.