Eldfell

İzlanda'ya bağlı Heimaey Adası'nda bulunan 204 metre yüksekliğinde bir yanardağ

Eldfell, İzlanda'ya bağlı Heimaey Adası'nda bulunan 204 metre yüksekliğinde bir yanardağdır. 23 Ocak 1973 tarihinde Heimaey kasabasının hemen dışında bir alanda hiç beklenmedik bir biçimde harekete geçmiş ve büyük bir volkan felaketine neden olmuştur. Bu olaydan sonra İzlandalılar adaya Ateş Dağı anlamına gelen Eldfell demişlerdir.

Eldfell
Dağın görünümü
Harita
En yüksek noktası
Yükseklik204 m
Çıkıntı200 metre (660 ft)
Coğrafya
Konum İzlanda, Heimaey
Jeoloji
Dağ türüVolkanik

Yanardağın hareketlenmesi ada içinde büyük bir kriz oluşmasına neden olmuş ve neredeyse kalıcı olarak boşaltılmasına yol açmıştır. Volkandan çıkan küller adanın büyük bir bölümünü kaplamış, pek çok evi yok etmiş ve akan lavlar, balıkçılık ile geçinen adanın ana gelir kaynağı olan limanı tehdit eder hâle gelmiştir. Yanardağdan çıkarak ilerlemeyi sürdüren lavları soğutmak için bir işbirliği başlatılmış ve deniz suyu akmakta olan lavlar üzerine pompalanmıştır. Uygulamaya konan bu plan başarıya ulaşmış ve kasabanın limanının yitirilmesinin önüne geçilmiştir. Püskürmelerin bitiminin sonrasında adalılar yavaş yavaş soğumakta olan lavlardan, sıcak su sağlamak ve elektrik enerjisi üretmek için yararlanmışlardır. Ayrıca volkandan yayılan püskürüklerin bir bölümü adanın küçük havaalanının uçak pistini genişletmek için bir bölümüyse üzerinde 200 yeni ev inşa edilecek bir alan yaratmak için kullanmıştır.

Püskürmelerin öncesi

değiştir

İzlanda, Orta Atlantik yükselimi üzerinde, Kuzey Amerika ve Avrasya levhalarının birbirinden ayrılma yönünde hareket ettiği bir bölgede bulunmasından dolayı sık sık volkanik hareketlenmelerin yaşandığı bir yerdir.

Vestmann Adaları (İzlandaca: Vestmannaeyjar) İzlanda'nın güney kıyılarında bulunan ve irili ufaklı pek çok adadan oluşan bir takımadadır. Takımadanın her bir üyesi Holosen Çağı'ndan bu yana gerçekleşen volkanik hareketlenmeler sonucu ortaya çıkmışlardır. Bu üyelerden meskun olan tek ada, aynı zamanda en büyük olan Heimaey'dir. 1973'teki püskürmeden önce de Heimaey'de bulunan en eski volkanik bulgu, 5.000 yıl önce bir püskürme sonucu oluşmuş 200 metre yüksekliğindeki Helgafell'dir.[1]

Vestmann Takımadaları'na ilk yerleşenler MS 874 yılında anakaradaki Norslardan kaçan İrlandalı köleler olmuştur.[1] Buraya gelen kişiler İskandinavya'dan batıda olduklarından adalara bunu anlatan Vestmann adını verdiler. Tarihi boyunca içme suyu yokluğu ile mücadele etmesine ve sık sık korsanların saldırılarına maruz kalmasına rağmen Heimaey, kısa zamanda balıkçılığın hızla gelişmesiyle kalkındı ve İzlanda'da bu sektörün en önemli merkezi hâline geldi. Ülkenin güneyindeki iyi birkaç limandan biri buraya kuruldu ve büyük oranlarda balık sağlayarak daha çok kazanç sağladı.[1]

Takımadada ilk yerleşimin gerçekleştiği tarihten başlayarak 1963'e dek bilinen hiçbir volkanik püskürme olmamıştır.[1] Heimaey'in 20 kilometre güneybatısında başlayarak 4 yıl boyunca süren ve sonunda Surtsey Adası'nı oluşturan hareketlenme bölgede bilinen ilk patlamadır.[1] Ancak bunun yanı sıra 1637 ve 1896 yılları arasında açık denizde hareketlilikler olmuş olması olasıdır. Bazı bilim insanlarının yaptıkları kuramsal açıklamalara göre takımadadaki hareketliliklerin artmasının nedeni İzlanda'dan geçen yarıkların güneye doğru genişlemesidir.

Püskürmenin başlaması

değiştir

21 Ocak 1973 günü saat 20.00 sularında Heimaey'de bir dizi küçük yer sarsıntısı oluşmaya başladı.[2] Adada yaşayan kişilerce duyumsanamayacak kadar küçük olan bu sarsıntılar 60 kilometre uzaklıktaki sismik araştırma merkezinden kolayca kaydedilebiliyordu. Bu istasyonda 22 Ocak günü saat 01.00 ile 03.00 arasında yüzün üzerinde küçük sarsıntı kaydedildi. Bu küçük depremler o gün saat 11.00'e dek azalarak sürdü ve 23.00 dolaylarında bütünüyle durdu. O saatten, ertesi gün 01.34'e kadar yalnızca birkaç küçük sarsıntı kaydedilebildi. Bunların içinde en büyüğü Richter Ölçeği'ne göre 2.7 büyüklüğündeydi.[2]

İzlanda'nın bulunduğu konuma bakıldığında, üzerinde olduğu bölgede bu tip küçük yer sarsıntıları oldukça yaygın olaylardır ve o güne dek olan sarsıntıların hiçbiri büyük bir yanardağ patlaması olacağına ilişkin bir ipucu olmamıştır. Bu nedenle Eldfell'in de ilk püskürmesi hiç beklenmedik bir biçimde gelmişti. 23 Ocak günü saat 01.55'te adanın doğu bölgesinde, yerleşim merkezinin yaklaşık 1 kilometre uzağında bir noktada ilk yarık açıldı. Yarık Heimaey'in kilisesinin olduğu Kirkjubær bölgesineyse 200 metre uzaklıktaydı.[2][3]

Yarık kısa sürede hızla büyüyerek uzunlukta 2 kilometreye ulaştı. Tam olarak adanın bir kıyısından karşı kıyısını kadar uzanıyordu. Bunun yanında bu yarığın kuzey ve güneydeki uç noktalarının da denizde bittiği yerlerde, deniz tabanında hareketlenmeler başladı. Püskürmenin başladığı andan başlayarak hızla büyümeyi sürdüren yarık ilk birkaç saatte 3 kilometreye ulaştı ve muazzam miktarlarda lav çıkarttı. İlerleyen saatlerde lav akımı yarığın yalnızca bir kolunda, yaşlı yanardağ Helgafell'in 0,8 kilometre uzağında yani Heimaey kasabasının doğu ucundan biraz uzak bir bölgede yoğunlaştı.

Püskürmelerin ilk günleri boyunca, bu yarıktan çıkan lav ve malzemenin miktarının saniyede 100 metreküp olduğu tahmin edilmektedir. Yer altından gelen tüm bu malzemeler çıktığı yerde birikerek iki gün içinde, 100 metre yüksekliğinde konik bir dağ oluşturmuştur.[4] Kilisenin bulunduğu Kirkjubær bölgesine olan yakınlığı nedeniyle ilk önce bu dağa Kirkjufell (Kilise Dağı) adı verilmiştir. Ancak bu ad resmî olarak kabul görmemiş ve İzlanda Yer ve Bölge Adlandırma Komitesi tarafından reddedilerek adı, Eldfell (Ateş Dağı) olarak duyurulmuştur.

Kentin tahliyesi

değiştir

Püskürmenin ilk saatlerinde, İzlanda Ülke Sivil Savunma Örgütü daha önceden kararlaştırılmış acil eylem planlarına göre Heimaey'de yaşayan tüm nüfusu adanın dışındaki çeşitli bölgelere tahliye etti. Heimaey'in boşaltılması son derece gerekliydi çünkü ilerleyen lavlar yavaş yavaş kasabanın doğu ucuna doğru yönelmişti. Bununla birlikte küçük ada bütünüyle ağır bir kül tabakası ile kaplanma tehdidi ile karşı karşıyaydı.

Yanardağdaki hareketliliğin başlamasının yalnızca birkaç gün öncesinde bölgede yaşanmış olan şiddetli bir fırtına nedeniyle adaya bağlı tüm gemiler adanın limanına sığınmış durumdaydı.[2][5] Bu da sivil savunma örgütüne adayı çok hızlı bir biçimde boşaltmakta büyük yardım sağladı. Tahliye işlemlerini gerçekleştirebilmek amacıyla itfaiye arabaları sirenlerini çalarak kent içinde dolaştılar ve adanın sakinlerini taşınabilir olan ve yalnızca en değerli eşyaları ile birlikte limanda topladılar. Tahliye amaçlı adadan ayrılan ilk tekne 02.30 sularında Þorlákshöfn'e doğru yola çıktı.[2] Bu teknenin adadan ayrılmasını izleyen yarım saat içinde de yanardağdaki ilk püskürme başladı.

Ada sakinlerinin büyük bir bölümü adayı teknelerle terk etti. Şans eseri lav, duman ve küller adanın küçük havaalanını hemen etkilemedi bu nedenle birkaç kişinin adadan havayoluyla tahliye edilmesi başarılabildi.[2] Havayolu, genelde denizyoluyla adadan ayrılması uygun olmayan -özellikle de adanın hastanesindeki ağır hastalar için- kullanıldı. Püskürmenin ilk anından başlayarak altı saat içinde adadaki yaklaşık 5.300 kişinin hemen hepsi güvenli bir biçimde anakaraya götürülmüştü.[2][4] Yaklaşık 500 gönüllü bazı önemli işlerin idaresini sürdürmek ve tehlike altında olan evlerdeki değerli eşyaları kurtarmak için kaldılar. Bu kişiler ilk olarak at, sığır ve koyun sürüleri gibi ahır hayvanlarını telef olmamaları için derhâl kestiler.

Lav ve küllerin neden olduğu yıkım

değiştir
 
Küller altında kalan evler

Oluşan yarığa yakın noktada olan tüm evler akan lavlar ve açığa çıkan malzeme tarafından hızla yok edildi. Püskürmenin başlamasının ardından ilk birkaç gün içinde etkili olan rüzgârlar yönünü batıya doğru çevirdi. Bu olay, yanardağdan lavlar ile birlikte çıkan duman ve küllerin adanın kalan bölümlerine geniş bir biçimde yayılmasına ve büyük bir oranda tahribat yaratmasına neden oldu. Gökyüzünden evlerin üstlerine düşen küllerin ağırlığı nedeniyle pek çok ev çöktü. Ancak adadan ayrılmayarak kurtarma çalışmaları yürüten ekip kimi evlerin çatılarındaki külleri küreyerek ve pencereleri tahtalar ile örterek onlarca evi yıkılmaktan kurtardı. Ocak ayının sonuna gelindiğinde yanardağın ortaya çıkardığı malzeme ve küller yer yer 5 metre derinliğe ulaşıyordu.[1] Düşen küllerin yanı sıra pek çok ev de patlama biçiminde oluşan püskürmeler sonucu uzak yerlere fırlayan ateş parçacıkları nedeniyle ve hız kesmeden ilerleyen lav akıntıları ile yanarak yok oldu.

Şubat ayının başlarında, ağır malzeme ve kül çıkışı hızını kesmişti; ancak bu kez de akan lavlar ciddi zararlara neden olmaya başladı. Yarığın hemen kuzeyinde denizaltında gerçekleşen hareketlilikler adaya İzlanda anakarasından elektrik getirmekte olan bir kablo hattını ve su borularını kopardı ve lavlar adanın limanına doğru akmaya başladı.[3] Bunun üzerine hemen harekete geçildi ve adanın tek limanını kurtarmak için çalışmalar başlatıldı. Eğer adanın limanına bir şey olsaydı adadaki balıkçılık sektörü bütünüyle sekteye uğrayacaktı. Zira Heimaey, İzlanda'da tutulan balıkların yıllık %'ini karşıladığından bu adadaki limanda oluşacak en ufak bir tahribat ülke ekonomisine çok sarsıcı bir biçimde geri dönecekti.

Akan lavlar adanın doğu ucunda denizin içlerine doğru da ilerledi. Lavlar kıyıya eklenip denizin açıklarına doğru hızla birikip yığılarak adaya 2 kilometrekare kadar yeni toprak parçası ekledi.[6] Hız kesmeden ilerleyen lavlar, adanın doğu ucunda yüzlerce evi kül etti. Açığa çıkan lavlar yoğun ve tıkayıcıydı. İzlanda dilinde apalhraun adı verilen bu tip lavlar biriktiği alanlarda yer yer 40 metre derinliğe ulaştı. Püskürmelerin ilerleyen aşamalarında büyük bir lav kütlesi adada bulunan bir balık yetiştirme çiftliğini yok etti ve ikisine de büyük zarar verdi. Adanın enerji dağıtım merkezi de lavlar içinde kalarak yok oldu.[1]

Yanardağ kasabaya ve evlerin bulunduğu yerlere çok yakın bir noktada bulunmasına rağmen, bu felakette yalnızca bir kişi ölmüştür. Bu kişinin de ilaç çalmak için gizlice bir eczaneye girerek, olay yerinde zehirli dumanlardan etkilenerek ölen bir hırsız olduğu söylenmektedir. Pek çoğu küllere gömülen evlere dolan karbondioksit ve küçük oranlardaki başka zehirli gazlar daha sonra da bu evlere giren kişileri etkilemiştir.

Zehirli gazların birleşerek ortaya çıkardığı hasarları en aza indirgemek için, aralarında gazı geri itmek için yanardağın çıkardığı soğumuş malzemelerden yapılmış bir duvar inşa etmenin de olduğu pek çok yöntem denenmiştir. Gazların ortaya çıkan yarıktan yükseldiği ve buradan kasabaya yayıldığı sanılarak alınan bu önlemler kısmen yeterli olmuştur. Püskürmelerden kaynaklanan nedenlerden dolayı adada toplamda 300 ev yıkılmış, 30 ev de küllere gömülmüştür.[7]

Lav soğutma çalışmaları

değiştir
 
Denize doğru ilerleyen lavların deniz suyu ile buluşması

Hız kesmeden denize doğru ilerleyen lavların, kasabanın limanını yok etmesi olasılığı Heimaey'i tehdit eden en büyük etmendi. Derhâl harekete geçilerek planlar yapıldı ve adanın kuzeyinde lavları durdurabilmek için alçak bir kum tepeciği yapılması kararlaştırıldı; ancak lav akımının yavaşlatılabilmesi hâlinde bu yöntem gerekli olmayacaktı. Dünyanın çeşitli yerlerinde daha önceki felaketlerde uygulanan lav üzerine su püskürtme yöntemi Hawaii ve Etna Yanardağı gibi yerlerde küçük bir ölçüde uygulanmış ve sınırlı başarı elde etmişti. Ancak Heimaey'de Páll Zóphóníasson'un hızla yaptığı hesaplamalar sonucunda lavların üstüne lavlardan daha fazla oranda su püskürtülerek katılaştırılabileceği ortaya çıktı.[8]

7 Şubat günü, lav akıntısının en önde ilerleyen bölümünü soğutmak için başlatılan çalışmalarda lavlar üzerine pompalanan su miktarı saniyede 100 litre kadar küçük bir miktardı ancak bu girişimler büyük ölçüde başarılı oldu. Lavları soğutmak için kullanılan su yavaş ve azdı ancak elde edilebilecek en iyi sonuçlar alınmaktaydı. Lavları suyla durdurmanın başarılı olduğu görüldüğü andan itibaren lav akıntılarını durdurmak için sarf edilen çabalar da arttı.

Çalışmalar süresince kullanılan su kapasitesi mart ayına gelindiğinde arttırıldı. Aynı zamanda Eldfell'in doruğundan da büyük bir parça toprak kopmuştu ve akan lavlar ile birlikte kasabanın limanına doğru taşınmaktaydı. Bu toprak de kütlesi eğer limana ulaşsaydı limanı kullanılmaz hâle getirecekti. Bu nedenle toprak kütlesi ve lavların denize olan ilerleyişini durdurmak için 1 Mart günü İzlanda'dan adaya Sandey adında bir tarama gemisi getirildi. Bir profesör, gemiden adada çalışma yapan ekiplere çalışmalarını nerelerde yoğunlaştıracaklarına ve lavları en etkili biçimde nasıl durduracaklarına ilişkin önerilerde bulundu. Gezici adı takılan toprak kütlesi limana yakın bir noktada iki kola ayrıldı ve her iki parçası da durdurulabildi.

Daha sonraki aşamalarda yürütülen soğutma çalışmaları öncekilere göre çok daha geniş kapsamlı yapılıyordu. Sandey, akmakta olan lavlar üzerine saniyede 400 litre su püskürtebiliyordu. Lavların üzerine deniz suyunu püskürtmeyi sürekli kılmak için yapılan borularda bir ağ örüldü. Boruları destekleyen tahtadan ayaklar lavların ısısına dayanamadı ve ateş aldı. Lavlar en sıcak hâllerindeydi ve tahta desteklerin yanı sıra alüminyum destekler bile bu ısıda eridiler. Ancak borular lavlar içinde kalmasına karşın içlerinden geçmekte olan soğuk deniz suyu sayesinde lavlarca eritilmekten kurtuldular. Yaklaşık 1,2 hektarlık bir alanda lav soğutma işlemi başarılı oldu.[8]

 
Püskürmeler durduktan 4 ay sonra kasabanın caddelerinde birikmiş olan lavlar, 23 Temmuz 1973

Hız kesmeden akan lavlar üzerine borular döşeyerek engellemeye çalışmak oldukça tehlikeli bir işti. Aşırı oranda ortaya çıkan buharlar görüş mesafesini en aza indirgiyordu. Püskürmelerle gelen taş ver toprak gibi diğer malzemeler de buldozerler ile üzerinden geçilerek sert bir yüzey oluşturuldu ve lavlar bunlar yardımıyla durdurulmaya çalışıldı. Ancak bunlar bile ilerleyen lavların önünde günde neredeyse birkaç metre yer değiştiriyordu. Boru döşeyen işçiler de buldozerler ve görüş mesafesinin hemen hiç olmadığı buharlar içinde haberleşmek için kullandıkları telsizler ile işlerini sürdürdüler. Bu işçilerden pek çoğu küçük ölçekli yanıklarla yaralansalar da çalışmalar yürütülürken ciddi hiçbir kaza yaşanmadı.

Mart ayının sonunda, adanın 1/5'i lavlar ile kaplanmış durumdaydı ve bu nedenle su pompalama kapasitesinin arttırılması gerekiyordu. Bu amaçla Amerika Birleşik Devletleri'nden her biri saniyede 1000 litre su sağlama kapasitesi olan 32 pompa getirildi.[9] Tüm bu olanakların kullanıma açılmasıyla hızla soğutulan lavlar, kasabanın diğer bölümlerine ilerlemeyi durdurdu ve hareketi hızla kesilerek kısa süre içinde bütünüyle durdu. Ancak pompaların akslarında ilerleyen günlerde sorunlar yaşanmaya başlandı. Yağ için üretilmiş olan makinaların su pompalamak için kullanılmasından kaynaklandığı sanılan sorunların giderilmesi için başkent Reykjavík'de yeni parçalar üretildi ve adaya getirilerek kullanımlarına başlandı.[9]

Lav soğutma çalışmaları süresince yaşanan ilginç olaylardan biri de lavların üzerine püskürtülen deniz suyundan açığa çıkan yüksek oranlardaki tuzlardır. Bu çalışmalar sırasında büyük lav kütleleri beyaz tabakalar hâlinde tuzlar ile kaplanmıştır. Söndürme ve soğutma çalışmaları boyunca toplamda 180.000 ton tuz açığa çıktığı sanılmaktadır.[10]

Püskürmeler başladığı günden itibaren olay tüm dünya basınında manşetler ile duyuruldu. Ada ilk günden başlayarak İzlanda basın yayın ekiplerinin uğrak yeri oldu. Püskürmeler sürmekteyken olay Avrupa basınında sık sık yer alan haberlerden biri hâline geldi. Adalıların lavları durdurabilmek için harcadıkları yoğun emek pek çok dergi de kapak oldu. National Geographic dergisi 1973 yıllı Yanardağ bir İzlanda köyünü yok ediyor adlı sayısı ile bu olayı okuyucularına duyurmuştur. Püskürmelerin bitmesinin ardından Heimaey Adası başta olmak üzere, basında uyandırdığı geniş yankı nedeniyle İzlanda'da o yıl turizmde büyük bir patlama yaşanmıştır.[11]

Püskürmelerin sona ermesi

değiştir
 
Eldfell püskürmelerinin Heimaey'da yapmış olduğu değişiklikleri gösteren bir çizim

Hareketlilik boyunca dışa çıkan lavların ölçüsü, ilk birkaç gün geçtikten sonra hızla azaldı. İlk önceleri saniyede 100 metreküp malzeme çıkartan yanardağdan, 8 Şubat gününe gelindiğinde, saniyede ancak 60 metreküp malzeme çıkıyordu. Mart ayının ortasında çıkan ise saniyede 10 metreküpü geçmemekteydi.[1] Bu andan başlayarak azalma yavaşladı ve bir süre bu oranlarda sürdü. Ancak nisan ayının ortasında lav çıkış oranı saniyede 5 metreküpe kadar geriledi ve neredeyse durma noktasına geldi.[1]

26 Mayıs günü, Heimaey Adası'nın 4 kilometre kuzeydoğusunda ve anakaranın kıyılarından 1 kilometre uzakta, bir balıkçı teknesi tarafından kısa süreli denizaltı hareketlilikleri tespit edildi.[1] Heimaey'deki hareketlilik haziran ayında yüzeyde bütünüyle sona erdi. Yüzeyde görünen bir şey olmasa da lav çıkışlarının yeraltında birkaç gün daha sürmüş olduğu tahmin edilmektedir. Olayların bitmesinin kısa bir süre sonrasında, 150 metre uzaklıkta dağ ve çevresindeki deformasyonu ölçmekte olan bir eğimölçer, kraterde ve çevresinde ufak ölçekte bir çöküş kaydetti. Bu da püskürmeyi besleyen magma boşluğunun yavaş yavaş boşalmaya başladığının bir göstergesiydi.

Toplamda, 5 ay boyunca süren püskürmelerde yeraltından yüzeye çıkan lav ve diğer püskürüklerin oranının 0,25 kilometreküp olduğu varsayılmaktadır. Çıkan bu malzemeler birikerek adaya 2,5 kilometre genişliğinde yeni bir toprak parçası eklemiştir. Püskürme sonucu ada, öncesindeki hâline oranla toprak kazanarak büyümüştür.[5] Lavların kasabanın limanına ulaşmasını engellemek için limana lav taşıyan yol büyük ölçüde daraltılmış ancak kapatılmamıştır.

O günden bugüne Eldfell

değiştir
 
Püskürmelerden sonra lavların temizlendiği bir sokak

Yanardağ patlamalarından sonra ortaya çıkan püskürüklerin iç yapısı birkaç yıl boyunca ısı iletkenliğine bağlı olarak yüzlerce derece sıcaklıkta kalabilirler. Bu bağlamda, Eldfell'in püskürmesinin ardından bazı bilim insanları ada üzerinde biriken ve yavaş yavaş soğumakta olan lavlardan jeotermal enerji elde edebilmek için araştırmalar başlatmışlardır.[4][5] Çalışmalar ilerleyince ilk deneme sistemi kurulmuş ve 1974 yılında bu sisteme ilk ev bağlanmıştır. Bu evi çevredeki diğer evler ile adanın hastanesi izlemiştir. İşe yaradığı görülen yöntemden daha fazla istifade edebilmek amacıyla 1979 yılında daha büyük ölçekte 4 enerji tesisini daha inşa edilmiştir. Kurulan her bir tesis çevresindeki 100 metrekarelik bir alana enerji sağlamıştır. 15 yıl boyunca adadaki hemen her eve sıcak su sağlamaya başlayan bu tesislerden yaklaşık 40 megawatt'lık (MW) elektrik enerjisi de elde edilebilmiştir.[6]

 
Günümüzde Helgafell (solda) ve Eldfell (sağda). 1973 yılında Eldfell'in güneyinde oluşan hat açıkça görülüyor.

Patlamayla birlikte yüzeye çıkan katı püskürükler felaketten sonra adanın küçük havaalanının pistini genişletmek için kullanılmış ve yine bu püskürüklerle denize doğru 200 yeni evin inşa edilebileceği büyüklükte bir alan doldurulmuştur. Yanardağın harekete geçmesiyle adanın dışına tahliye edilen ada sakinlerinin yarısı 1974'ün ortalarına kadar evlerine geri döndüler. 1975 yılının mart ayındaysa adanın eski nüfusunun yaklaşık �'i adayaydı.[1] Patlama ve yangınlarla büyük hasara uğramış olan adanın yeniden imarı, tüm İzlandalılardan satış vergileri aracılığıyla toplanan paralar, büyük ölçüde Danimarka'nın katkıda bulunduğu 2,1 milyon dolarlık uluslararası yardım paraları, gönüllü kuruluşların destekleri ve Amerika Birleşik Devletleri'nin önemli parasal yardımlarıyla gerçekleştirilmiştir.[1] Adanın limanı kısa sürede eski önemini yeniden kazanmış olup, ada bugün hâlâ İzlanda'nın en önemli balıkçılık merkezidir.[12]

Yüzeye çıkan malzemelerle, püskürmelerin sonunda Eldfell'in en yüksek noktası 220 metreye erişmiştir.[1] O günden beri tepenin yüksekliği, iç çökmeler, toprak kaymaları ve püskürüklerin sıkışmasının yanı sıra rüzgâr erozyonu nedeniyle de 18 ila 20 metre kadar azalmıştır. Adalılar tümüyle çorak olan tepenin sırtlarını, erozyonun tepeyi daha da aşındırarak küçültmesini önlemek amacıyla çimlendirmişlerdir.[5] Eldfell bugün, adadaki öbür yanardağ Helgafell gibi hemen hemen tümüyle yeşillenmiştir.[13] Tepenin kuzey sırtına dinsel amaçlı olarak püskürmelerin durmasını ve ada halkının kurtulmasına adanmış küçük bir anıt dikilmiştir.[6]

Heimaey'de, Eldfell ile ilgili yaşanan kayda değer en son jeolojik hareketlilik 17 Haziran 2000 tarihinde meydana gelen Richter Ölçeği'ne göre 6.2 büyüklüğündeki bir yer sarsıntısıdır. 1896 yılından bu yana güney İzlanda'da kaydedilen en büyük sarsıntı olan bu depremde adaya anakaradan telefon ve elektrik sağlayan hatlar da zarar görmüştür.[2]

Kaynakça

değiştir
 
Kasabanın limanı. Siyah alanlar patlamanın olduğu dönemde oluşmuştur.
 
Heimaey'in İzlanda haritasındaki yeri
  1. ^ a b c d e f g h i j k l m "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 10 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Şubat 2008. 
  2. ^ a b c d e f g h "Arşivlenmiş kopya". 9 Nisan 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2008. 
  3. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 30 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2007. 
  4. ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 13 Mayıs 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2007. 
  5. ^ a b c d "Arşivlenmiş kopya". 27 Kasım 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2008. 
  6. ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 25 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2007. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 3 Eylül 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2008. 
  8. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 11 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2008. 
  9. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 30 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2008. 
  10. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Ekim 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2008. 
  11. ^ "http://www.xtreme.is/net/" (PDF). 29 Kasım 2004 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Temmuz 2007.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  12. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2008. 
  13. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2008. 

Kaynakça

değiştir
  1. Center for Short-Lived Phenomena Event Reports 1545, 1547, 1552, 1567 yılı basımları, Smithsonian Institution tarafından yayınlanmış
  2. Kristjansson L., Simon I., Cohen M.L., Björnsson S. (1975), Ground tilt measurements during the 1973 Heimaey eruption, Journal of Geophysical Research, v. 80, sf. 2951–2954
  3. Lava-Cooling Operations During the 1973 Eruption of Eldfell Volcano, Heimaey, Vestmannaeyjar, Iceland, U.S. Geological Survey Open-File Report 97-724
  4. Mattsson H., Hoskuldsson A. (2003), Geology of the Heimaey volcanic centre, south Iceland: early evolution of a central volcano in a propagating rift?, Journal of Volcanology and Geothermal Research, v. 127, sf. 55–71
  5. Williams Jr. R.S., Moore J.G., (1983), Man Against Volcano: The Eruption on Heimaey, Vestmannaeyjar, Iceland, 2. baskı, USGS tarafından yayınlanmış.
  6. John McPhee, The Control of Nature (1989) ISBN 0-374-12890-1 Kitabın bir bölümü Eldfell patlamasına, lav soğutma çalışmalarına ve felaketin çevreye etkilerine ayrılmış.
  7. K G Bertmarks förlag, Aktuellt 1973 (1973) ISSN 0343-6993, sf. 97-104

Koordinatlar: 63°26′K, 20°16′B