Şablon:GM/2017-06-27

Postmodern mimari ilk örneklerinin 1950'lerde başlıdığı varsayılan ve günümüz mimarisinde de etkisini sürdüren uluslararası bir üsluptur. Mimarlıkla postmodernitenin habercisi, genellikle modernizmin sahip olduğu uluslar arası üslubun biçimciliğine bir yanıt olarak "nüktenin, süslemenin ve göndermenin" geri dönüşüdür. Pek çok kültürel hareket gibi, postmodernizmin en fazla dillendirilen ve görünür olan fikirleri mimaride gözlemlenebilir. Modernizmin işlevsel olan ve resmileştirilen şekilleri ve alanları tam aksi yöndeki bir estetikle yer değiştirmiştir: üsluplar çarpışır, kendi için biçim anlayışı ortaya çıkar ve tanıdık üslup ve alanlara bakmanın yeni biçimleri fazlalaşır.

Modern mimarinin klasik örnekleri arasında, ticari alanda Lever House ve Seagram Binası, özel yahut kamu alanları arasında da Frank Lloyd Wright veya Bauhaus gösterilebilir. Postmodern mimarinin geçiş örnekleri arasında Oregon, Portland'daki Portland Binası ve New York'taki Sony Binası gösterilebilir. Bu yapılar geçmişten bileşenler ve referanslar alır, rengi ve sembolizmi mimariye yeniden sokar. Postmodern mimariden etkilenim taşıyan birincil örnekler arasında Las Vegas'tan Öğrenmek adlı ve 1977 tarihli kitabında Robert Venturi tarafından üzerinde durulan Las Vegas Strip adlı bina vardır. Venturi kitabında binanın sıradan ve evrensel mimarisine alkış tutmaktadır. Postmodern mimari yeni-eklektik mimari olarak da tanımlanmıştır; binaların cephesi göndermeler ve süslemelerle doludur ve sert süslemesiz modern üslubu karşısına alır. Bu eklektizm, Stuttgart Devlet Galerisinde ve Charles Willard Moore tarafından yapılan Piazza d'Italia'da en belirgin halini alan, dik olmayan açıların ve alışıldık olmayan yüzeylerin kullanımı ile kendini gösterir. Edinburgh'taki İskoç Parlamento binası da postmodern modanın bir örneği olarak gösterilmektedir. Modernist mimarlar postmodern binaları kaba ve cicibiciyle süslü binalar olarak görürler. Postmodern mimarlar da modern alanları ruhsuz ve kişiliksiz olarak nitelendirir. Bu fikir ayrılığı amaçlar söz konusu olduğunda da kendini gösterir: Modernizm süslemenin yoksunluğu kadar malzemenin minimalist ve yerinde kullanımıyle dikkati çekerken, postmodernizm erken modernistler tarafından konulan kesin kuralların bir reddidir ve inşa tekniklerinin, açılarının ve üslupsal göndermelerin bolluğunu tercih eder. (Devamı...)


Michael Gambon ya da tam adıyla Sir Michael John Gambon (d. 19 Ekim 1940 - Dublin), İrlanda doğumlu sinema ve tiyatro oyuncusu.

Michael Gambon ilk önce bir mühendis olarak çalışmaya başladı. 21 yaşındayken kesinlikle bir aktör olmak istediğine karar verdi. Oyunculuk kariyerine 1963'te Dublin'deki Edwards/MacLiammoir Gate Tiyatrosu'nda başladı. Old Vic'teki Ulusal Tiyatro'nun ilk üyelerindendi. Lawrence Olivier'nin yönettiği bu tiyatroda pek çok oyunda rol aldıktan sonra, Othello'yu oynadığı Birmingham Rep'e geçti. O günden bu güne geçen 40 yıl içinde, Gambon, döneminin en iyi tiyatrocularından biri olarak ün yaptı. Aktör, Alan Ayckbourn'un yönettiği "A Chorus of Disapproval"daki rolüyle Olivier Ödülü, "The Life of Galileo" ve "Volpone"la da En iyi Erkek Oyuncu dalında 1995 Evening Standard Ödülü kazandı.

Sinemaseverler onu Peter Greenaway'in yönettiği "The Cook, the Thief, His Wife and Her Lover"daki başrolüyle olduğu kadar, daha yakın dönem çalışmalarından Matthew Vaughn'ın yönetimindeki "Layer Cake", "Being Julia", Wes Anderson'ın yönettiği "The Life Aquatic", "The Gambler", "Dancing at Lughnasa", "The Last September", Tim Burton'ın yönettiği "Sleepy Hollow", "The Insider", "High Heels and Low Lifes", "Charlotte Gray", Robert Altman'ın yönettiği "Gosford Park", John Frankenheimer'ın yönettiği "Path to War", Conor McPherson'ın yönettiği "The Actors", Mike Nichols'ın yönettiği "Angels in America" ve Kevin Costner'ın yönettiği "Open Range"le de tanıyorlar. (Devamı...)