Fransa
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sloganı: "Vatan, İsa, Şirin Baba" | |||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Fransa Katolik Cumhuriyeti (ya da kısaca Fransa, Fransızca: République Catholique Française), Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, Monako, Andorra ve İspanya ile komşu olan, Batı Avrupa’nın en muhafazakâr ülkesidir. Ayrıca Güney Amerika, Kuzey Amerika ve Afrika’da da sömürgeleri vardır, ancak burada yaşayanlara Fransız vatandaşlığı verilmemiştir ve Fransa’ya giremezler. Anti-laik Katolik Demokrasiyle yönetilen Fransa’da devlet başkanları ancak Vatikan’ın izniyle göreve atanabilir, seçimlere de sadece Vatikan’ın desteklediği sağ partiler katılabilir. Fransa Avrupa Katolik Paktı’nın (CHP'nin muadili olur) ve Avrupa Hristiyan Birliği’nin de kurucu üyesidir. Nüfusunun tamamı koyu Katolik olan Fransa’da din, dil ve ırk birliğini bozabilecek her türlü davranış suç kapsamına girmektedir, bu yüzden ülkeyi ziyarete gelen turistlere iyi şekilde Fransızca bilip bilmedikleri, Hristiyan olup olmadıkları ve ailelerinde Türk bulunup bulunmadığı gibi sorular sorulmaktadır. Bu şartlardan birine bile uymayan turistlere vize verilmez.
Fransa Adının Kökeni
Fransa ismi Latince’de Frankların ülkesi anlamına gelen "Francia" kelimesinden türemiştir. Franklar, M.Ö. 50 yılında Armorika kuşatmasında ilk defa Fransızca konuşan Galyalı elçi Fransix’in soyundan gelen Galyalılardır. Kendilerine Latince tavuk anlamına gelen Galli (Gallina) denmesinden ve Romalıların sürekli gıdaklayarak bu isimle dalga geçmesinden son derece rahatsız olan Galyalılar, Roma dünyasının bir parçası olduklarını göstermek için Latinceyi ilk konuşan ataları Fransix’in adını kullanmayı tercih etmişlerdir. Frank adı resmi olarak ilk defa 650 yılında kurulan Frank Satanik Krallığı zamanında kullanılmış, günümüze kadar fazla bir değişiklik göstermeyerek Fransa olarak gelebilmiştir.
Tarihçe
Prehistorik Dönem
Arkeolojik bulguların ışığında Fransa’da ilk yerleşimlerin M.Ö. 1200 yıllarına kadar gittiği tespit edilmiştir. Avrupa’nın diğer bölgelerinde Bronz Çağı yaşanırken, Fransa’da ortaya çıkarılan arkeolojik eserler, Fransızların o dönemlerde hala kaba taşları yontmayı bile beceremediklerini göstermektedir. Ortaya çıkarılan taştan yontulmuş objelerin arasında tavuk yumurtaları, yarı insan yarı tavuk totemler ve üzerlerinde tavukayağı şeklinde tamgalar bulunan monolit sütunlar bulunmaktadır. Ayrıca St. Nantes yakınlarında bulunan bir mağarada horozların tavuklarla çiftleşmesini gösteren duvar resimleri bulunmuştur. Bu veriler Fransa’ya yerleşen ilk insanların tavuk-fetiş ilkel inançlara sahip bir toplum olduklarını göstermekte ve Fransız tarihi hakkında bize önemli ipuçları vermektedir.
Galyalılar Dönemi
Fransa’da yaşayan halk M.Ö. I. yy’da nihayet cilalı taş dönemine geçebilmiş, fakat sanatsal olarak fazla ilerleme kaydedememişler ve sadece yonttukları yumurtaların yüzeylerini pürüzsüz hale getirmeyi başarmışlardır. Bu yüzyılda taştan yontulmuş tavuk ve yumurta gibi objelerin sayısındaki artış bize ticaretin canlandığını ve tavuk-tanrı Chix inancının bütün Fransa’ya yayıldığını göstermektedir. Dinsel ayinler için gerekli objelerin üretimindeki artışla birlikte M.Ö. 60 yıllarında Fransa’nın tamamında tavuk-tanrı Chix adına mabetler yapılır ve bir süre sonra bu mabetlerin çevresinde yavaş yavaş köyler oluşmaya başlar. Tavuk-tanrı Chix’e inanışın yaygın olması, toplumun tavukları kutsal saymasına ve tavuk gibi giyinip tavuk gibi sesler çıkarmalarına neden olmuş, M.Ö.50 yılında kuzeye ilerleyen Romalılar bu insanlarda karşılaştıklarında bu ülkeye Tavuk Ülkesi anlamına gelen Galya ismini vermişlerdir. Birkaç sene içinde Galya’nın tamamını ele geçiren Romalılar ciddi bir direnişle karşılaşmamış ve Galya’yı Roma İmparatorluğu'na bağlı federal bir eyalet haline getirmişlerdir.
Romalılar Dönemi
M.Ö. 50 yılında Romalı general Julius Sezar, Galya’nın tamamını ele geçirmişti. Ancak herkesin çok iyi bildiği gibi Fransa’nın kuzetinde Armorika civarındaki bir köy hala Roma kartalının kanatları altına girmeyi reddediyordu, bunun nedeni ise Galya’ya giren Roma ordusunun askerlerin karnını doyurmak için Galyalıların tavuklarını kesip yemeleriydi. Chix dininde tavuk kutsal kabul edilir ve saygı gösterilirdi, bu nedenle Galyalılar tavuk yemez yaban domuzu yerlerdi. Beyaz et ihtiyaçlarını da kara kurbağası ve salyangoz gibi yaratıklardan karşılarlardı ki, bu gelenek bugünkü Fransa’da hala yaşatılmaktadır. Romalı askerlerin kutsal anlaşmayı bozduğunu söyleyen köyün şefi Klitorix işte bu yüzden Roma’ya teslim olmamış ve direnmeyi sürdürmüştür. Hatta Romalı tarihçiler Klitorix’in Romalı askerlere “siz bizim Chix’lerimizi (tavuklar) yediniz, biz de sizin Venüs’ünüzü zitecez!” dediğini ve bundan sonra da köy halkının topluca bir Venüs heykeline tecavüz ettiklerini anlatmaktadır. Tanrıça Venüs’e karşı öteden beri saplantısı olan Sezar bu olayı haber alınca öfkeden kudurmuş, konuyla bizzat ilgilenmek için Galya’ya gelmiş ve bu köyü kuşatmıştır. Daha sonra kaleme aldığı anılarında Sezar, Klitorix’e Venüs heykelini kendisine iade etmesi halinde hayatlarını bağışlayacağına söz verdiğini, Klitorix’in bunu kabul etmediğini ve herkesin gözü önünde heykelin kollarını kestiğini yazar. (Bu heykel halen Louvre Müzesindedir)
Klitorix'in Venüs heykeline yaptığı bu barbarca toplu tecavüz ve kol kesme olayından sonra zapetilmekte zorlanan Sezar;küplere binmiş,kare kökleri hesaplamış,logaritma,türev olayına girip iyicene düşündükten sonra "Madem siz bizim Venüs'ümüzü zittiniz bizde sizin Anüsünüzü zitcez" demişdir Galya tamamen ele geçirildikten sonra Venüs heykeline yapılan bu ahlaksız davranışa tabi olan herkez teker teker tespit edilip bizzat Sezar tarafından sodomist bir şekilde cezalandırılmıştır.Anlatılan bazı rivayetlere göre ise: Roma askerleri bizzat Sezar'dan aldıkları direktifler sonucunda Galya halkının en kalabalık olduğu çarşı ve meydanlarda Galyalıların kutsal saydıkları tavukları acımasızca zitmişdir. Galyalılar zamanla Roma'ya bağlı federal bir eyalet haline getirilmiştir. 400 yıl Roma egemenliğinde kalan Galyalılar Romalılardan Latince öğrenmek dışında pek bir ilerleme kaydedememişler,bu arada gördükleri baskılar sonucunda kendileri de tavuk zitmeye başlamış tavuk-tanrıcı dinlerini terk ederek Roma Katoliği olmuşlardır.
Hun Konfederasyonu Dönemi
Roma İmparatorluğu’nun çökmesinin ardından Hun orduları müttefikleri Cermenler ile Fransa’ya girmiş, böylece Fransa-Almanya arasında yüzlerce yıl sürecek olan çekişmenin ilk tohumları da atılmıştır. Hun lideri Attila ele geçirilen toprakları bir hakanlık kurması için müttefiği olan Cermen general Langdik’e bırakarak Vatikan üzerine ilerlemiştir. Hun Konfederasyonu’na bağlı olarak kurulan ve tarihe Galya Aryan Hakanlığı olarak geçen bu özerk devlet 200 sene yaşamıştır.
Frank Dönemi
Hun Konfederasyonu’nun Avrupa’da etkisini kaybetmesi ve Vatikan’ın güçlenmesi üzerine Almanlar, göstermelik olarak Roman Katolikliğini kabul etmiş ve Vatikan’la ekonomik işbirliği yapmışlardır. Zaten toprakları Almanya’nın elinde olan Fransızlar Almanlardan nefret etmektedirler. Vatikan’ın Almanya’yla işbirliği yapması üzerine Vatikan’la da araları açılır ve toplu olarak Satanizm’e yönelirler. Almanların Fransa üzerinde siyasi etkilerinin azalmaya başladığı 666 yılında Frank Satanist Krallığı kurulur. Bu krallık 177 yıl boyunca Fransa’da etkili olduktan sonra 843 yılında imzalanan Verdun Antlaşmasıyla parçalanarak 3’e bölünmüştür.